Merhaba, şu anlık yorumlarınıza cevap veremiyorum ama herkes yeni bölüm atmam taraftarı olmuş, o yüzden yeni bölüm atıyorum. Müsait olduğum bir zaman tüm yorumlarınıza cevap vereceğim 🥰❤️Etrafındaki çamur kokusuna benzeyen kokunun kaynağını tahmin dahi etmek istemiyordu. Yutkunduğunda boğazının kuruluğu canını acıtmıştı. Ne kadar süredir su içememişti? Gözlerini açmaya hazır değildi, parmak uçlarını hafifçe sıktı. His duyusu kaybolmamıştı. Alnından burnuna doğru akan sıvının kendi kanı olmaması için dua ediyordu.
Duyduğu sesler birkaç çıtırtıdan ibaretti. "Birileri var mı?" dedi kuru boğazının izin verdiği kadarıyla. Gözlerini açtığında gri gökyüzünü görmüştü.
Kalçalarının hemen iki karış aşağısından itibaren moloz yığınları vardı. Tüm gücüyle kaldırmaya çalışsa da başaramadı. Kafasının hemen yanında yer alan inşaat çubuğuna uzanıp çok uzaktaki gazlı içecek kutusuna uzanmaya çalıştı, bir türlü tutturamıyordu. Kolları da uzun süredir hareket etmediğinden uyuşmuştu.
Ciğerlerine dolan tozlardan dolayı öksürmüştü. Acilen bir şeyler içmesi gerekiyordu yoksa boğazının kaşıntısından dolayı öksürmeye bu yüzdende derince nefes almaya devam edecekti. Derin çektiği her hava ölüme daha çok yaklaştıracaktı. Ağzını kısarak nefes almalıydı, aksi halde tüm tozlar ciğerine dolacaktı. Tabi öksürürken ağzınız kısmak sanıldığı kadar kolay değildir.
İlk dene başarısız, ikinci deneme de öyle. Ops... Ardından üçünde denemede... Ve dördüncü denemesinde başarmıştı. Daha önce kullanılmış gazoz şişesi olsa da yağan yağmurlar içine azıcık su doldurmuştu. Tereddüt etmedi, şişeyi dikti.
Susuzluğunun gitmesini sağlamış, sadece kuruluğunu hafifletmişti. En azından nefes alırken susuzluktan boğazı acımıyordu. Artık molozların altından kurtulmaya odaklanabilirdi. Üstünde hala yemek masasında kavga ettiklerinde bile üstünde olan buz pateni kıyafetleri vardı.
"Millet neredesiniz? Neler oldu?" Sessizlik. Sessizliğin yankısı olur muydu? Kesinlikle bu yalnızlığın yankısı olmalıydı, kendi sesini kafasının içinde yüzlerce kez duymuştu. Molozları ittirdi, azıcık yerlerinden oynamışlardı.
Molozları her oynattığında bacakları daha çok eziliyordu, ağlamak için en berbat zamanda olduğuna emindi. Kendisiyle gurur duyduğu yanı mantıksız yerlerde ne olursa olsun ağlamamayı becermesiydi. Pes etmeyecekti.
"Bana neler oldu?"
"Fotosentez." dedi Ben.
"S-sen başından beri burada mıydın?" Oğlanın elindeki kitabı gözünü ayırmadan okumaya devam etmesine sinir olmuştu. Üstündeki kıyafetler kendi üstündekilerin aksine muhteşem temiz gözüküyordu.
"Hayır, otuz saniyedir buradayım." Kitabının kapağını kapatıp arasına demir sopa koydu.
April'ın yanına yürürken ayakkabılarından hiç ses çıkmıyordu, adımlarının sessizliği kuşkulanıcıydı. Yanına eğilip hiç dokunmadan baştan aşağıya süzdü. İkisi de molozları nasıl kaldırabileceklerini düşünüyordu.
"Aynı anda kaldırmaya çalışırsak belki kalkar."
Ben "Sana yardım edemem, ben ölüyüm. Kendi başına çıkmanın yolunu bulmalısın."
"Ben benimle dalga mı geçiyorsun? Buradasın işte! Nasıl ölebilirsin ki? Diğerleri nerede? Neler oldu?" Yumruğunu sıktı. "Ne kadar süredir buradayım?"
"Bak... En ufak fikrim yok ama diğerleri öldü ve benim gibi olmadılar. Ayrıca şuan otuzuncu yaş günümüzü kutluyor olmalıydık." İç çekti. "Diğerleri senin kadar şanslı değildi, molozların altında kaldılar. Bedenlerinin parçaları hala orada."
April kafasının iki katı olan moloz parçasını sürüyerek bacaklarının dibine çekti. İnşaat demirini hemen üstüne koyarak bir ucunu bacaklarının üstündeki molozun altına koydu. Bir... İki... Üç! Ve çıkmayı başarmıştı. Refleks olarak bacaklarını kullanıp yürümeye çalışmıştı. Başarılı oldu.
Nasıl yani bacakları patenlerinin bıçaklarıyla kesilmişti? Aklı almıyordu. Nasıl iyileşmişti? Ellerini bacaklarının üstünde gezdirirken dikkatini morluklar çekti. Her yeri morarmış olmasına rağmen bacaklarını kullanabiliyordu. Bayılmadan önce tendomları kesilmişti. Tendomların iyileşemeyeceğine veya kendini onaramayacağına yemin edebilirdi.
"Ağ... B-ben yürüyebiliyorum." Sendeledi. "Şimdi ne yapacağız?"
Ben "On yıldan fazladır uyuyorsun. Bir tür kış uykusu ile fotosentez arası bir şey yaptın. Önemli yaraların bu sırada iyileşti. Ne yapacağını bilmiyorum. Eşyalara dokunabiliyorum ama insanlara dokunduğumda ellerim içinizden geçiyordu. Five... O iki yıl önce bu bölgeden ayrıldı."
"Onu bulmalıyız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔
Fanfiction"Reginal'ın öldürülmesiyle alakam yok, benim öldürmem haricinde tabi ki." Five "Hayalet kardeşimi üstüne salarım." Karşınızda şehrin en iyi patencisi April var. Aslında her şey onun Reginald'a karşı gelmesiyle başladı. Kitap İçi Edit Tasarımları: R...