21. Bölüm

2.6K 170 81
                                    

Bu bölümü 4 -5 kez yazıp sildim çünkü mevzu baya karışık biliyorsunuz ki! Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar! Yorumlarınızı bekliyorum...

***

6 Ay 2 Hafta önce...

EZRA

Aracı mekanın girişine alelacele bırakıp araçtan indim. Burnumdan soluyordum ve öfkemi diri tutmaya niyetliydim. Bugün öğrendiklerimden sonra sakinleşmem uzun zaman alacaktı yani öfke konusunda kesinlikle beni duracak bir şey yoktu. Öğrendiğim hangi bilgiyi sindireceğimi bile bilmiyordum ama öncesinde görmem gerek bir hesap vardı. O puştuna lafımı çiğnemenin hesabını soracak, gününü gösterecektim. Ona dokunmaması gerektiğini daha önce söylemiştim. Daha önce uyarmıştım ama o kıt beyni sözlerimi bir oyun olarak anlamakta ısrarcıydı.

Kapıda bekleyen Zlatan'ın selamını duymazdan gelerek kapıyı tekmeleyerek içeri girdim. Birkaç adamı kendi aralarında eğleniyordu onun dışında boştu. Arkamdan gelen konuşmaları duymazdan gelerek hızlı adımlarla hedefime doğru ilerledim. Kapı kulpuna asılıp adeta kapıyı sökercesine açıp içeri girdiğimde "Kimsin?" diye bağırdı.

Türkçe "Azrail'in!" diyerek yakasına yapıştım. Masasından onu çekip iki yakasından tutup kaldırdım. Gözleri irileşmiş şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Senin neyin var?" diye sordu.

"Seni onu takip ettirmem konusunda uyarmıştım. Sen daha kötüsünü yapmış, ona dokunmuşsun!" dedim, öfkeden tükürükler saçarak konuşuyordum. Hayatımda nefret ettiğim iki şey vardı. Aslında birçok şey vardı ama iş yaparken benim için önemli olan bu iki şeyden biri lafımın ikiletilmesi bir diğeri de sözümün çiğnenmesiydi. İri bedenini karşımda sallarken "Seni uyardım!" diye kükredim. Aşağıdan bağırışlarımızı duyan adamları kapı eşiğinde bitmişti.

Ellerini kollarımın üzerine koyup beni itmeye kalktı. "Aptallık etme. Otur şöyle konuşalım!" dedi.

"Lafımı dinliyor musun?" diye sordum.

"Ezra otur!" diye uyardı Evgeny, kapı eşiğinde duruyordu. Kavganın sebebini bilmediğinden yaklaşmıyorlardı. İgor'un iri bedenini sallarken "Seni uyarmıştım!" dedim gözlerinin içine bakarak. "Hesaplaşmamız seninle olacak, köpeklerini yolla!" dedi tısladığımda kapı eşiğindeki adamlarına bizi yalnız bırakmaları söyledi. Kapı kapandığı anda yüzüne yumruğu indirip arkasındaki dolaba doğru onu bıraktım. İri bedeni dolaba çarptığında dolap salladı ve içindeki alkol şişelerinin birkaçının kırıldığını duydum. Geri çekip yüzüme doğru attığı yumruğu kavuşturdum. Elini hava yakalayıp ittim. "Onu takip ettirmişsin! Seni uyardığım halde!"

"Sen de Türk Mafyasının kızını masamıza almışsın. Üstelik kız senden aldığı bilgileri Türklere satıyor!"

Sözlerine bir anlam veremezken suratına tuhaf bir şekilde baktım. "Ne? Ne saçmalıyorsun sen?"

Üstünü başını düzeltirken başını iki yana salladı. "Kız gözünü kör etmiş!" dedi.

Üzerine doğru yürüdüm. "İgor benim açık konuş! Kızın bana ne yaptığı beni ilgilendirir ve senin ona yaptığın yine beni ilgilendirir!"

"Kızın masamızda topladığı bilgiler de yine seni mi ilgilendirir sadece sanıyorsun? Belli ki babası yollamış, casus olmalı. Bitir işini!" dedi, ona dik dik bakıyordum. Sanki normal bir şey dermiş gibi "Bak işini bitirmedim, sana bıraktım. Duygusal davranıyorsun sana o kız konusunda dikkatli olman gerektiğini söylemiştim!" dedi, yerine geri oturdu. "Bu saygısızlığını görmezden geliyorum. İvan senden şüphelenirken bir de bu hadise buradaki itibarını kaybetmene sebep olur." Kendi kafasında kurduğu ne var söylerken işlerine geri döndü. Konuşmamız bitmiş gibi davranıyordu. Önündeki ince dosyadan çıkarttığı kağıtları eline alıp incelemesine devam ederken elinde ve masasında ne varsa fırlattım. Masanın ucuna, ona yakın tarafa çapraz bir şekilde oturdum. Bir ayağım yere basıyordu diğerini hafifçe kaldırdım. Ona doğru dönüp oturduğu yerden boğazını kavradım. Bana bakması için doğruca kafasını kaldırdım. İgor salak bir adam değildi veya güçsüz, o da yaptığı hatanın farkındaydı. Bu acizliği ondandı.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin