"Sonsuz bir hayat için ruhlarımızı sattık, Rebekah !"

793 49 69
                                    

Bölüm26
~Klaus~
Ağzımın içine dolan her kanın keyfini sürerken bir yandan da etrafı dolduran kanın metalik kokusunu içime çekiyordum. Stefan cesetleri tek tek bir yere toplamış ellerimin arasında olan kumral kızın ölü bedenine bakıyordu. Kızı yere bıraktım ve Stefan'ın kızı diğer ölmüş olan 36 kişinin yanına sürüklenesini izledim. Stefan çakmağı yakmıştı ki biri ondan önce davranıp çoktan cansız bedenlerin üstüne ateşi atmıştı. Topuk sesleri biraz daha yaklaştığında bunun kız kardeşim Rebekah'dan başkası olmadığını tahmin etmem gerektiğini anlamıştım.

 Topuk sesleri biraz daha yaklaştığında bunun kız kardeşim Rebekah'dan başkası olmadığını tahmin etmem gerektiğini anlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Uzun zaman oldu, Salvatore!"

Stefan'ın boş bakışları yumuşasa da insanlığını açmayacağını biliyordum bunu çoktan önceden kontrol altına almıştım. Hiç bir riske giremezdim, ben Klaus Mikaelson'dum. Kim benim gibi bir zeki şeytan ile başa çıkabilirdi ki ?

~Rebekah~
Geniş yatağın ve kuş tüğü yastıkların keyfini sürüyordum ama aklıma Klaus'un planı geldikçe tüm keyfimin yerini öfke alıyordu. Bu duruma 1000 yıldır alışmam gerekiyordu Klaus her zaman kendi için bizim yani benim ve Elijah'ın sevdiklerini harcardı. Bezen bir hiç uğruna olurken bazende planlarını gerçekleştirmek için, bu duruma hala öfkelenmem ne kadar da acınası. Telefonumun titremesi ile yatağın içinde kaybolan telefonu elimle yokladım ve mesajı okudum. Freya işini tamamlamış olmalıydı, gerçi Klaus'un kır evinden bu kadar erken dönmesini beklemiyordum. Neler döndüğünü ciddi anlamda merak ediyordum, gerçi ne bekliyordum ki ! Yeğenimin olması bizi gerçekten bir aile yapacağını mı ? Yanılmıştım, klasik Mikaelson ailesi.

**

Onun daha yüzünü bile görmemiştim ama şimdiden böyle bir durumamı düşmüştüm. Klaus haklıydı, kolay aşık olan kız kardeş! Gözümden düşen yaşı silerek yüzüme bir gülümseme yerleştirdim, cebimden çıkardığım kibrit kutusundan bir kibriti yaktım ve ceset yığınlarının üstüne attım. Stefan'ın yanına yaklaştım ve yüzümü görmesini sağladım. Donuk yeşil gözlerinde bir his hissetsemde biliyordum insanlığı Freya'nın büyüsü ile mühürlenmişti.

"Uzun zaman oldu, Salvatore!"

Klaus'un gidişi ile bu boş ara sokakta yanan büyük ateşin yanında baş başa kalmıştık. O an anlamıştım ki Stefan Salvatore'u gerçekten özlemiştim.

"Hiç değişmemişsin, Bekah. Hala göz kamaştırıcı şekilde çok güzelsin!"

dedi, beni belimden kavrayıp kendine çekti. Bir şey hissetmediğini beni özlemediğini, aşık olmadığını biliyordum. Şuan beni sadece arzuluyordu ama ben onu özlemiştim. Dudaklarını, dokunuşunu hissetmeyi gerçekten özlemiştim. Onun bana yaklaşmasına biraz daha izin verdim, sadece biraz daha. Kokusunu içime çektim ve gözlerimi kapadım ama aklıma gelen düşünceler ile Stefan'ı kendimden uzaklaştırdım. Elimi saçlarımın arasın geçirip yukarı doğru taradım ve arkamı dönüp gözlerimi tekrar açıp kapadım. Demin gelen düşünceler aklımdan çıkmıyordu, aksine daha yoğun bir şekilde beynime nüfus ediyordu. O seni sevmiyor, o seni sevmiyor ! Stefan'ın dokunuşunu kolumda hissettiğimde irkildim ve mavi gözlerimi onun yeşil gözlerine sabitledim.

Kurt KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin