Selamlar yaşamımın ışığı. Bu gün sevgililer günü, malum 14 Şubat. Ben esaretin içinde bulunduğum esaretin kollarından kurtulmuş seni düşünüyorum yine. Sevgili olmasak bile. Sırlardan, prangalardan hediyeler yapıyorum bugün sana, kelimelerimle süslediğim. Belki küçük bir zarfın içine kocaman dünyayı sığdırıp sana gönderebilme şansım yok ama vazgeçmek niye?
Bir umuda sarılıp sıcak tutmak yüreğimi elimden gelen tek şey iken üstelik. Sevgimle beslemek içimdeki tek ışığı, yılmadan yürümek bu yolda başım dik, sevinmek kurduğum saniyelik hayallerime, şükretmek en azından aklımda kalan bir tek imge de olsa sana dair. Bugün 14 Şubat, bu geliyor elimden sadece. Papatyam bile yok, sayılar tutuyorum, kelimelerimin harflerini yoluyorum bir bir, seviyor sevmiyor niyetine. Her şarkıda, her şiirde seni arıyorum, gizlendin mi satır aralarında diye. Duvarlara itiraf ediyorum kendime edemediklerimi bugün. Yeri geliyor rahatlatıyor, yeri gelince acıtıyor cevapsızlığın iğneleri. Yine de seni düşünüyorum geçmişimdeki en güzel sevgili.
Kalemim hiç bu kadar büyük bir savaşa girmemişti şimdiye kadar, hiç yorulmamışım sanki daha önce. Sanki daha önce hiç bir şeye umut beslememiş gibi hissediyorum artık. Karamsarlık etrafımı adım adım çevrelerken, ben sana duyduğum umuda sarılıyorum, hem de yaptığım onca hatadan sonra. Sonuna kadar gitmek istiyorum ya, git gide kendi sonuma yaklaşıyor gibi hissediyorum. Bir gün ki kışın sonuna ait, baharın müjdecisi, aşkın habercisi iken acıtabiliyor saniye saniye aşkı kalbin derinlerinden sökmek istercesine. Sanki ayların, esaretin ve yalnızlığın sonu değil ulaşmaya çalıştığım. Ayrıca hiç aynı hisler değil bunlar, geçmişte alıştığım. Sanırım "Bir 14 Şubat günü aşık oldum o mucize kadına." cümleleri kuracağım yaş kemâle, ölüm döşeğe erdiğinde. Ne mutlu bana; insana ne şansla nasip olur ulaşmak böyle bir aşka? Zor olmasının yanı sıra, tüm duygulara aynı anda bölünmek yetisi katıyor ya insana, bağlanıp kalıyorsun herhangi bir ayın, herhangi bir günü bile bir 14 Şubat yaşamaya.
Sonsuz bir aşkın kapılarını aralıyorum bugün sana, ne acı bunun vuku bulması ulaşamayacak bir mektubun satırlarında. Kızgın olmanı da anlıyorum artık, -yoktur belki ama- nefretini de. Hatta en acısı; hiç bir şey hissetmiyor olma olasılığını da. Değiştiremiyorum hiç bir yaşanmışı, hatalarıma doğru sürüyorum hatta atımı, belki yüzleşmek, belki bile bile kaybetmek için doyasıya. Kendi kendime verdiğim zararı, benliğime duyduğum nefreti iyi bilirsin. Kefaret yolunun acısına katlanmamın sebebini var sen hayal et artık. Ben sadece sana aşık olmaya ayıracağım bu günü ve tüm 14 Şubat satırlarımı. Hayalimde o ayışığı gülümsemen, hatırımda sevecenliğin, damarlarımda bize dair umutlarla. Gözlerimi kapatıp hayaline teslim edeceğim uzunca süre gözlerimi, gönlümü senden almamak üzere. Saatler saatleri, belki günler günleri kovalarken, sana kilitleyeceğim geçmişimden kurtulmuş benliğimin paslı zincirlerini. Bir daha ömür boyu vazgeçmemek üzere. Hayatımın özgürlüğünü dört duvara adadığım gibi, zihnimin özgürlüğünü de adayacağım sana. Varsın özgürlükten yoksun, sonsuz esaret olsun sonumda.
Bugün ve gelecekteki tüm 14 Şubat'larda sana ait olacağım, tüm benliğim ve hayatımdan rafine edilmiş o aşkımın en saf haliyle. Belki sona, belki sonsuza kadar. Belki de bir gün...
Yan yana ölene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Kimseye Mektuplar
Roman d'amourHiç gönderilmemek üzere mektup yazdığınız oldu mu? Hiç ulaşmasını istemediğiniz o içinizdeki karanlığı kağıtlara hapsetmek istediğiniz? Hiç susmaktan yorulduğunuz oldu mu? Benim oldu. Uzunca bir zaman dört duvara bakarak, özgürlüğümden bir nebze ols...