"Toprak'la barıştık!"
Erkan'la Berkan'a müjdeyi verdiğimde Berkan ıslık çalarak alkışlamaya başlamış ve kantindeki insanların bize bakmasına sebep olmuştu. Umursamadan Berkan'a öpücük gönderdim. Erkan ise hiçbir tepki vermemiş kaşlarını çatmıştı. Bu çocuk aşktan hiç anlamıyordu.
"Tepki versene Erkan ya." dediğimde gözlerini bana çevirdi. "Umarım bu sefer ayrılmazsınız." dediğinde hevesimi kırdığı için ona dil çıkardım.
"O değil de dün Burcu'yu eve fark ettirerek bırakınca kafama sırt çantasını yedim." Berkan'ın konuşmasıyla ona döndüm. "Niye lan?"
"Kanka bu şimdi önden gidiyordu, tamam mı? Ben de arkasından 'Arkandayım Burcu. Sakın tedirgin olma.' diye bağırdım. Sonra yanıma geldi ve sırtındaki çantayı çıkararak kafama bir geçirdi. Meğer evinin önündeymişiz. Abisi de balkondaymış. Korkudan öbür tarafa bir gittim, geldim. Çok güzeldi. Tavsiye ederim."
"O kim ki sana vuruyor lan?" diye ayaklandığımda Erkan bir eliyle beni tutup geri oturtmuştu.
"Öyle deme kanka. Ben çok seviyorum. Onun için dağları delerim."
"Onu Ferhat, Şirin için yaptı." Erkan'ın söylediğine karşılık Berkan, Erkan'a hafifçe vurdu. "Başka dağ mı yok mal? Gider delerim."
Buna kahkaha attığımda ikisi kendi arasında atışmaya başlamıştı. Bense gözlerimi kantinin girişine çevirdim. Dün Toprak, beni eve bırakmış ve bugün okula geleceğine söz vermişti. Üç ders olmuştu. Hala ortalarda yoktu. Ama gelecekti, eminim.
Atalay'a da o adresi yazdığı için teşekkür edecektim ama bugün o da yoktu. O sırada Erkan aklına bir şey gelmiş olacak ki "Bir dakika, bir dakika..." dedi ve bana döndü. Bu bakışların altında benim başımın belada olduğunu söyleyen bir şey vardı. Yutkundum. "Sen Toprak'la hangi ara barıştın?"
"Dün... bana mesaj attı." diye yalan söylediğimde kaşları çatıldı. "Göster bakayım mesajı."
Küfretmeyi pek sevmezdim ama şimdi sıçmıştım işte. Çünkü o adrese tek gittiğimden haberleri olmamalıydı.O sırada beni kurtaracak bir şey oldu ve Toprak bir sandalye çekerek masamıza oturdu. Onu izledim gözlerim parıldaya parıldaya. Tam yanıma oturdu ve gözlerini bana çevirdi. "Hoşgeldin," dedim gülerek.
"Hoşbuldum," diyip o da bana gülümsedi.
"Ooo enişte, hoşgeldin." Berkan'ın bunu demesiyle Toprak'ın cevap vermesine kalmadan Erkan gürültüyle masadan kalktı. "Ben tuvalete gidiyorum," diyerek yanımızdan ayrıldı. Toprak'ın Erkan'a attığı sert bakışların farkına vardım ama çaktırmadım. Daha müsait bir zamanda Erkan'a ya da Toprak'a sebebini sorardım. Erkan masadan ayrıldığında Toprak'a döndüm. "Niye geç kaldın?"
"Uyanamadım." Tam başka bir şey daha soracakken Toprak da masadan ayrıldığında bu sefer kaşlarım çatılmıştı. "Nereye?"
"Hemen geleceğim," diyip kalktığında ben de kalktım. Kalkar kalmaz Berkan'ın sesini duydum. "Aaaa bu ne be? Herkes masadan kalkıyor. Lan bana bak Yaren..." diyip bana dik dik baktı. "Beni istemediğiniz için başka bir yerde oturcaksanız ve çaktırmadan bana bu planı kurmuşsanız sizi öldürürüm. Haberiniz olsun."
"Ya saçmalama Berkan. Toprak'a bakacağım."
"İyi hadi, çabuk gelin. Bekliyorum. Gözüm üstünüzde."
Berkan'ı kantinde bırakıp Toprak'ı takip etmeye başladım. Koridorun sonundaki bir sınıfa girdi. Peşinden gittim ama sınıfa girmedim. Kendimi duvara yaslayarak içeridekileri dinlemeye başladım.
"Yaren'in iyiliği için ondan uzak durman gerekiyordu." Erkan'ın sesini duyduğumda kaşlarım çatıldı. Neler oluyordu? Erkan, Toprak'a daha önce benden uzak durmasını mı söylemişti?
"Birlikte daha iyi olduğumuza karar verdik." Konuşan Toprak'tı.
"Öyle mi? Bu sefer hangi bahaneyle bırakıp gideceksin onu. O kadar merak ediyorum ki..." Erkan, Toprak'ın beni her seferinde bırakıp gittiğini biliyordu ve haklı olarak yine öyle olacağını düşünmüştü. Ama bu ona Toprak'a ya da bana karışma hakkı vermezdi. Bu yüzden içeri girdim. İkisinin de gözleri beni bulduğunda Toprak'ın elinden tuttum. O da buna izin verdi.
"Yaren..." Erkan açıklama yapmak ister gibi atıldığında "Seninle sonra konuşacağız Erkan." dedim ve Toprak'la birlikte oradan çıktık.
Kendimi Erkan'ı arkada bıraktığım için kötü hissediyordum ama yaptığı mantıksızdı. Böyle yapmasına, Toprak'ı kenara çekip tehdit eder gibi konuşmasına gerek yoktu. Daha müsait bir yere geldiğimizde durdum. "Ya Toprak... kızmadın Erkan'a değil mi? Beni düşündüğü için yapıyor."
Toprak derin bir nefes aldı. "Biliyorum seni düşündüğünü."
"Yani... kızmadın?"
Toprak saçını karıştırdıktan sonra gözlerini bana çevirdi. "Sinirlenmediğimi söyleyemem."
"Ama-"
"Boşver Yaren. Umrumda değil. Bundan sonra kimsenin aramıza girmesine izin vermeyeceğim." dediğinde istemsizce gülümsedim. O da bana gülümsediğinde ona sarıldım. Şimdilik mutluydum ama bu Erkan'a hesap sormayacağım anlamına gelmiyordu.
###
SA BEN YİNE GÜNDE İKİ BÖLÜM YAYINLADIM ALIRIM Bİ H.O
bu arada diğer texting kitabım 'Deli'ye bakar mısınızzz noluuurr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen yağmurları sevdiğinde | texting
Short Storysen yağmurları sevdiğinde. hatta sevmediğinde de.