Sana her şey için minnettarım. Bu hayatın kaosuna güneş gibi doğduğun, yokluğunda bana geceyi tattırdığın için. Beni ben yapan, bahsettiğim hayalimin gerçekleşmesine sebep olan hataların kaynağı olduğun için. Yanlış anlama, senden yana olmayan tüm tercihlerimden bahsediyorum. Söylemeyi unuttum, bugün günlerden çilek. Kırmızı kokuyor hava yine. Aynı aşk gibi. Sürünerek sana geldiğim her gün olduğu gibi. Hep çilek günlerinde gelmişim sana, şimdi düşünüyorum da. Hatırlıyorsun değil mi? Saçma sapan bahaneler, çoğunlukla şu kelime büyülerimle. Minnettarım sana, ne zaman ihtiyacım olsa orada olduğun ve -hani kabul etmesen de- olduğum gibi kabul ettiğin için beni.
Beni, benim gibi kabul etmek zor, bilirim. Sen de yıllarca kendime karşı verdiğim savaşı elbet. Düşündüm de, birbirimiz hakkında bildiklerimiz kendimiz hakkında bildiklerimizden çok gibi. Bazen kendimi bilmediğim anlar olmadı değil lakin asıl şaşırtıcı olan o zaman dahi seni biliyor olmamdı aslında. Farkına varamadım zamanında en değerli olanın bu olduğunun. Yine cümlelerim devriliyor karşında, fark etmiş olsan gerek. Sana bir sır vereceğim. İnsanları etkilemek için cümleler kurduğumu düşünüyor herkes. Kurduğum o cümlelerin tek adresinin aslında sen olduğunu kimseye söylememiştim. Yalan söylemeyeceğim. İlk başta insanları etkilemek, büyülemekti amacım. Senden sonra değişti her şey, insanlardan vazgeçip bir tanrıçayı etkilemek, ona layık olduğumu göstermek oldu tek gayem. İşte o zamandan sonrasında diğer insanların gözünde bir etki bırakmayı başardım. Bunun için de ayrıca minnettarım sana. Ne çok minnettar olduğum konu var sana karşı, değil mi?
Mektup yazmak benim için çok yeni bir alışkanlık oldu sayende, minnettarım. Beni bilirsin ama sade bir dil kullanmak, gündelik cümleleri kağıda dökmek zor benim için, sürç-ü lisan ediyorsam deneyimsizliğime ver, ki affedersin elbet, her zaman olduğu gibi. İşte minnettar olduğum bir konu daha sana. Zor ama böyle cümleler benim için, zor tutuyorum kendimi, aklımdaki karanlık fikir dehlizlerinden taşıyor o malum cümleler. Dizginliyorum tabi mektubun tabiatına zarar vermemek için. Her ne kadar basit cümleler sana layık olmasa da. Ancak komik olan şu ki; sanırım her ne kadar tabiatına saygı duysam da, beceremeyeceğimi biliyorum. Belki bir süre her şey yolunda gidecek lakin eninde sonunda taşanları kontrol edemeyeceğim. Ne zaman edebildim ki zaten?
Hiç kimseye mektup yazmak, ulaşmayacağını bilince biraz daha kolay oluyor, özellikle de gerçekten dile getirmeye cesaretin olmayan konuları bir gün olur da okursa. Kendisinden emin olduğu halde benden emin olamayacağını bilince üstelik. Cesaretsiz biri değilim aslında. Belki de binlercesine arz edeceğim tüm sana karşı hissettiğim kutsal duyguları. Eminim sen de bilecek, bu satırları okuyacak, belki kızacak, belki gülümseyeceksin. Sadece geçmişi değiştiremeyeceğimi biliyorum, ondan. Olsun yine çilek kokacak mektuplarım, her satırından aşk damlayacak ellerine, hem sen hem de ben bileceğiz hepsinin sana ait olduğunu ama belli ki söylemeyeceğiz.
Ben yine de minnettar kalacağım. Yaşamımın her saniyesine dokunduğun, karanlığımı aydınlattığın, bana sevgiyi tattırdığın, her anıma şahit olduğun, bana katlandığın ve hatta çok kısa bir süre de olsa beni sevdiğin, bana aşık olduğun için. Kısacası; seninle ilgili her şeye çok minnettarım. Her anımda, aldığım her nefeste de öyle kalacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kimseye Mektuplar
RomanceHiç gönderilmemek üzere mektup yazdığınız oldu mu? Hiç ulaşmasını istemediğiniz o içinizdeki karanlığı kağıtlara hapsetmek istediğiniz? Hiç susmaktan yorulduğunuz oldu mu? Benim oldu. Uzunca bir zaman dört duvara bakarak, özgürlüğümden bir nebze ols...