Yine ben bu günlerde, hani her zaman olduğu gibi. Dosttan uzak, sazım soğuk, yalnız ve sensiz. Her zaman olduğu gibi, yine ben. Sıra sıra dağdan engeller, fikirlere bulanmış gönül kırıntılarına uzanmış yatıyorum, aynı ben işte, yine ben. Hiçbir varlık yok beni korkutan, uzunca zaman düşündüm, marifet sandım cesareti. Ya olmayanlar? Hiç düşünmemiştim bunu, biliyor musun? Hem insan olmayan bir şeyden nasıl korkabilirdi ki? Çok mantıksızdı uzunca zaman demek. Önce senin olmayışın ile öğrendim korkuyu, pamuk ipliği kadar hassastı aramızdaki, bağlıydık ama. Ancak ikimiz de cesaret edemedik ucunu çekip yaklaşmaya. Belki, hatta belli ki yaralarımızdan dolayı güvenemedik birbirimize. Şimdi sen kim bilir nerelerde, kiminle? Ben dört duvar içinde kafeste. Bana öğrettin korkuyu ya, şimdi küçük meleğimi de kaybetme korkusuyla tanıştı, taş kesilmiş kalbim. Hayal ediyorum da; çok uzak geliyor, sen baş köşede tanrıça, o bir diğer tahtında kalbimin, parlayan minik bir melek kanatları kendisinden de küçük, gülümsemesi dünyayı aydınlatan. Aynı karede yan yana, mutluluğun resmi olurdunuz elbet. Her neyse, hayal işte. Yine ben işte, her zaman olduğu gibi.
Anlatacak çok şeyim var sana ama buğulu bir cam ardı gibi hepsi. Kalpler çiziyorum her fırsatta üzerine, yanında baş harflerimiz. Bir umutsuzluk çöküyor sonra içime; kim bilir ne zaman özgürlüğüme kavuşurum belli bile değil, kim bilir sen nerede olursun, kim bilir kiminle, kim bilir ne halde? İçim üşüyor sonra, daralıp o buğuya bastırıp savuruyorum elimi, yok ediyorum kurduğum hayallerin hepsini. Pişman oluyorum bir süre sonra, içim acıyor bu sefer de. Bu da benim kendimle imtihanım sanırım. Yine ben işte, her zaman olduğu gibi. Vazgeçmiyorum ama bilirsin. Hani; "Daha güçlü ve bilinçli olmak için." , yine ben işte. Çıkmaza sürükleniyor, zihnimin o meşhur karanlık dehlizlerindeki anafora kapılıyorum yine. Çırpınarak yazıyorum. Bazen seni özlediğim için, bazen kurtulmak istediğim için. Bazen acıttığı, bazen acıttığım için. Yine ben işte, her zamanki ben. Sonsuzluk gibi geliyor her saniyem, tek sebebi yazdığım iki satırın bile sana ulaşmasına imkânı yok çünkü. Özgür olmamamın en sevmediğim kısmı bu işte. En zor kısmı belki. Anlayacağın diğer her şeye katlanabiliyorum çünkü. En korkutucu olan da ben sana bu satırları yazarken senin bundan haberinin bile olmaması. Düşünsene gözyaşı ve kanla beslediğim bir parça umut, zifiri karanlıkta, elbet kurtulacağım bu durumdan da ya, seni bulamamak, yokluğunun soğuğuna dayanamayacak eminim. Sözde değil bu, düşünmek bile istemiyorum aslında, belli ki kalbimdeki sana aşık bu adam, senin haberin bile yokken. Olsa haberin, değişir miydi bir şey, bilmiyorum bile. Belki ulaşır bir gün eline bu hiç kimseye yazdığım mektuplar. O zaman görür müyüm ne olacağını sence?
İki farklı insana sahip olmak içinde, zor biliyor musun? Aynaya baktığında iki farklı kişiyi görmek de zor. Hep iki farklı yanıtı olması insanın, zor. Her zaman olduğu gibi, yine ben işte. Hiç bir şey belki bu, sadece seninle konuşmak istedim belki de. O güzel gözlerine dalıp anlatabilmek vardı şimdi ama ne yapalım, elden gelen bu şimdilik. Seversin sen konuşmamı, biliyorum. Bunca olumsuzluğa, tutsaklığa ve imkânsızlığa rağmen konuşuyorum hala seninle, her zaman olduğu gibi. Bilirsin beni, hep aynı ben, her zaman olduğu gibi. Kurtulamıyoruz da bir türlü, farkındayım.
Ee... Yine ben işte. Her zaman olduğu gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kimseye Mektuplar
RomanceHiç gönderilmemek üzere mektup yazdığınız oldu mu? Hiç ulaşmasını istemediğiniz o içinizdeki karanlığı kağıtlara hapsetmek istediğiniz? Hiç susmaktan yorulduğunuz oldu mu? Benim oldu. Uzunca bir zaman dört duvara bakarak, özgürlüğümden bir nebze ols...