Evin kapısını yumruklamaya başladığımızda kapının arkasında ki hareketliliği hissedebilmiştim. Kapı aniden açıldığında ise herkes kendisini içeriye bir telaşla atarak kapıyı arkalarından kapatmıştı. Hepimiz soluklanmaya çalışırken hala uykusu açılmayan ve kendisine gelmeye çalışan İsabella şaşkınlıkla ''Sizin burada ne işiniz var?'' demesiyle James ellerini dizine yaslayarak soluk alıp verirken ''İzinli güne gelmediğimizi söyleyebilirim.'' demişti.
Bakışları şüpheyle üstümüzde dolaşmaya başladığında merdivenlerden inen İvan gözlerini ovalayarak ''Tamam kimmiş gelen?'' demişti. Bizi gördüğünde ise bir an duraksayarak ''Durun sakın söylemeyin. Kelly binayı havaya uçurdu değil mi?'' demişti. Gözlerimi kısarak ''Neden bir yerleri patlatayım?'' dememle Tucker öne eğilerek ''Daha geçenlerde tüm odanda ki eşyaları etrafa saçtın. Binayı patlatmanda olasılıklar arasında. Ama hayır, binayı Kelly uçurmadı. Henüz.'' demişti.
Bir süre ellerimi iki yanda tutup ona ciddi misin bakışı attıktan sonra İvan'a dönerek ''Çocuklar. Neredeyse yarısı değiştiler. Binayı tamamen sarmışlardı.'' dememle Su hızla ''Sadece alt katları.'' demişti. Near onu işaret ederek ''Doğru! Ve bizde kaçtık ama dev hayvanlar çıktı ortaya!'' dediğinde Alex'de aralarına girerek ''Ve devasa mutant hayvanlar bize saldırdı!'' diye bağırmıştı.
Bir süre sessizlik olduktan sonra İvan kaşlarını kaldırarak ''Yani siz kaçtınız.'' demişti. Hepimiz onu onayladığımızda ''Yani şu anda kaçaklarsınız.'' diye sormuştu. Yeniden hepimiz onayladığımızda İvan ellerini şakağına koyarak ''Lanet olsun yeni bir aksiyona hazır değilim.'' diye homurdanarak oturma odasının kenarında duran koltuğa kendisini atmıştı.
Caleb sessizce ''Eğer bizimle gelmek istemiyorsanız gelmezsiniz. Zorunda değilsiniz ki.'' demesiyle İsabella İvan'a bakarak ''Hayır Caleb. İvan öyle bir şey demek istemedi. Sadece gecenin ortasında gelip olayları parça parça anlatıyorsunuz ve o sadece uykucu şişko bir köpek gibi huysuzluk ediyor. Neden üstünüzde ki kıyafetleri değiştirip buraya gelmiyorsunuz? Sakin bir şekilde konuşabiliriz.'' demesiyle birkaç kişi onaylarken, Tucker hiç beklemeden koşmaya başlamıştı bile.
Birkaç kişi odasına ilerlemeye başladığında bende peşlerine takılıp kendi odama girdim ve arkamdan kapıyı kapatarak yatağıma yaklaştım. Yatağımın altında ki kutuyu çıkartıp içinde ki küçük aleti elime aldığımda düğmesine basıp yere bıraktım.
AlanWolf'un görüntüsü karşımda belirdiğimde sessizce ''Hayvanlar üstünde yaptığın deneylerini canlı olarak gördüm. Onlar ne için oluşturuldu?''' dediğimde hologram bir an gülümsemişti. Hemen ardından ise gözlerini kısarak ''Tahminin ne?'' diyerek beni beklemeye başlamıştı.
Bir süre hareket etmedikten sonra ''Bizleri avlamak için.'' dediğimde hologramın yüzünde ki ifade sinsi bir sırıtışa dönmüştü. Elimi sallayarak ''Ama bize saldırmadılar. Onlar bize saldırabilirdi. Ama yapmadılar. Neden?'' dediğimde gülümsemesini hiç bozmadan ''Doğru zamanda saldırmak için.'' demişti.
Başımı sallayıp ''Doğru zaman da ne?'' diye sorduğumda ellerini arkasında bağlayarak ''İşte bu, doğru bir soruydu.'' demişti. Sinirle ''Hayır! Kapanamazsın! Sana bir soru sordum! Hiçbir soruma cevap vermiyorsun!'' diye bağırdığım zaman hologram sakin bir şekilde ''Benim programımda, zamanı geldiğinde sorulan sorulara cevap vermem gerek. Bu sorunun cevabını alamazsın. Henüz olmaz.'' demişti.
Sinirle hologramı işaret ederek ''Cevap vermek zorundasın. Duydun mu beni? Sen sadece lanet bir kutudaki ışıktan başka bir şey değilsin. İstersem senin şu kutunu hemen şimdi bir konserveye çeviririm.'' dememle görüntü kıpırdamadan ''Hayır yapamazsın. Eğer beni bir konserveye çevirirsen bir daha beni göremezsin ve bu da sorduğun ve soracağın tüm soruları cevapsız kılar. Şimdi; başka bir sorun var mı?'' demesiyle sessizce holograma bakmaya başladım. Sadece programlanmış bir kutuya göre beni tehdit edebilme yetenekleri oldukça iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S PROJESİ : YIKIM
Ciencia Ficción⭐Serinin 3. kitabıdır.⭐ Sonunda karşı çıkıp, güçlerini birleştiren ve isyan başlatan taşıyıcılar, her şey son bulunca eskisi gibi hayallerini kurdukları özgür hayatı yaşıyorlardı. Ya da onlar öyle sanıyordu. Her şeyin bir anda alt üst olacağını ki...