bölüm 30- UCUBE

102 10 0
                                    

Okula doğru ilerlerlerken her zaman yanımda olmasını istediğim duygunun yokluğunu fazlasıyla hissediyordum. o, kendimi ucube gibi hissetmeme engel oluyordu. kendi hakkında insanların düşündüğü şeyleri bilen bir ucube. hayatımın özeti buydu. on altı sene boyunca inandığım şey buydu ve Duygun Kavak, kendimi biraz daha normal hissetmeme neden oluyordu. hayatımın sonuna kadar saklamayı başarabilir miydim, ona emin değildim ama elimden geldiğince ucube olduğum gerçeğini saklamaya kararlıydım. duygundan, zaferden, derinden, ve badeden. çünkü emindim. gerçeği öğrendikleri an, bana ya deli muamelesi yapacaklar, ya da gerçek bir deli olduğumu düşüneceklerdi. bu riski alamazdım. on altı yıl boyunca zaten yanlızdım, hayatımda ilk defa olan gerçek arkadaşlarımın deli olduğumu düşünme riskini alamazdım. okulun olduğu sokağa geldiğimde telefonuma gelen mesaj irkilmeme sebep oldu. elimi cebime atıp telefonumu çıkarttığımda gelen mesaj, kanımı dondurmuştu. içimden geçirdim "keşke tanımadığımız o adamdan gelseydi" ama umduğumuz şeyler gerçekleşmezdi değil mi. olan olmuşken, ok, yaydan çıkmışken.

kimden aylin  

yaptığım şey, sana ders olsun şizofren. gerçeği birilerinin öğrenmesi gerekiyordu değil mi, ben istedim, ve öğrenildi... geriye kalan tek şey, gerçeği şimdilik yalnızca onlara söylediğim bade ve doruğa deli olmadığını kanıtlamak. ve inan bana, senin deli olduğunu düşünmeyecek bir kişi bile tanımıyorum sayın zihin okuyan şizofren. 

telaşla etrafıma bakındım. gerçeği, biliyorlar mıydı. aylini öldürecektim. dersini almak zorundaydı. adımlarımı hızlandırıp yokuşun sonundaki okuluma koşar adımlarla giderken mırıldandım.

"bilemezler" titrek bir nefes aldım. "bilmemeleri gerekiyor. şimdi olmaz" iç sesim benle alay edercesine konuştu "şimdi olmaz" zihnimde bir kahkaha patladı. daha önce duymadığım bir kahkahaydı bu. kimindi ki. "şimdi olmasa ne zaman söyleyebileceksin sanki. tek başına söyleyemezsin. bırak bilsinler. sen kendini savunarak deli olmadığını kanıtlayabilirsin" kendi kendime konuştuğumun bilinmesi umurumda değildi. 

"kanıtlayamam" diye mırıldandım okulun bahçesinden içeri girerken. bahçedeki herkesin hakkımdaki düşünceleri hücum etti zihnime "duygunun aylini bırakması bunun yüzündendi" her gün düşündüklerine emindim ama şimdi, duygun yanımda olmadığı için şimdi duyabiliyordum "aylin bence bundan daha güzel" gözlerimi kırptım birkaç kere. "bu bildiğimiz çocuk, duygun bununla ne yaşamayı bekliyorsa artık" duyularımı odaklamak için aylinin yüzüne baktım. "sinirden feleği dönmüş yine" başaramıyordum. odaklayamıyordum duygularımı. titrek bir nefes aldığımda bahçede benden birkaç adım uzakta olan aylin bana döndü ve gülümsedi. "sayın şizofrenimiz gelmeye teşrif ettiler demek" bunu sesli söylememişti ama deli olmadığımı kanıtlamak zorundaydım. ona doğru bir adım attım.

"evet, gelmeye teşrif ettim aylin. yanlız şizofreni kabul etmiyorum, senin gibi birine böyle şeyler düşünmek hiç yakışmıyor" gülen yüzündeki ifade düşerken düşündü, "gerçekten hakkındaki düşündüğümüz-" düşüncesini bitirmesine izin vermeden konuştum. bahçe kalabalık olduğu için kimse bizi duymuyordu.

"evet, gerçekten hakkımda düşünülen her şeyi biliyorum. okula ilk geldiğim gün bildiğim düşüncelerden en çok seninki dikkatimi çekmişti" üzerine doğru bir adım attım. boylarımız neredeyse aynıydı, sadece o benden birkaç santim daha uzundu. "hatırlıyor musun hakkımda ne düşündüğünü" kaşlarını çattı "gerçekten şizofren" gülüp başımı iki yana salladım.

"şizofren değilim, insanları bildiği şeylerle yadırgayamazsın. ilk geldiğimde düşündüğün şey aklımda" gülüp ona doğru bir adım daha attım. "zavallı diye düşünmüştün hakkımda" bana doğru bir adım attı.

KARMAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin