Selam yine soğuk geçen gecemin ardına doğan güneş. Darmadağın ve bitap zamanlardan, kaybedilmiş yıllardan selamlar. Sesine duyduğum hasrete yenik düştüm bugün, neredeyse her zaman olduğu gibi. Yokluğunda kendi sesime bile hasret kaldığım, avaz avaz susmaya mahkum edildiğim bir sessizliğin, sensizliğin kıyısındayım yine. Bir düşsem o kıyıdan, ah bir düşsem; yok olup kurtulacağım ancak ne ben düşüyorum, ne hayatım elimden.
Onca sesin arasındaki yoksunluğun ne demek olduğunu anladım bugün. Konuşulan herhangi bir şeyi kabul edememek, sanırım benimseyememek zor geliyor ya; şu an umurumda değil dünya, umurumda değil ne yansa bir çocuğun evi ne de hayatımın herhangi bir ferdi. Karanlıklara mahkum kalmak çok daha kolay geliyordu aslında inan, kesinlikle daha iyiydi, bir soluk nefesine dünyayı söndürebilirim şimdi. Terk ettiğimden, vazgeçtiğimden beri içimdeki o tek arkadaşımdan, inanılmaz bir sessizlik hakim içimde. İçimde yaşattığım en bile konuşmuyorsun artık, bu denli bir sevimsizlik anla işte. Bazen düşünmüyor değilim, çok mu zulmediyorum kendime diye. Sonra durup daha fazlasını hak ettiğimi düşünüyorum yine. Kaybedemiyorum da ufak bir sihirle bu hayatı, onca kaybettiğim şey gibi zamanında. Küçücük hissediyorum kendimi bir karınca misali, her karşılaştığım sorun yanında. Olan her şeyden sonra sen bilirsin en çok kendime duyduğum kini, müstehak bana. Fakat şu sessizlik yok mu, ah şu sessizlik... Hak ettim mi bu kadarını, ben bile bilmiyorum verilebilecek bir cevap var mı buna.
Tatsız şarkılardan şelaleler akıyor üzerime her gece, kendimden her ayrılışımda; yine de duymuyorum senden hariç bir şeyi. Seni de duymuyorum ya yıl aşırı zamandır, boş bir rakı bardağı misaliyim onca geçmişi geçirmiş içinden. Süslü kelimelerim bile asılı semada bu aralar adına cefakâr, adına müptela, adını bırak, tek harfine adının isyankârım hayat denen meyhanede. Sallana sallana yürüyorum gündüz gece, hani camdan narin hayallerim destek, düşmüyorum inadına, bir düşsem; kırılırsın sonra. Dayanmak çok güç bu sessizliğin soğuk çığlığına ama içimde bir sıcaklık var güce arkadaş umutlarım adına, sanıyorum ki dayanırım asırlarca.
Yorgun bir adam olacağım elbet, bunca verdiğim savaşın ardından eminim. Zaten hiç bitmeyecek gibi duruyor şu kavgalarım, her yendiğim düşmanın ardından daha güçlüsü beliriyor karşımda, sanki dünya dalga geçiyor var oluşumla. Yanlış anlama, acizliğim varlığımdan değil, kendimi karşıma almamdan. Güçlü cümlelerim yok sanırım bugün, elbet farkına varmışsındır. Uzaklara bile dalıp gidemiyorum sesin olmayınca, yankılanan zihnimin ücra noktalarında. Özlem mi bu bilmiyorum, sanırım alışmışım duymasam da sesini hissetmeye ya yokluğu yıkıntılarıyla baş başa bırakıyor zihnimi kederle olan durmak bilmez, amansız kovalamacada. Bir garip Mecnun işte, deli divane yolunda.
Daha farklı nasıl anlatabilirim ki bu sessizliği bilmiyorum inan. Şunu fark etmiş olsan gerek; yoksunluğu sesinin değerini kaybettiriyor önemli önemsiz her şeyin. İnsanı uzaklaştırıyor diyeceğim ama sanırım tek uzaklaşan benim, hayatım ve insanlığımdan. Yüzüm ekşidi yine günlerden limon. Kelimelerimi de toplayıp gidiyorum şimdi; ta ki zamanı gelinceye, sesini hissedinceye kadar.
Müsadenle dalıyorum tekrar içinden çıktığım bu soğuk sessizliğe, bu tatsız sensizliğe...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kimseye Mektuplar
RomantizmHiç gönderilmemek üzere mektup yazdığınız oldu mu? Hiç ulaşmasını istemediğiniz o içinizdeki karanlığı kağıtlara hapsetmek istediğiniz? Hiç susmaktan yorulduğunuz oldu mu? Benim oldu. Uzunca bir zaman dört duvara bakarak, özgürlüğümden bir nebze ols...