bölüm 7 KARMAŞA

142 9 0
                                    

Ne yapmalıyım. Onunla gerçekten arkadaş mı olmalıyım, yoksa yanına bile yaklaşmamalı mıyım. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok.
Belki de sadece arkadaş olursam işime gelir. Yanındayken gözünün içine bakıp aklımda dönen, benim hakkımdaki düşüncelerini duymayı öteleyebilirim. O sırada doktorlarım seneler sonra bir çare bulur, ben de ondan uzaklaşabilirim.

Belki de sadece arkadaş olursam işime gelir. Yanındayken gözünün içine bakıp aklımda dönen, benim hakkımdaki düşüncelerini duymayı öteleyebilirim. O sırada doktorlarım seneler sonra bir çare bulur, ben de ondan uzaklaşabilirim.

iç sesim yazdığım şeye ara vermemi sağladı "bu zamana kadar bulamadılar da şimdi mi bulacaklar" heves kırıcıydı işte, başka bir işe yaramıyordu. ya hayatın gerçeklerini çarpıyordu yüzüme, ya da zaten zar zor bulduğum umudumu yitirmemi sağlıyordu. diyecek tek bir söz, yapacak hiç  bir şeyim kalmamıştı. tek çarem, onun da dediği gibi şans vermekti. eğer onunla görüşmem, zihnimin bana oynadığı farklı oyunlarına yol açarsa onunla görüşmeyi keserdim. her şey bu kadar kolaydı ama ben onunla görüşmeyi kesmek istemiyordum, ne olursa olsun.  geç kaldığımı hatırladığımda elimdeki günlüğü yatağımın altına itekleyip ayağı kalktım. kapattığım çillerime baktım, yeterince iyilerdi. Lenslerim, gözümdeki yerlerindeydi. Hazırlanmam gerekmiyordu. çantamı kapıp aşağı koştum.

"simin, çıkıyor musun" diye merdivenin başından seslendi annem. hızla aşağı koşup kapının önüne çıktım. peşimden geldi. bahçeye benimle çıktı.

"vanilya" diye sordu, rutinleşen bir davranışı da vanilyayı sormaktı. bileğimin içini gösterdim,

"yerinde" demir kapıyı açtığımda karşıma çıkan duygun annemin sözünün kesilmesine neden olmuştu, ne zamandır  içeride olduğunu bilmediğim zeynep abla kapıdan dışarı çıktığında duygunu gördü. gülümsedi.

"okula, beraber yürürüz diye düşünmüştüm" annem gözlerini yapabildiği kadarıyla üstüne dikmişti, boyum konusunda ona çekmiştim. fazlasıyla kısaydım.

"tabi yürüyün birlikte. aslı, işimiz vardı bizim değil mi, hadi" annemin elini tutup içeri sürüklediğinde annem konuştu.

"a-ama" nasıl yapacaktım bunun açıklamasını ben şimdi.

"hadi aslı" içeri geçip kapıyı kapattıklarında hızla bahçeden dışarı çıkıp kapıyı kapattım.

"delirdin mi duygun kalbine iniyordu kadının" gülerek konuştu.

"ablan mı" okulun tersi yönde ilerlemeye başlamıştık.

"annem" duraksayıp şaşkınca bana baktı.

"ciddi misin" başımı yukarı aşağı salladım. yüzünde bariz bir şaşırma duygusu vardı.

"şaka yapar gibi bir halim mi var" başını iki yana salladı.

"sadece" duraksadı, başını geriye atıp ofladığına beynimde yüzlerce şey dönmeye çoktan başlamıştı. "anne deyince aklıma daha büyük birileri geliyor" kaşlarımı çatıp tereddütle sordum.

"bu kendi annen için de geçerli mi" zoraki bir gülümseme şeklini aldı dudakları, her zamanki muzipliğinden, alaycılığından ya da küstahlığından eser yoktu. bunu öğrenmek için fazla mı acele etmiştim. sonuçta biz arkadaş sayılmıyor muyduk. elini havaya kaldırıp işaret parmağı dışındaki tüm parmaklarını kapattı.

"kural bir" dedi gülümsemesinin aksine ciddi olan ses tonuyla, "bilmediğin işlere burnunu sokmakta fazla acele etme. zamanı geldiğinde öğrenirsin" elini saçlarına daldırıp zaten dağınık olan saçlarını iyice karıştırdı.

KARMAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin