Orga beklemeye koyuldu. Gökyüzünde şimşekler çakmaya başlamış, atıştıran yağmur hızlanmıştı . Bir Kaya oyuğuna girerek beklemeye başladı. Yağmur şiddetlenmişti. Yağmurun hafiflemesiyle tekrar dışarı çıkan Orga Weld'in adamlarının beklediği Şehre doğru zorlu bir tırmanışa geçti. Orga'nın gidişini seyreden Halru mağaraya geri dönüp biraz uzanıp beklemeye karar verdi. Tam olarak me yapacağına karar verememişti.
İçeri girdiğinde uyuyan bebeği gördü. Aslında bu duygulara sahip olmayan Halru bebeği şefkatle izleyerek uyumaya koyuldu. Uymadan önce bebeğin boynunda asılı kolyeye bakıp arabada iken daha büyük gibi geldiğini farketsede önemsemedi. Ortalık sakinleşene kadar biraz dinlenmeliydi. Sonra ne yapacağına karar veririm diyerek horlamalarına yol verdi.Hava kararmış, güneşin kaybolmasıyla sessiz siyah örtü gibi geçidi karanlık bürümüştü. Karanlığa alışkın Hırsız Halru uyanmıştı. Çantasından bir şeyler çıkararak yemeğe başladı. Hızlıca atıştıran Halru şehre dönmek için yola koyuldu. Bebeği arkasında bırakmayı düşünüyordu. Mağaranın dışına doğru yavaşça süzülmeden önce bebeğin kolyesini almaya karar verdi. Bebeğe doğru uzandı. Huzurla uyuyan bebeğin boynundaki kolyenin daha da küçüldüğünü gördü. İlk farkettiğinde bebeğin ellerinden daha büyük olan kolye şimdi serçe parmağından daha küçüktü. Asılıp ipini koparmak istedi, olmayınca çıkarmaya çalıştı. Ama kolye çıkmıyordu. On dakika kadar uğraştıktan sonra kolyenin daha küçüldüğünü farketti. Almaktan vazgeçip bebeği de orada bırakıp çıkışa ilerledi. Mağaranın dar ağzına geldiğinde gördüğü gölge nedeniyle sessizleşti. Bir Kurt ona doğru hırlamaya başlamıştı. Kurt yavaş yavaş ona doğru ilerliyordu. Gerilemek zorunda kalan Halru mağaranın dibine kadar sinmişti. Kurt onlara yaklaşmış bebeğin yanına kadar gelmişti. Ne yapacağını bilemeyecek kadar korkan Halru donmuş gibiydi. Kurt bebeğe sokulup yanına uzanmıştı. Ani hareket etmek istemeyen Halru beklemeye koyuldu. Uyuduğundan emin olduğu Kurdu görünce kapıya yönelmişti. Tam dışarı çıkacağında hırlayan kurt önünde beliriverdi . Geri mağaraya dönmek zorunda kaldı. Kurt , Halru'nun bebeğe yaklaşmasına izin veriyor ancak bebeğin yanında bıçağını çıkardığında hırlıyordu. Kurda yaklaşan Halru sağ arka patisinin yanık olduğunu görmüştü. Tüylerinde de kan vardı. Kurta yanaştı. Çantasından çıkardığı şifalı iksirlerden birini kurdun bacağına dökmeye karar verdi. Saniyeler içinde yanık izleri kaybolmuş, kanlı yaradan eser kalmamıştı.
Halru kurda "tamam seni de iyileştirdim bırak gideyim " diye söylenirken kafasının içinde bir ses "söz verdin insan, unutma efendiyi, o seni terk edene kadar korumalısın. Bildiğin her şeyi ona öğret insan. " Sesi duymaktan ziyade hisseden Halru çocuğu kucakladı. Kurt sakince onu seyrediyordu. " efendinin adı ne, kim o"
O an kurt gülümsüyorcasına ağzını açtı. "Efendimin yani bebeğin adı JİGAR, ama Jigar kim ya da ne bunu anlamaya gücün yetmez. Ona bildiklerini öğret. Adını bilsin. Başka da bir şey anlatma. Söz ver hırsız. "
Halru kucağındaki bebeğe bakıp kolyenin tamamen kaybolduğun, eskiden olduğu yerde bir dövmenin izlerini görünce irkildi. Elinde kılıç bir kurdun üzerinde bir silüet ...
"Şimdi efendimi de alıp git insan, ben ruhumdaki yaraları iyileştirene kadar efendim sana emanet.Bebeği kucakladığı gibi şehre dönmeye karar veren Harlu bebeğin ve kendi hayatının tehlikede olduğunun farkındaydı. Şehre dönmek istemiyordu ama yardım almalıydı. Bebek ufaktı beslenmesi gerekliydi. Şehrin lorduna yakalanmaktan korksa da girmeye karar verdi. Gidebileceği en güvenilir yer Dul Medith'in hanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızın Çırağı
FantasíaHayat serüveni daha yeni başlayan bir çocuğun yükselme hikayesi... Herşey bebeğin, hırsız tarafından bakıcısının ellerinden alınması ile başlıyor. Bakıcı yaralanan ruhunu tedavi ederken olanların hikayesi... Yoksunluğun, Yetisizliğin kapısında kor...