4.9

7.4K 480 215
                                    

"Yaren bak sapıtmak yok kardeşim. Uslu uslu biramızı içip kalkacağız, tamam mı?" Erkan'ın binince kez beni uyarışına artık bu kaçıncı göz devirişimdi bilmiyorum.

"Ya salsana kızı bilader. İster sapıtır, ister sapıtmaz. Kız, sevdiğini tam kazanacağım derken bir şerefsiz gelip aralarını bozdu. Sonra sevdiğinin eski sevgilisi ortaya çıktı. Bir aya kalmadan kız öldü ve sevdiği çocuk şu an onun acısını çekiyor. Bu kız içmesin de ne yapsın?"

"Sağol Berkan ya..." dediğimde Berkan eliyle ağzını kapattı fazla bastırmadan. "Ya çok özür dilerim aşkilotoşkom, hadi gel girelim biz mekana. Bu salağı boşver."

Geldiğimiz yer çok uçuk kaçık bir yer değildi. Sadece ben içmek istemiştim ve bu isteğimi Berkan'la Erkan'a söylediğimde onları zar zor bir biraya ikna edebilmiştim. Çünkü geçen ikisinin doğum gününde ilk defa içtiğimde en son masaya çıkmış, Berkan'ın Tom ve Jerry'li çorabıyla halay çekiyordum.

Birlikte mekana girdik ve bir masaya oturduk. Erkan üçümüze de bir bira söyledi.

"Madem sonumuz morg, yaşasın kırmızı tuborg!" Berkan'ın yükselişiyle Erkan kafasına bir tane geçirdi Berkan'ın. "Oğlum daha içmedin bile. Bak gece sonunda iki tane sarhoşla uğraşamam ben."

Güldüm bu hallerine. Aklımdan Toprak'ı çıkarmak istiyordum kısa bir süre için de olsa. Bu yüzden B-E ikilisine biraz katılmaya karar verdim.

"Ben sarhoş olmam kardeşim," diyen Berkan'a gülmüştüm mesela.

"Aynen, geçen hafta gittiğimiz mekanda bateriyi çalan kızı öğrenmek için bana 'Acaba bateristi çalan kızın adı ne?' diyen bendim sanki. BATERİSTİ."

"Sen ona dua et oğlum. En azından senin gibi masana numarasını bırakıp giden kızın ardından koşup "Pardon hanımefendi, numaranızı unutmuşsunuz." dememişim."

"Lan sen onu geç-"

"Ya yeter be!" diye olaya el attığımda ikisinin de maviş gözleri bana döndü. "Tamam kanka bak bunu da diyim. Bu son." Berkan, Erkan'a döndü. "Sen geçen içtiğimizde televizyon izleyip mal mal gülüyordun oğlum."

"Ee ne var bunda?"

"Televizyon açık değildi." Berkan'ın bu dediğine kahkaha atmıştım deli gibi.

"Ya sen ayık kafayla Toprak'a yürümüş adamsın mal."

Aklıma Berkan'ın Toprak'a yürüdüğü sahneler geldi. E doğal olarak Toprak da gelmişti... Ya çık aklımdan ne olur ya...

"O Yaren'i kurtarmak içindi, sayılmaz. Banane."

O sırada biralarımız ve yanında da ikram olan sularımız geldiğinde hepimiz sus pus olmuştuk. Garson gittikten sonra Berkan suyundan bir yudum aldı ve elini başına götürdü hemen. "Yalnız bu bana vurdu çok fena."

"O su, Berkan."

"Nasıl yani, alkol oranı yok mu bunun?"

Attığım gülüşlerden yan masadaki kişilerin bana olan bakışlarını umursamadan biramı kafaya diktim.

"Lan bira shotlanır mı gerizekalı!?" Ne dediğini algılayamıyordum Erkan'ın. Sanki biri beynimi benden alıp yerine bir bulut koymuştu.

"Ben var ya ben o Atalay şerefsizinin hayatını cennet mahallesindeki Yunus'ların evindeki o tek oturuşta devrilen koltukta sikeyim!" diye bağırdığımda Berkan ağzımı tutmuş yan masadakilere "Kusura bakmayın, kendisi gerizekalılık sendromu geçiriyor da." demişti.

"Kızım bağırmasana." Erkan'a döndüm. "Ya Erkan, ne demek bağırma!? NE DEMEK!? BEN VAR YA BEN O TOPRAK DENEN ŞEREFSİZİN DE..." devam edecekken sustum. "Ya ama ben ona kıyamam ki..."

sen yağmurları sevdiğinde | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin