Magma Seviyesi

397 44 25
                                    


Tamam, belki de bulabildiği tüm küfürleri ederek mutfakta bağırmaması gerekiyordu ama Reginald'ın kafasını yemekte görmüşken nasıl kendine hakim olabilirdi ki? Çığlığının sesi çok yüksek tonda olmalı ki yanında oturan Klaus ile Allison inleyerek kulaklarını kapatmıştı. Hatta hayalet olan Ben fal taşı gibi açılmış gözleri ile hayretler içerisinde kızı izlemişti. Onda bir terslik olduğunu bilse de yüksek sesle çığlık atabilmesinin özel gücü olduğunu bilmiyordu. (Tabi cidden öyle değil, April'ın özel gücü fotosentezdi.) 

Grace "Turtamda sorun mu var? Oh... Oysa ki sizin için karamel ahududulu yapmıştım." Tabağı elinde evirip çevirdi, şeklini kontrol etti. "Bu yaptığınız terbiyesizlik hanımefendi, henüz tadına bakmadınız. Yiyecekleri dış görünüşü ile yargılamayınız!" 

April tabaklardaki yiyeceklere baktı. Hayır, orada turta yoktu. Turtanın olması gereken yerde suyu akmış gözler, henüz üzerinde salyası olan dil, parça parça dudaklar, bütün burun duruyordu. Terlediğini hissediyordu, kesinlikle vücudu çok aşırı sıcaktı. Sandalyesini geriye çekip yüzünü dizlerine yumdu. Derin derin nefes alıyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yanlış evrene mi gelmişti? Öyle olmalıydı fakat Handler yanlışlık  yapmazdı. 

"O-onu benden u-uzak tutun!" 

Oturduğu yerden fırlamış, birkaç adım atıp yere düşmüştü. Ayağa kalkmaya çalıştı, yapamadı. Tekrar tekrar denese de başaramıyordu. Ayakları tıpkı orijinal evrenindeki kıyamet öncesinde olduğu gibi tutmuyordu. Acılar içinde kıvranarak ayaklarına uzandı. Hiçbir yara, kızarıklık olmamasına rağmen aynı kesik acılarını yaşıyordu. Rüya görüyor olmayı diledi. 

Diego "Aramızdaki tek delinin Klaus olduğunu sanıyordum." 

Ben "O deli değil Diego, sadece ruhları görüyor. Ayrıca kız bizim ailemizden değil, aramızda demenin pekte anlamı yok. Kan bağı veya evlilik bağı da yok." Yere eğilmiş, yavru kedinin kafasını okşuyordu. Kedi artık bedensel olarak bu dünyadan olmayan varlıklardandı. 

Klaus "Allison'un üstüne kussam beni döver mi acaba?" Sesli düşündüğünü fark etti. "Hey... Sadece şaka yaptım Ali." 

Vanya "Şimdi herkes sussun! Kızla ilgilenelim. Eğer aklı yerindeyse ona yardım edelim, eğer aklı yerinde de değilse ve manyağın tekiyse de Şemsiye Akademisi olarak yardım etmeliyiz." 

Five akşam yemeğinden minik parçalar alırken kahkaha atmamak için zor duruyordu. En sonunda pes ederek kahkaha attı. Kızın rezil olmasına gülüyordu. Kravatını düzelterek yanına ışınlandı.

Five "Vanya haricinde birilerinin iyi olup olmadığını sormak bana göre değildir, kendimi zorlayaraktan soracağım: İyi misin?" Kolundan tutup kalkmasına yardım etti. 

Five dokunur dokunmaz April'da sorun kalmamıştı. Şaşkınlıkla etrafını incelemeye koyuldu. Reginald'ın kafası gitmiş yerine enfes kokulu turtalar gelmişti. Gördükleri hayal gücünün eseri olamazdı, ya başkasının özel gücünü kullanmasına kurban gidiyordu ya da kendi gücü minik oyunlar oynuyordu. Fotosentez'in halüsinasyon görmesi ile ne alakası olabilirdi?

"E-evet iyiyim." Ellerini önüne getirip parmaklarını birbirine kelepçeledi. Aynı yerde kalmamalıydı, deli olduğunun düşünüldüğünden emindi. "Bugün uyusam, yarın planlar hakkında konuşsak?.. Kapımı kilitleyebilirsiniz, sorun olmaz." 

Five "Yürümesen iyi olur, yine düşebilirsin. Seni taşıma-" 

"Hayır, beni taşımana gerek yok, iyiyim." Gözlerine odaklandı.

Five "Ne? Seni taşımak mı?" Kahkaha attı. "Asla bunu teklif etmem. Hoop Luther! Tut oğlum kızı! Aslan parçası be! Heyt be!" 

Ne yaşadığını boş verdi, Luther'ın omuzlarında merdiven çıkmak hepsinden bin kat beterdi. Sürekli düşecek diye ödü kopuyordu. Yerden iki metre yükseklikte baş aşağı sallanmak Handler'ın klozetine girmekle kıyaslandığında hafif kalırdı. İki eliyle adama tutunamamış, eteğini kavramıştı. Odasına geldiklerinde gökyüzünden magma seviyesindeki yatağına fırlatılmıştı. 

"Teşekkür ederim, artık odamdan çıkar mısın? Giyinmeliyim, lütfen kapımı kapat." Luther çıkar çıkmaz yatağına uzanabildiği kadar uzanmış, gözlerini kapatmıştı. Yaşadıklarını sebebini anlamaya çalışıyordu. Pes edip gözlerini açtığında kanlar içinde kalmış Hargreeves'i gördü. 

"Ap? Tanrım! Seni gördüğüme sevindim. Herkes o kıyamette öldü sanmıştım."


Yorum ve oyları unutmayalım <3 


Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin