Elbisesinin şıklığına bayılmıştı. Bu elbiseyi zar zor giymeyi başarmıştı, adeta bileğinin hakkı ile almıştı. Grace kızın buz pateni için uygun kıyafeti olmadığını öğrenince eline makas ve iğne almış, kullanılmayan odalardan birinin perdesini sökmeye başlamıştı. Perdelerin hepsi en az yüz küsür yıllıktı. April defalarca kez yapmaması gerektiğini söyleyerek yalvarmıştı ama yine de lafı dinlenmemişti. En son Allison, Luther, Vanya zar zor ikna edebilmişti. (Aslında ikna edememiş, Diego'nun bayılması ve Grace'in onunla ilgilenmesiyle sorun ortadan kalkmıştı.)
Allison bulabildiği en yakın butiğe kızı götürmüştü. Kıyafet seçimi tamamen Vanya ile ikisine aitti. Hatta Klaus'un daha fazla etek çalmaması içi üç-dört adette ona kıyafet almışlardı. Açıkçası April kendisi ile Klaus'un fiziğini karşılaştırınca onunkini daha güzel bulmuştu. Alışveriş boyunca Ben etraflar da dolanıp kıyafetlere bakmış takma popo benzeri aletin ne işe yaradığını sormuştu. April gülmemek için kendini zar zor tutarken en beğendiği kıyafeti kıyafeti denemek için kabine girmişti.
Kısacası buz patenine kadar zamanlarını böyle geçirmiştiler. Ve en önemlisi kıyafetinin kendine uyduğuna adı gibi emindi. Hem rahat hareket edebiliyordu hem de altının açılmasın korkmayacaktı. Kıyafeti buz pateni kostümlerini andırıyordu. Tek farkı buz pateni kostümlerinden kat ve kat daha güzel olmasıydı. Tıpkı pelerin gibi her tarafından inen tül kumaşlar bacaklarının arasına girse de rahatsızlık vermiyordu, aksine oldukça hoş bir görüntü oluşturuyordu. Bacakları buza yapışmasın diye elbisenin altına tül kilotlu çorapta giymişti. Kumaşın her yerinde altın rengi pullar, simler vardı.
Salona doğru attığı her adımda kendini daha da muhteşem hissetmeye başlamıştı. Muhteşem hissetmesinin sebebini uzun süreden sonra buz pateni yapacak olmasına bağladı. buz pateni salonuna vardığında ise ona bakan ekibe kocaman gülümseyerek yere eğilmiş topuklu ayakkabılarını çıkarıp kenarı bırakmıştı. Buz patenlerini giyip kapıya tutundu.
"Eteğime basanı döverim." diye gülerek dalga geçti. Gülmesine birkaç kıkırdama daha eşlik etmişti.
Diego "Five koçum ağzını kapa, sinek kaçacak."
Five "Ha?"
Allison "Ha değil, efendim." Diego'yu dirseğiyle dürtüp dizlerinin üstüne eğildi. Klaus'un da eşlik etmesiyle kahkaha atanlar ekibi üç kişi olmuştu. "Tamam tamam gülmeyeceğim. Hadi herkes patenlerini giysin."
Five ağzını açık bırakmamıştı, Diego'nun öyle demesine de sinir olmuştu. Evet, kıza hayranlıkla bakmış olabilirdi ama bu ağzını beş karış açık bıraktığı anlamına gelmezdi. Öfkeyle kendine satın aldığı buz patenlerinin bağcıklarını bağlamaya başladı. Bağlarken eğilir pozisyonda alt tarafına doğru bakarak April'a çaktırmadan bakmaya çalışmıştı. Onun duygularını anlamaya çalışıyordu. Daha doğrusu Diego'nun dediklerine karşı olan düşüncelerini... Kızmış mıydı? Hoşuna mı gitmişti? Veya önemsememiş miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔
Fanfiction"Reginal'ın öldürülmesiyle alakam yok, benim öldürmem haricinde tabi ki." Five "Hayalet kardeşimi üstüne salarım." Karşınızda şehrin en iyi patencisi April var. Aslında her şey onun Reginald'a karşı gelmesiyle başladı. Kitap İçi Edit Tasarımları: R...