"Buda sonsuza kadar yaşamanın başka bir şekli."

984 51 54
                                    

Bölüm28
~Kol~
Canım kızım Lamborghini sayesinde uzun ve bir saatlik mesafede olan bir yolu yarım saatte gelebilmiştim. Tabi burada orman yolunun boş olmasının etkileride yok diyemem. Aslında düşündüğümde o kadar da boş değildi hatta keyfim yerinde olsaydı biraz avlanabilir ve taze kanın keyfini çıkarabilirdim ama olanlardan sonra keyfimin yerinde olmasını bekleyemezsiniz değil mi ? Bu düşüncelerim ile Marcel'in barına çoktan varmıştım. Her zaman ki gibi karanlık ve kalabalıktı, viski ile sigaranın yoğun kokusu burayı daha da boğucu bir hale getirmişti. Hatırladığım gibi yukarıda ki koltuk eski yerinde duruyordu, o koltuğa oturan kişi burdan tüm barı bir kroki gibi görüyordu. Bir zamanlar Mikaelson'ların olan koltuk şimdi sıradan bir vampire kalmıştı. Komik. Marcel'in ayağa kalktığını görünce o gelmeden ben onun yanına ulaşmıştım vampir hızımla.

 Marcel'in ayağa kalktığını görünce o gelmeden ben onun yanına ulaşmıştım vampir hızımla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ah, Marceluss. Seni burada böyle görmek ne büyük bir onur benim için."

dedim. Sehpanın üstünde duran viskiyi alıp yudumlayarak. Marcel ise ilk önce elimde ki viskiye sonra bana baktı.

"Oups! Sanırım viski senindi."

dedim, gülerek. Marcel ile aramızda küçüklükten beri bir gerginlik vardı ve bunun en büyük sebebi de her zaman ki gibi yine Klaus'tu. Her zaman kan açlığım yüzümden dışlanmış bir Mikaelson olmuştum. Marcel ise insanken ailemize katılmış ve yaşı bana en yakın kişiydi, herkes onunla iyi anlaşmamı bekliyordu. Marcel ile ilişkimiz herkesin beklediği gibi olmamıştı, Klaus ona oğlu gibi davranıyor her konuda destekliyordu, Elijah'ın ise Klaus'tan bir farkı yoktu. Rebekah ise zaten ona aşıktı, sanırım buna pek şaşmamalı. Peki ya benim bu ailedeki yerim neydi ? Sanırım Finn'in tabut arkadaşı olmak Marcel'in gelmesiyle çok geçmeden zaten hançer kalbime saplanmıştı. Daldığım geçmişten çıkarak Marcel'in sorusunu yanıtladım.

"Ne işin var burada, Mikaelson ?"

"Seni özledim, dostum!"

"Bu kadar yakın olduğumuzu bilmiyordum."

"Seni her zaman sevmişimdir, Marcel. Biliyorsun ve şimdi eski dostların senden bir şey istiyor ?"

Tek kaşını kaldırarak bana baktı ve bende elimdeki boş viski bardağını sert bir şekilde aldığım sehpanın üstüne koyarak ciddileştim.

"Senin şu minik hasat cadını !"

Marcel, gülümsedi ve kollarını açarak geri çekildi.

"Üzgünüm ama o verebileceğim birisi değil, dostlarıma bile veremeyeceğim kadar değerli benim için."

Değerliymiş, pabucumun değerlisi. Gülerek etrafıma baktım.

"Güç dışında senin için değerli şeyler var mıydı ?"

Marcel'in yüzü ciddileşti ve bardaki tüm vampirlere göz attı.

Kurt KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin