Bölüm 34

1.7K 236 321
                                    

Ay çok mu geç yazdım ne yaptım bilmiyorum. Bölüm nasıl oldu hiç okumadan atıyorum. Oy ve yorumları unutmayalımmm . Seviliyorsunuz okur kaoslarım ve minik pandalarım. (kalp <3)

Çocukları arabada tutarak arabalardan uzaklaşmaya başladığımızda Lena sessizce ''Onları görünmez yaparım ama buraya sağlam gelmek zorundasınız.'' demişti. Başımı sallayarak ilerlemeye başlamıştım ki Lena bir anda ileri atılarak ''Sen oraya gidemezsin Luke. Burada kalmak zorundasın.'' demişti. Birkaç saniye tereddüt içerisinde beklediğinde Acwel başını çevirip ''O haklı. Senin meselen değil, geride kalıp çocukları koruyabilirsiniz.'' diyerek önden ilerlemeye başlamıştı bile. 

Sessizce bende peşine takıldığımda birkaç adım geçmiş ve birisi beni tutmuştu. Başımı beni durdurana doğru çevirdiğimde Cas ile göz göze gelmiştim. Suratında sinirli bir ifadeyle bana bakmayı sürdürürken sakince ''Bir şey hissediyorum.'' demişti. Tereddütle gözlerine bakmaya başladığımda elimi sıkarak ''Sen de hissetmelisin.'' dediğinde bir anda beni rahatsız eden bir his ellerimden omuzlarıma, ardından tüm bedenime yayıldığında elimi Cas'den kurtarmak için çeksem de başaramamıştım. Ellerini bileğime o kadar sabitlemişti ki elimi ondan kurtaramıyordum. 

Yeniden çekip ''Bırak elimi.'' dememle Cas aniden elini çekmiş ve ''Hissettiğim şey umarım yanlıştır ama eğer haklıysam buradan gitmek zorundayız.'' demesiyle bakışlarımla askerleri taradım bir süre. Başımı sallayarak ''Rahatla, her şey yolunda.'' diyerek sırtımı dönüp birkaç adım daha attım. Bizim toplu bir şekilde askerlere gitmemiz onları rahatsız etmiş olmalı ki aniden her biri silahlarını havaya kaldırdığında birkaçımız gerilemişti. 

Askerlerin bu hareketiyle birkaç adım öne geçip ''Kalkan oluşturacağım.'' dememle Acwel ''Silahları indirin. Ben de bir askerim'' demesiyle adamlardan birisi ''Önemli değil. Kuralları biliyor olmalısın. Bu kadar çok taşıyıcı ile sınırı geçmeye mi çalışıyorsunuz?'' dediğinde Acwel bir an sessiz kaldıktan sonra ''Bunu çözebiliriz.'' demişti sadece. Sanki ikisi de, birbirlerinin zihinlerinden geçenleri duymuş gibi bir an sessizliğe büründüğünde asker başını öne eğmiş ardından ''Buna izin veremem. Aradığınız şeyi siviller gidip alabilir. Ama taşıyıcılar bizimle kalmak zorunda.'' demesiyle sonunda Jeremiah ''Onları öylece bırakamayız. O serumları almazlarsa onlar da değişecekler.'' demesiyle adam keskin bakışlarını Jeremiah'a diktiğinde bir anda askerlerin hepsi duruşlarını değiştirmiş, sanki her an saldıracak pozisyona geçmişti. Sakin ol Kelly, sakin ol. O silahların hepsini ellerinden çekip alabilirim. Hepsi sadece bir hareketime bakar. 

Adam tehditkar bir şekilde 'Nişan alın.'' dediğinde ''Bizi vuramazsınız.'' diye araya girmemle adamın sadece bakıları bana odaklanmıştı. Sakin bir şekilde ''Teslim olmayacağınızı biliyorum.'' demesiyle bir asker hemen arkalarında duran araca geçmiş ve bir noktada sanki verilecek olan emri beklemeye başlamıştı. 

Asker yavaşa bakışlarını yine en başta muhatabı olan Acwel'a dönerek ''Ya siz binersiniz. Ya da biz bindiririz. Size ateş edemeyiz ama zor kullanma hakkımız var.'' demesiyle Acwel ''Öyle mi? Bu silahlar ne o zaman? Teslim falan olmuyoruz. Burada bulunan herkes o aşıyı almaya gidecek.'' dediğinde asker elini kaldırıp ''Çalıştır.'' demişti. Aracın işindeki adam bir noktaya uzanırken hepimiz sessizce ne olacağını izliyorduk sadece. Bir an sonra beynimde hissettiğim ağır baskı ile beraber ellerim başıma gittiğinde diğerlerinden de acılı sesler geliyordu. 

Geriye çekilmek için uğraştığımda birileri beni çoktan kollarımdan yakalamıştı bile. Karşı koymak için uğraşacağım sırada beni tutup yere oturtmaya çalışan kişinin Cas olduğunu fark etmiştim. Beni geri çekmek için uğraşırken diğerlerine bakmaya çalıştım. Askerler önlerine çıkanları hızlı bir şekilde kelepçeleyip aracına sürükleyerek arka kasasına atıyordu. 

K.A.O.S PROJESİ : YIKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin