Gözlerinin önüne gelen saçlarındaki sarılığı görebiliyordu, kumral olmasına rağmen saç uçları sarımsıydı. Elini yavaşça yüzüne götürüp saçlarını çekti. Handler gelmeden önce kostümünü giymek için zamanı kalmamıştı. Bunun için de kendine lanetler okumaya başladı. Tüm olup biten aksiliklerin kendi yüzünden olduğunu düşünüyordu. Belki de bazı şeylerin üzerine fazla kafa yormamalıydı ama elinde değildi. Başını öne eğerek bakışlarını Handler'dan kaçırdı çünkü kadın direkt olarak kızın gözlerine bakıyordu. Handler'ın gözlerinin içinde saklı yatan sinsilik yüzüne yaydığı masum surat ifadesinin tam tersiydi, piposunu içine çekip düğmesine basarak söndürdü. Düğmesinin olması bile en pahalı türlerinden olduğunun kanıtıydı.
Sessizliğe şahit olan başka biri odadakilerin boğazlarının mühürlendiğini düşünebilirdi lakin durum hiçte bu şekilde değildi. Bu ölümden önceki sessizlikti. Ya Şemsiye Akademisi üyeleri kaybedecekti ya da komisyon üyeleri. Avuç içi terlemeye başlayınca sol eline baktı, hala el ele tutuşuyorlardı. Yüzüne yayılan gülümseme moral kaynağı olmuştu. Diğer Five'ın yani kendi evrenindekinin nerede olduğunu merak ediyordu. Yalanlarının gün yüzüne çıkmasını istemiyor olsa da onun iyi olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı.
"Öhüm." dedi Klaus. Etrafa ayak uydurmaya çalışıyordu, sessizlik korkmasını sağlamıştı. "Şimdi şöyle ki biz neden Five için popomuzdan bıçaklanıyoruz?" Diego'nun ensesine şaplak vurmasıyla kendine geldi. "Ama haklıyım! Neden ona saldırdığımızdan haberimiz bile yok ki."
"Şöyle ki Klaus eğer bize destek olmazsan sana kullandığın maddelerin içine un koyduğumuzu derim." April'ın elini bırakarak kravatını düzeltti. "Bunu öğrenmen çok moral bozucu olurdu değil mi?" Her iki taraftan da kıkırdama sesleri yükselmeye başlamıştı.
"Oh... Evet. İyi ki bana bunu söylemedin parmak çocuk." Sakince Handler'ların tarafına döndü. "Eh hadi o zaman başlayalım."
April konuşma bitmeden hemen önce bilekliklerindeki minik silahları kullanmıştı. Handler'ı tam yüzünün ortasından vurup geriye doğru düşürmüştü. Hareketinin ağır sonuçlarının olacağını biliyordu, adamları ateş etmeye başladığında Diego özel gücünü kullanıp mermileri hava da durdurdu. Eğer Handler'a yaklaşabilirlerse April'ın çok iyi bir planı vardı. Kısacası şu anlık amaçları savunması şekilde yaklaşmak gibi gözüküyordu.
Luther bir çalışanı ayaklarından tutup havaya kaldırmış, onunla üç çalışana vurmuştu. Parçalanan bedenden kanlar, etler fışkırıyordu. Herkesin dövüşürken kazaya kurban gitmemek için ekstra özen göstermesi gerekiyordu. Ayrıca Diego'ya dikkat edip korumalıydılar, mermileri uzak tutmayı başaran kişi oydu. Alnından akan terler uzun süre dayanamayacağının belirtisiydi. Acele etmeleri gerekiyordu. Klaus, Vanya'yı koruyordu. Allison'sa arada gelip giden askerleri öldürerek Five, April, Luther'a yardım ediyordu. Arkaya Mozart'ın melodilerinden koysalar yılın en iyi korku filmi seçilebilecek cinsten sahneler elde edebilirlerdi. April'ın deştiği iç organlar bunu kanıtlar nitelikteydi. Yere akan bağırsakları, etrafa yayılan iğrenç kokular, ruj misali Five'ın dudaklarına yayılan kan...
Yaklaşık olarak iki buçuk dakika aynı tempoda dövüşmeye devam ettiler fakat askerler hiç durmadan boyut açıp gelemeye devam ediyorlardı. Diego'ysa minik bir inleme sesi çıkarmaya başlamıştı. Öncellikle askerleri öldüreceklerini konuşmuş olsalar da plana uymamaları daha iyi olacaktı. Five'tan Allison'u koruması gerektiğini söyledi. Five bunları yaparken o da Allison'la gidecekti.
Yavaş yavaş başlarını siper ederek Handler'a yaklaştılar. Üç muhteşem yetenekli dövüşçünün birbirleriyle dövüşmesi gerekiyordu. İlk hamleyi yapan Handler oldu, tuhaf mavi silahıyla beyaz sis benzeri hava ateş etmişti. April havanın zehirli olduğunu anladığında nefes almayı bıraktı, dövüşürken yani o kadar çok hareket sarf ederken nefes almamak çok zor olacaktı. Gelişi güzel tekme savurarak Handler'ın karnına vurdu. Allison'da yüzüne tekme atarak yere serilmesini sağlamıştı.
Tam şuan da Allison'un hünerlerini sergilemesi gerekiyordu fakat etrafa saçılan zehirli gaz engel olacak gibi duruyordu. İki kız nefes almamayı sürdürerek birbirlerine baktı. Allison ağzını açtığında April'ın gözleri kocaman açılmıştı. Neden bunu yapmıştı? Oysa ki nefesini tutarken hiçte zorlanmamıştı. Sorusunun cevabını merak ettiği sırada Allison'un ağzından o cezbedici güzellikteki sözler duyuldu. "Bir söylenti duydum, askerlerini geri çekip bir daha asla ama asla Şemsiye Akademesiyle uğraşmayacakmışsın." Acı çekerek dizlerinin üstüne düşse de konuşmaya devam etti. "Bir söylenti duydum, şuana kadar tüm sana yenilen Şemsiye Akademisi üyelerinin kıyametine engel olacak, düzelteceksin."
Sözleri bittiği anda vücudunun tamamı yere düşmüştü. Handler her denileni yaptı. April gözlerini kadından ayıramıyor, hiçbir harekette yapamıyordu. Adeta donup kalmıştı. Ağzı beş karış açıkken yanlarına Luther koştu. Allison'un yüzünü tutup boynuna elini koyarak kalp atışını kontrol etti, o geldiğinde çoktandır gaz etraftan uçuşmuştu. Askerler geri gitmişti. Üyelerin hepsi yerde yatan Hargreeves'in yanına toplanmış yardım etmeye çalışıyordu. Odanın içinde bağırışlar yankılansa da hiçbirini duymuyordu.
Gerçekten bu muydu? Kendi evrenindeki Akademi bile düzelmişti ama buradan biri ölmüştü. Amacı hiç kimsenin ölmemesi olmuştu her zaman. En azından Şemsiye Akademisinden kimse ölmemeliydi. Ölmemiş olmasını diledi.
Umarım sevdiğiniz bir bölüm olmuştur, gelecek bölümde görüşmek üzere. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔
Fanfiction"Reginal'ın öldürülmesiyle alakam yok, benim öldürmem haricinde tabi ki." Five "Hayalet kardeşimi üstüne salarım." Karşınızda şehrin en iyi patencisi April var. Aslında her şey onun Reginald'a karşı gelmesiyle başladı. Kitap İçi Edit Tasarımları: R...