35. Bölüm

2.4K 185 199
                                    

Sınır: 100 oy - 100 yorum

Merhaba,

Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Şu ara ilham perilerimle aram bozuk! :(

***

Karşımda oturan adamın dün geceden sonra gözlerine bakmak öyle zordu ki... Zor olan o dakikaları, belki de saatleri hatırlamadan o gözlere bakmaktı. Bir saniyesinden dahi pişman değildim. Düşündükçe bacaklarımın arası karıncalanıyor, kalbim hızla çarpıyor, yanaklarım al al oluyordu. Bunu ona hissettirmeden öylece durmak ise, işte en zor olan da buydu. Dün akşam yatağa giderken ve sabah uyandığımda tek düşündüğüm daha fazlasıydı. Daha fazlasıyla hissedeceklerimdi. Onun parmakları büyülüydü, beni bulutların üzerine çıkartmış sonra da bir anda "İyi geceler öpücüğü al ve git!" sözleriyle yeryüzüne çarpmıştı. Beni bir anda hiçbir şey olmamış gibi kendinden uzaklaştırırken aklından ne geçtiğini bilmemek kalbimi kırmıştı. Ben dağılmıştım ve o bir anda beni kendinden uzaklaştırmıştı. Ahmak herif sabah ise yazdığı mesajda akşam benimle beraber yemek yemek istediğini yazıyordu.

Burada tam karşısında hissiz bir duruşla ona bakıyordum. Masa sıradan bir akşam yemeğiydi. Karşımda oturuyor, bardaklara su dolduruyordu. Konuşmuyorduk. Belki de birimizden biri konuşmaya başlarsa konu bir şekilde dün geceye gelecekti. Ben o anları konuşmak değil, yeniden yaşamak istiyordum. Dudaklarımı yalayıp bacak bacak üstüne attım ve hislerimi orada gizli tutmayı arzuladım.

Önümdeki beyaz tabağın içinde bana bakan spagetti bile bana dün geceyi hatırlatıyordu. Yanındaki şeffaf uzun ince bardak aynı şekilde, gözlerimin masanın üzerinde gezdi. Parmaklarını buldu. Uzun, kalın parmaklarının sahip olduğu damarlı esmer elini incelerken birden "Ben seninle..." diye konuşmaya başladığında dudaklarımın arasından onunla eş zamanlı bir şekilde "Dün gece..." kelimeleri döküldü. Bir anda başımı kaldırıp ona baktım.

İkimizde aynı anda sustuk ve başımı kaldırdığımda bana bakıyordu. İkimizde birbirimize sıramızı devrettik. Derin sessizlikte yapılan bir anlaşmayla konuşmaya devam etmesini istedim, o da benden aynısını bekliyordu.

"Ben seninle?" diyerek sözlerine devam etmesini buyurdum.

"Dün gece, Berşan?" dedi, bir anda iç geçirerek öyle derindi ki soluğu kendi ciğerlerimde hissetmiştim.

"Beni davet eden sensin, sen konuş!" dedim, inatla.

"Ben seninle yalnızca konuşmak istedim." dedi, bakışlarını kaçırarak sözlerini toparlamaya çalışırken parmaklarını masaya vurdu ve bakışlarını kaçırdı. "Konuş o zaman!" dedim hırçın bir sesle.

"Görüyorum ki bugün yine hırçınlığın üzerinde..." dedi alaycı bir tınıyla. Bastıramaya çalıştığım her duyguyla ancak bu şekilde başa çıktığımdan bir haberdi. Saçlarımı omuzlarımın arkasına, geri doğru attım ve oturuşumu düzelttim. Omuzlarım dik, bakışlarım keskin, dolgun kırmızıya boyadığım dudaklarım ise diz bir çizgi halindeydi. "Yemeğine dokunmadın, yesene." dedi konuyu değiştirmeye çalışarak.

"Beni yalnızca yaptığın bu soslu makarnayı tattırmak için mi çağırdın? Yemeğini ye sonra da git mi?" diyeceksin diye sordum, çenemi tutamayarak.
"Bazen fazla alıngansın ve sonuçlarını bilmeyeceğin işlere fütursuzca balıklama atlıyorsun!"

"Alınganlık mı? Sen bana nasıl davrandığının farkında mısın? Önce..." doğru kelimeyi bulamayınca pes ettim. "Her neyse ne önemi var ki senin için? Ayrıca yaptığım her neyse sonuçları yalnızca beni ilgilendirir."

"İki kişi arasında yaşananların sonuçları iki kişiyi de etkiler."

"Belki de sana hiç bulaşmamalıydım. Nasıl korkak olduğunu bazen unutuyorum! Benim hatam!" Yüzümde alaycı, küçümseyici bir ifade vardı.
"Sen hiçbir şeyin, ne istediğinin, ne yaptığının farkında değilsin. O yüzden benim hatam, bunun seni yanlış şekilde etkilemesini istemiyorum. En doğru olan sana dokunmam olur."

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin