Cidden mi?

372 37 4
                                    


Yorum ve oy atmayı unutmayın lütfen. <3

April ne diyeceğini bilemiyordu. Cidden Five neden bu kadar iyi davranıyordu ki? Ayrıca saçlarına konan o öpücüğü de neyin nesiydi? Hareket etmeden öylece kala kaldı, başarısız olmuştu. Hem de çok utanç verici şekilde başarısızlığa uğramıştı. Five'ın yardımıyla buzun dışına çıktı, ekibin geri kalanı da çok geçmeden başlarına üşüşmüştü. April küçük bir küfür patlattığında Five ona sadece gülümseyerek tepki verip yere oturmasına yardım etti.

Five "Şşş sakin olun onu üzeceksiniz." Yanına oturup havlusunu kızın sırtına koydu. 

Aslında bu yaptıkları Five için çok farklı şeyler olarak düşünülebilirdi ama hayır, öyle değildi. Five etrafındaki insanlara saygısız ve kibirli davransa da her zaman değer veren kişilerden olmuştu. Böyle berbat bir durumda ise saygısızlık yapamazdı, elinden sadece yardım etmek gelirdi. Evet, kızın hatasına sinir olmuştu. Yine de kardeşleri gibi bir hatayı bilerek yapmamıştı, kazayla yapmıştı. Çok fazla yakın davrandığını anlayınca aralarındaki boşluğu artırıp biraz uzaklaştı, suratındaki gülümsemesini sildi.

"Ben iyiyim." dedi gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ederken. "Artık akademiye geri dönebilir miyiz?" Elinin tersiyle yüzündeki yaşları sildi.

Böylece akademiye dönmüştüler. April hiç konuşmuyordu, sadece uyumak için odasına gideceğini ama uyumak istemezse de uyumayacağını demişti. Diğerlerinden uzakta kalması en iyisi gibi gözüküyordu. Yatağına uzanıp diğerlerinin uyumasını bekledi. Işığı kapatmış, gece lambasını açmıştı. Lambanın mavi ışığı tüm odayı aydınlatmaya yetiyordu. 

Düşüncelere dalarak tavanı izliyor, karar vermeye çalışıyordu. Göreve devam etmeli ya da yeni birinin gönderilmesini istemeliydi. Eğer ikincisini seçerse Handler'ın gözünden oldukça düşecekti. Birinci seçeneği seçerse de psikolojik olarak daha da yıkılacaktı. Artık burayı görmek istemiyordu, başka görev verilmesini ve bu göreve başkasının devam etmesini seçti. Herkesin uyuduğuna emin olduktan sonra iletişim aracını açtı. 

"Merhaba Handler, ben April Hargreeves. Acil görüşme yapılmasını talep ediyorum." Yatağının üstünde dik pozisyona geçtiğinde karşısındaki masanın üstünde oturan Handler'ı gördü. "Selam, acil durumum göreve devam etmeyeceğimi bildirmem. Yerime başkasını gönderin. Onlara çok bağlandığımı keşfettim ve öldüremiyorum." 

Sigarasını parmak uçları ile söndürmeden önce son bir kez içine çekti. "Yüzümü kara çıkardın." Yanına gidip kafasını yavru köpek gibi okşamaya başladı. "Bunu tahmin etmeliydim küçük Hargreeves. Tıpkı senin evrenindeki gibi." İç çekti. "Senin yapman gereken işi biz yapacağız."

Handler bunu der demez gerçekleri anlamıştı yerinden aniden fırladı. "Buna çok sevindim Handler. Söz veriyorum bir daha yüzünü kara çıkarmayacağım." Sıkıca sarıldı. "Bana eşyalarımı toplamam için yarım saat ver sonra yeni çalışanınızı gönderirsiniz." Handler kız cümlesini bitirir bitirmez yok ortadan yol olmuştu. 

Koşarak odasından çıktı, Five'ın odasını arıyordu. Her şeyi söylemeliydi. Handler'ın "Senin yapman gereken işi biz yapacağız." sözleri kulağında yankılanıyordu. Bunun anlamı sadece kıyameti onların getirmesi olabilirdi. April evrenindeki kıyameti şuana kadar hep kendisinin getirdiğini sanmış, yanılmıştı. Bizzat onlar yapmıştı. Five'ın kapısını çalsa da cevap beklemeden içeri daldı. Telaştan ter içinde kalmıştı. Artık biliyordu ki aynı tarafta savaşmaları gerekiyordu.

"Çok acil toplantı yapmalıyız." Çocuğu kolundan çekiştirip yerdeki halının üstüne oturmasını sağladı. "Handler sizden birini öldürtecek." 

Five "Bunu nasıl öğrendin?" Sakince kahvesinden yudum aldı. "Yeni bilgi değil aslında, beni hep öldürmeye çalışı-" April'dan tokat yemişti. Kahvesi üstüne dökülürken kıza baka kaldı. "Ay ne yapıyorsun be!" 

"Sadece sana değil! Sen onun düşmanısın o yüzden sana odaklıydı, çalışanlarından biri yapacak." Duvarda asılı duran yeşil saate baktı. "Acele edersek yirmi üç dakikada plan yapabiliriz." 



Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin