2. Bölüm

7.8K 432 118
                                    

Yarın iki sınavım var ve ben deli gibi bu hikayeyi düşünmekten sınava çalışamadım.

60 yorum sınırı koyuyorum düşüncelerinizi merak ediyorum.

Keyifli Okumalar!

2. BÖLÜM

#"Yeni tanışmış iki kişiydiler ki bu, iki yabancı olmaya çok yakındır." - Joyce Carol Oates#

Işıklar söndüğü anda üzerimdeki yorganı attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Işıklar söndüğü anda üzerimdeki yorganı attım. Harekete geçme zamanıydı, vakit gelmişti. Önümde iki seçenek vardı ya merdivenlerden inecek ve onların beni duyma ihtimalini göze alacaktım ya da camdan atlayacaktım. Camdan atlamak benim için biraz riskli olsa da yapabileceğimi düşünüyordum. Atletik bir vücuda sahiptim. Daha önce hiç yaramazlık yapmamış bir çocuk olarak çocukluktan erişkinliğe geçtiğim günün ilk saatlerinde ilk yaramazlığımı yapacaktım. Yatağımdan kalkıp parmak ucunda pencere kenarına yürüdüm. Heyecandan yüreğim ağzımda atıyordu. Yaz kış fark etmeksizin çoğu zaman kapalı olan penceremin pirinç, eskitme kolunu tutup hafifçe çevirdiğimde iç gıdıklayan, kulağı hafifçe tırmalayan bir 'gıyk' sesi çıktığında hemen etrafıma baktım. Odanın dışına kulak kesildim. Bir ses, bir hareket olmadığından emin olduktan sonra kalan kısmı da çevirdikten sonra terleyen elimi geceliğimin üstüne sürüp pencereyi araladım. Soğuk hava içeri misafir olduğunda, sert rüzgâr perdemi bir anda havalandırdı. Temiz havayı içime çektim, başımı dışarı çıkartıp yere baktım. İkinci kattaydım, atlasam ölmezdim ama bu soğuk havada üzerimdeki gecelikle çok dayanamayacağım kesindi. Parmak ucunda dolabıma doğru seri ama sessiz adımlarla ilerledim. Üzerime alabileceğim bir hırkam vardı. Geçen kış Gestapo'nun ördüğü kalın bir hırkaydı, bana değil kendine örmüştü ama o iri bedenini örtecek kadar geniş olmadığından bana vermişti, işimi göreceğini düşünerek onu üstüme geçirdim. İri, kahverengi üç düğmesinin ilikledikten sonra altıma önce kilotlu çorap daha sonra da pantolon giydim. Ayağıma uzun, kalın yeşil çoraplarımı giydim. Umarım bu şekilde dışarı çıktığım için deli damgası yemezdim. Elime ne geçtiyse geçirmiştim, vakit kaybetmeyeceğim diye bu soğukta gecelikle kaçacak kadar delirmemiştim. Bir insanla görüşmeyeli, evdekileri saymıyorum, bir insanla konuşmayalı, yeni bir insanla tanışmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki ne yapacağımı bilmiyordum. Ah seni saymıyorum, Cheshire Kedisi. Bana yol gösterecek olan sensin. Bunca zaman yalnız kaldığım için delirmiş falan değilim. Alice Harikalar Diyarında'yı bilirsiniz. Yıllardır dostum olur kendisi, şimdi tam doğru zamanda doğru yerde bana yol gösterici olabilirdi. Ben de Alice olabilirdim. Camın önüne geldiğimde tekrardan camdan aşağı başımı sarkıttım. Buradan atlarsam ne kadar sakatlanırdım ve ne kadar ses çıkartırdım onu hesapladım. Zemin yumuşaktı. Toprağın üzerine, bahçeye düşüyordum. Derin bir nefes aldım. Bir bacağımı sarkıttığımda bedenimin yarısı camın öteki tarafında kaldı. Ayağımı sarkıtırken bir kez daha alacağım zararı düşündüm. Bir yerimi sakatlamak istemiyordum. Kalbim gümbür gümbür gecenin sessizliği bir uğultuyla bölerken düşüncelerimi duymama engel oluyordu. Ağzımı kapadım ve bedenimi toprağa bıraktığımda gökten yere bırakılmış bir tuğla gibi ses çıkarttım. Bedenim tahmin ettiğimden ve beklediğimden daha yumuşak olan zeminle buluştu. Parmaklarımın altındaki toprağı yokladım. Kolum, kolumun üzerine düşmüştüm ve sızlıyordu. Gözlerimi aralayıp önce aralık camıma sonra da gökyüzüne baktım.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin