8. Bölüm

4K 258 115
                                    

Bölümü yazana kadar göbeğim çatladı. Öyle bir kurgu ki yazarken dokuz doğurdum. Daha şimdiden böyleysem ileriki bölümleri düşünemiyorum. Yazarken her ihtimali düşündüm. ( @tutkuupetek 'in başının etini yedim biraz :D) Gelecek bölümleri hesap ettim derken ortaya bu çıktı. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar!

Yorumlarınızı bekliyorum. ❤️

(wizardestina afiş için teşekkür ederim, eline sağlık ❤️)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(wizardestina afiş için teşekkür ederim, eline sağlık ❤️)

Galina'nın yanına gitmemişti. Yolculuğun ilk bir saatinde ikimiz de birbirimize ne baktık ne de konuştuk. Aramızdaki soğuk rüzgârın onun paranoyaları yüzünden olduğunu düşünüyordum. Beni Moldova'ya götürmeyi planlarken aklından ne geçtiğini çözemesem de onu bana bakarken birkaç kez yakalamıştım. Bir tanesi hariç hepsinde hızla bakışlarını kaçırsa da sonuncu da pes etti. Bakışlarını üzerimden çekemeyince kulağımdaki kulaklığı çekip ona laf attım.

"Beni Moldova'ya neden götürüyorsun?"

Sanki artık söylesen mi der gibi bir bıkkınlıkla sormuştum bunu.

Geniş omuzlarından birini umursamaz bir şekilde silkti ve dudak büktü. "İş için." dedi, konuşması ve tavrı oldukça ukalaydı.

Derin, sesli bir soluk alıp gözlerimi devirdim. "Ciddi misin? Ben gezmeye gidiyoruz sanmıştım." dediğimde bakışlarını benden kaçırdı. Galina üçüncü kez bir isteğimizin olup olmadığını sorduğunda sabrım tükenme eşiğindeydi. Eğer ikisi bir halt yiyeceklerse bunu yapabilirlerdi. Umursadığımdan değildi ama karşımda bir kadının bir erkeğe bu kadar kuyruk sallaması sinirimi bozmaya başlamıştı. Kuyruk sallamak tabiri onun için yanlış olmayacaktır. Ufak temasla, kaçamak bakışmalar, üstü kapalı imalar... Kadın onu istiyordu. Ezra ise ona istediğini vermiyordu. Bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı.

"İstemiyorum!" dedim tersleyerek sesim yüksek çıkmıştı.

Galina bu sert tavrımı tuhaf karşılasa da kaşlarım çatık ufak bir bakış attıktan sonra başımı camdan dışarıya çevirdim. Bir süre daha çatık kaşlarla oturduktan sonra sesini duydum.

"Üç gün bana eşlik edeceksin." dedi, sesini duyduğumda başımı yavaşça ona çevirdim. Kafam karışmış bir şekilde baktım ona

"Uçaktan indiğimizde farklı arabalara bineceğiz, benim birkaç işim var. Farklı saatlerde otele giriş yapacağız ve birbirimizi tanımıyormuş gibi davranacağız. Sanki orada bana eşlik etmek için bulunan biri olacaksın, bunu yapabilirsin değil mi? Zaten birbirimizi hakkında bildiklerimiz bir elin beş parmağını geçmiyor. Onları da unutacaksın. Otel odandaki iki yan odada olacağım bir şey olursa seninle iletişime geçerim. Bir kod seç." dedi.

"Kod?" diyerek tekrar seçtim.

"Bir kelime, bir cümle bir şey söyle." dedi.

Bir anda yüzüne bakarken aklımdan birçok kelime geçiyordu. Ne diyeceğimi bilemezken parmağını havada şaklatıp ısrarla benden ikimizin iletişime için kullanacağı bir kelime bulmamı isteyip durdu. Panik yapmıştım, suratına bakıp bir kelime seçmek çok zordu. Bir anda dudaklarımdan arasından dökülen "Querencia!" kelimesi ile hafızasını yoklayıp bu kelimenin ne anlama geldiğini bulmaya çalıştı.

Bestenigar #Watty2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin