Selam olsun sana yalnızlık yolumun tozlu meltemi. Kırılan umutların çıkardığı gök gürültülerinin arasından duy selamımı. Bitkin düşmüş gök kuşaklarının solgun renklerinden topladığım sessizliği gönderiyorum, bundan anla bugün savaşmaktan, düşmanlıklardan, karanlıktan bitap düşmüş ruhumun haykırışlarını. Sevginin karşılıklı olmasına imkan bulunamadığı bir arafta mahkum, bileklerimde yıldırımlarla bezeli prangalar var iken nasıl çırpındığımı biliyorsun artık imkansız bir kurtuluş yolunda. Biliyorsun diyorum da, haberin bile yok aslında. Bilen sen olsan da, hükmen ayrı bir sen bu, içimdeki saltanat tahtında. Bir nevi paradoks işte hayatıma hükmeden, çelişkilerin doğduğu bu kısır döngü fabrikasında.
Bugün bilinçsizlik ile savaşıyorum elimde kalan bir avuç teçhizatla. Bir tutam bile hayatına nüfuz ettiğim tüm insanlar bilir; düşünmek en önemli olgu hayatımda. Korkutucu gelen kaybetmek değil bu savaşı; tecrübelerime ve defalarca kazanmama rağmen küçük bir ihtimal olması, düşmanım en değerli olgumun kaybına yol açabilecek o bilinçsizliğin kendisi olunca. Korkunun kendisinden korkmak gibi bu hissettiğim, saçma geliyor olsa da zifiri bir karanlık bu, şuursuzca. Yine çırpınıyorum üzerime yapışmış karanlıktan kurtulmak için, ancak sınırları olmayan bu savaş alanında her adımım çıkıyor yeni ve eski düşmanlara. Sonuç mu? Dağılmış bir aile gibiyim tek başıma. Soyut karakterlerim yok değil, hiç bir zaman da inkâr etmedim bunu, her ne kadar kabul etmesem de. Ben ne kadar dağıldıysam, onlar da dağıldı benimle. Birlikte yalnız kaldık her savaştan sonra, köşemize çekildik her birimiz kendi yaralarını sarsın dire tek başına. Çünkü ne ben yardım edebildim, ne de onlar bana. Ortak paydamız olan karanlıkta bekledik birbirimizden uzak; kendisi merhem olsun diye yaralarımıza. Evet, kurtulmaya çalıştığımız o korkunç ve kötülüğe her daim gebe karanlıkta.
Zorla da olsa bazı şeylerin farkına vardım benliğim ve kaybolan kişiliğim ile kurmak zorunda kaldığım angajman döneminde. Yaratılan kabuğun insanlar tarafından gerçek görülmesi sonucunda gerçeğe dönüşmesini gördüm, deliliğe yakın bu duruma rağmen bazı yargılarımın temelden sarsıldığını söylemeliyim sanırım. Sonuçta birileri ile kendimi paylaşmanın çoktan zamanı gelmişti zaten. Bu sıfata da seni çok uzun zaman önce koymalıydım belki ama bilirsin, ne sen müsait oldun ne de ben özgür zamanında. Hâlâ aynı konumda olduğumuz da su götürmez bir gerçek ancak bir yerlerden başlamak zorunluluk olarak ortada durduğu sürece kaybetmek olasılığı hep var olacak, korkunun en zifiri karanlığına yuva olacaktı.
Birden çok yaraya sahibim bugün. Sırlarım akarken yaralarımdan yine de başarabildim sanırım bilinçli ve hayatta kalmayı bu savaşta. Her ne kadar sensizliğe karşı olan bilinçsizliğe bir fırsat olsa da, kabullenmek bir seçenek olmaktan çıktı herhangi bir şey seninle ilgili olduğu anda. Farkındayım bu mektup tamamen benimle alakalı oldu baştan sonra. Düşünmeye ve konuşmaya olan ihtiyacımı giderdim sanırım karşında. Buralarda kimsem yok bilirsin; yazdığım onca mektuptan sonra.
Düşünebildiğime göre bu sefer de kazandım bu savaşı kıl payıyla. Bilincimi kurtarmak bir yana, farkındalık da ganimetim oldu sanırım. Kelimelerimi toparladım astım kılıfına, şimdi sıra geldi yaralarımı sarmaya. Şimdilik veda etmeliyim, görüşmek üzere sevgili, yeni bir savaş alanında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kimseye Mektuplar
RomanceHiç gönderilmemek üzere mektup yazdığınız oldu mu? Hiç ulaşmasını istemediğiniz o içinizdeki karanlığı kağıtlara hapsetmek istediğiniz? Hiç susmaktan yorulduğunuz oldu mu? Benim oldu. Uzunca bir zaman dört duvara bakarak, özgürlüğümden bir nebze ols...