3. Bölüm

6.5K 349 141
                                    

İlk defa bu tarz bir hikâye yazıyorum o yüzden biraz gerginim. Umarım beğenirsiniz!

Keyifli Okumalar!

Keyifli Okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Birinden mi kaçıyorsun, Berşan?" ona vereceğim cevabı düşünmek ve zaman kazanmak adına çayımdan bir yudum aldım. Ağzımdaki lokmayı bitirdikten sonra konuşacağımı hareketlerimle belli ettiğimde sorusunu tekrarlamadı.

Ona bir hikâye uydurdum. İçinde yer yer gerçekliklerin olduğu masalsı ögeleri de içeren kötü kalpli cadıların olduğu bir hikâye, üvey annem ve onun kız kardeşiyle yaşadığımı babamı beş yaşındayken kaybettiğimi söyledim. Uydurduğum hikâyeye inanması için gözlerimi sahte gözyaşlarıyla doldurdum. Bana bakışları bir an olsun yumuşamadı. İçli içli, yaşadığım olayları bire beş katarak anlatırken gram etkilenmemiş gözüküyordu. Onların eziyetinden kurtulmak için mecburen kaçmak zorunda kaldığımı söylediğimde bakışlarını anlık üzerimden kaçırdı. Etkilenmeye başlamıştı. "Gideceğim bir yer yoktu. Yaptığım plana göre tek arzum o evden kurtulmaktı." dediğimde yanağımdan bir damla yaş süzüldü. Ardından biri daha ona eşlik etti. Yanaklarımı parmak uçlarımla sildim.

Hazır ağlıyorken biraz daha gerçeklik kattım. "Dün doğum günümdü." dedim. Bakışlarım puf halının üzerindeydi. "Hiç normal bir doğum günü kutlamadım oysa hep arkadaşlarımla bir arada büyük bir kutlama hayali kurarım. Onlar buna hiçbir zaman müsaade etmediler."

"Doğum günleri gereksizdir, bu kadar takma." dediğinde onun bu duygusuz tavrı karşısında biraz bozuldum.

"Yani gideceğin bir yer yok öyle mi?" diye sordu, takıldığı şey bu muydu? Başımı salladığımda biraz düşünceliydi. Oturduğu yerden kalktığında dudakları arasında hoş olmayan Türkçe sözler döküldü. İçerisinde argo barındırıyordu. Onu anladığımdan habersiz "Aldık başımıza belayı." diye de ekledi. Ona öfkeli bir bakış attım. Kaba herif, ayı! Başını bana çevirdiğinde bakışlarımı bir anda yumuşatıp az önceki mağdur, gözleri yaşlı, masum kız oluverdim.

"Kaç yaşındasın?" diye sordu.

"18." dedim burnumu hafifçe çekerek.

"Ne? Yuh!" dedi birden şaşkınlıkla, bu kadar şaşıracağını düşünmemiştim. On sekiz göstermiyor muydum? Konuşmasına Türkçe devam ederek "Memleketin yemeklerinden mi, taşından toprağından mı bu nedir arkadaş? On sekiz diyor." diye mırıldandı.

Konuşmalarından rahatsız olarak çıkıştım "Seni anlamıyorum! Dilimizi konuşmayacaksan hiç konuşma." Bu çıkışımın onu susturacağını düşünüyordum. Nasıl olsa Rusça suratıma karşı bu sözleri sarf edemezdi.

"Sakin ol. Sadece on sekiz göstermiyorsun daha büyük olduğunu sanmıştım. Bir akraban da mı yok?"

Oturduğum yerden kalkıp diklendim. "Yok ama merak etme başına bela olmam. Başımın çaresine bakabilirim. Yardımların için teşekkür ederim."

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin