7. Bölüm

4.8K 270 168
                                    


Uzun bir bölüm oldu. 

Yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar!

Arkasındaki kapıyı gürültüyle çarpıp yanıma koştuğunda "Bana o kelimeyi kullanma!" diyerek onu ittirdim. Bana tuhaf gözlerle bakıyordu. Gerçekten kendimi tuhaf hissedeceğim tuhaf bir şekilde bana baktıktan sonra gürledi. "Gerçekten şu an sorunumuz sikim demem mi?"

Yüzümü buruşturup "Evet, rahatsız edici." dediğimde sabır çekti.

"Burada ne oldu?" diye sordu adamın yarasını incelerken üzerindeki ceketi çıkartıp yanına diz çöktü. "Onu öldürmedin değil mi?" diye sorduğunda panikle başımı salladım.

"Hayır, öldürmedim. Yani ölmemiştir umarım." Adamın öbür tarafına diz çöküp nabzını kontrol ettim. Neyse ki hâlâ cılız da olsa atıyordu. Rahat bir soluk bıraktığımda Ezra adama verdiğim zararın ölçüsünü anlamaya çalışıyordu. Yanına attığı ceketinin cebinden çıkarttığı siyah mendil ile adamın elini sardı. Adamın başındaki yarayı dikkatle inceledikten sonra bana baktı. İşaret parmağını yüzüme doğru savurup "Sakın bir yere kıpırdama!" diye emretti sonra da ayağa kalktı. Bu halde bir yere kaçacaktım da... Geri döndüğünde elinde beyaz bir bez vardı. Elindeki bezle adamın ağzını burnunu sıkıca kapadı ve birkaç dakika bekledi. Ne yaptığını çözmeye çalışırken elindeki bezi kenara bırakıp tekrardan ayağa kalktı.

Onunla beraber ayağa kalktım çünkü bakışları beni ürkütüyordu. Daha önce bana daha sert baktığı olmuştu, daha öfkeli, daha şüpheci ve daha nefret eder bir şekilde ama ilk defa beni gerçekten ürkütüyordu. Boğazıma yapışmadan önce "Nesin sen Allah'ın cezası!" diye bağırdı. Boğazımı adeta bir urgan gibi saran uzun, kalın parmakları nefes almama engel oluyordu. Kolunu tutup engel olmaya çalıştım fakat nafile damarlı elinin üzerini çizmekten başka bir işe yaramıyordu tırnaklarım. Bir kez daha "Nesin sen, seni kim yolladı?" diye sorduktan sonra beni kaldırıp tekrar duvar vurdu. Acıyla kıvranırken "Hiçbir şeyim!" dedim.

"KGB mi MİT mi yoksa Amerika mı yolladı seni?" diye sorduğunda koyu yeşil gözleri kararmıştı, dişlerinin arasında konuşuyordu. Başımı sallamaya çalıştım ama parmakları arasında duran boynumu kıpırdatmam mümkün değildi. Her geçen saniye nefes almam güçleşiyordu. "Hiçim!" dedim, sesimin güçlü çıkması gerekirken nefes almam güçleştiğinde cılız çıkmıştı.

"Doğruyu söyle! Seni o odaya kilitlemiştim, nasıl çıkmayı becerdin? Bu adama nasıl bu kadar zarar verdin?" diye sorduğunda "Kendimi savunabiliyorum!" diyebildim. Nefes alamıyordum, ağzımdan çıkan tükürüklerle "Bırak beni şerefsiz, bırak da anlatayım!" diye bağırdım kalan tüm gücümle. Boğazımı sıkan parmakları gevşedi ama yine de boynumu bırakmadı. Ona öfkeyle bakarken ağzımdan çıkan salya ve tükürükleri koluma sildikten sonra olanları anlattım.

"Kapının vidalarını makasla söküp çıktım. Evine giren hırsızı durduğum için şükür edeceğine..." öksürdüm, konuşurken boğazım zorlanıyordu. Parmakları gevşediğinde derin bir nefes aldıktan sonra bedenimi eğip derin birkaç nefesi alıp boğazımı temizledim. Az önce o herife yaptıklarımın aynısını ona uygulamalı gösterme isteğimi güçlükle bastırdım. Onun yerine gücüm yettiğince sert bir şekilde yüzüne tokat attım ve geniş gövdesini onu sarsacak kadar itip kendimden uzaklaştırdım. Yerde baygın halde yatan adamın arkasına düşmeden önce duvara tutundu. O yanağını tutarken olanları kısaca özet geçtim.

"Adamın elini makasla kıstırdım, bana fiziksel olarak saldıracaktı ve silahı vardı. Üstüme gelince silahını aldım, silah patlamayınca ben de kafasına vurdum. Silaha yemek masasının üzerinde..." dediğimde beni bırakıp salona girdi. Birkaç defa daha öksürüp peşinden gittim. Boynum acıyordu. Ona ve annesine küfürlerime sıralarken masanın üzerinde duran silaha bakıyordu. "PL-15K." dediğinde resmen tıslamıştı. "Şanslısın ki tutukluk yapmış. Bu imkânsız gibi bir şey ama yapmış." dedi.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin