Aylardır yeni bölüm yazamadığım için özür dilerim. Umarım bölümü seversiniz. İyi okumalar. Şarkıyı sevenler için şarkı ismi : Jetta - I'd Love to Change the World (Matstubs Remix)
Gecenin geri kalanında Su ve Near'ı izlediğimde aklımda hala gördüğüm rüya vardı. Castillo edenimin kontrolünü ele geçirip gerçekten de böyle bir yıkıma sebep oluyor muydu yoksa bunu engelleyebilir miydim tam kestiremiyordum.
Bana uzatılan bir konserveyle kafamı geri çektiğimde Castillo gülümsemeye çalışarak ''Aç olabileceğini düşündüm. Çünkü ben hep öyleyim.'' dediğinde başımı çevirip ''İstemiyorum. Çocukların başında durur musun? Benim şeye gitmem gerek... İşemeye.'' diyerek ayağa kalktığımda Castillo şüpheyle beni izliyordu sadece. Hızlı adımlarla sadece uzaklaşmak için ilerlerken nereye gitmem gerektiğini düşündüm bir süre.
Ben ilerlerken arkamdan birisinin bana seslenmesiyle başımı çevirip kim olduğuna bakmaya çalıştım. Alex arkamdan gülümseyerek bana yaklaşıp ''Nereye gidiyorsun?'' demesiyle elimi sallayarak ''Kafa dinlemeye ihtiyacım var.'' dememle bana yaklaşıp ''Seninle gelmemi ister misin?'' demişti. Birkaç saniye suratına baktıktan sonra omuz silkerek ''Sen bilirsin.'' diyerek yürümeye devam ettiğimde arkamdan ayak seslerini duyabiliyordum.
Ağaçların arasında bir süre yürüdükten sonra küçük bir su akıntısı bulduğumda dibine oturdum ve bir süre ayaklarımı suyun içine sokup bekledim. Alex benim bu şekilde yaptığımı görünce o da aynısı yaparak ayağını suya sokmuş ardından beni ilemeye başlamıştı. Benim sessiz kaldığımı görünce boğazını temizleyerek ''İyi misin?'' diye sorunca başımı sallayarak ''Emin değilim.'' demekle yetindim. Alex yeniden ve daha şüpheci bir şekilde ''Kabusların yüzünden mi?'' demesiyle elimi çeneme koyup bir süre bekledikten sonra ''Kabus olduklarından şüpheliyim. Hepsi gerçekleşiyor. Engelleyebilir miyim bilmiyorum. Sadece...'' dediğimde Alex elini elimin üstüne koymuş ve sıkmıştı. Birkaç saniye sessizce ellerimize baktığımda Alex oturduğu yerden bana doğru yaklaşmıştı. Omuzlarımız birbirine değdiği anda elini sırtıma koyup beni kendine yaslayarak ''Her ne olursa olsun sana destek olacağım bunu bilmeni istiyorum.'' dediğinde başımı salladım ve ''Bu yeterli değil. Sadece güçlerimin kontrolüm altına girmesini istiyorum.'' dediğimde ortamın ne kadar da sıcak olduğunu fark etmiştim.
Alex'in suratına baktığımda, yumuşak bir şekilde gülümsemiş, dudaklarını sanki gerginmiş gibi ısırmıştı bir süre. Alnına düşen bir tutam saçı geriye ittikten sonra etrafa hızlı bir bakış atmıştı bir süre. Kısa sürede gözlerini kısmış sadece bir noktaya odaklanmış gibi gözüküyordu fakat neye baktığını anlayamamıştım. Diğer elini yanağıma koyduğunda göz göze gelmiştik. Tereddütle ne yapacağını anlamaya çalıştığım sırada dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla gözlerim kocaman açılmış tepki veremiyordum. Başımda artan uğultu ile suratımı buruşturduğumda Alex sanki daha istekli bir şekilde bana sokulmasıyla asıl sıcaklığın bizden yükseldiğini fark etmiştim. İkimizin de yandığını fark etmemle başımı çekerek ''Alex yanıyoruz!'' diye telaşla kendimi geri çektiğimde Alex başını iki yana sallayarak ''Önemli değil. Seninle yanmaya razıyım ben.'' diyerek bana yeniden sokulduğunda ellerimi sallayarak bir şey demek istemiştim ki Alex yeniden beni öpmesiyle diyeceğim her şeyi unutmuştum. Bir elini sırtıma koyup diğer elini çenemden ayırmadan öperken bir an durup ''En başından beri sadece bunu istiyorum Kelly. Seninle beraber olmak. Eskiden de böyleydi ve her zaman böyle olacak.'' diye fısıldadığında dediklerinin algılayamıyordum bile. Beynim düşünmeyi reddediyor gibiydi. Vücudunu bana doğru çevirip kendini oturduğu yerden hafif kaldırıp bana biraz daha sokulmuştu. Tüm vücudum karıncalanmaya, ve tüm düşüncelerimin sanki silindiğini hissettiğimde başımın içindeki uğultular daha da artmış, sinirli hırıltı ve çığlıklara bırakmıştı yerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S PROJESİ : YIKIM
Ciencia Ficción⭐Serinin 3. kitabıdır.⭐ Sonunda karşı çıkıp, güçlerini birleştiren ve isyan başlatan taşıyıcılar, her şey son bulunca eskisi gibi hayallerini kurdukları özgür hayatı yaşıyorlardı. Ya da onlar öyle sanıyordu. Her şeyin bir anda alt üst olacağını ki...