Soygun

493 57 13
                                    


Ne mi düşünüyordu? Şemsiye Akademisinin mal olup olmadığını düşünüyordu. Neden olay olurken araba ile oraya varmaya çalışıyorlardı ki? Five önden giderek herkesin kafasını uçurup eve anında geri dönebilirdi. Hatta gelirken kurabiye bile alabilirdi. Hala üstünü değiştirmemişti, lağım kokmaya devam ediyordu. Kokudan ve kirden kurtulmak istese de kostümünü çıkaramazdı. Silahları kostümüne bağlıydı, ayrıca birçok yeni bilgiyi buradan alıyordu. Araba bankanın önüne yaklaşırken kafasını camdan dışarıya doğru çevirdi, diğer evrenler ile olan farkları inceledi. Her şey alışıldık dizayndaydı, kolaylıkla uyum sağlayabilecekti. 

"Demek bahar mevsimindeyiz." diye mırıldandı.

Kargaşanın arasında hiç kimse dediklerini duymamıştı. Erik ağaçlarının çiçeklerinden düşen güzel kokulu pembe yapraklar her taraf süzülüyor, adeta minik danslar yapıyordu. Süzülüşleri buz pateninde yaptıklarıyla birebirdi. Gülümsemesine hakim olamadı. 

Five bankaya hepsinden önce girmiş, soyguncuları avlamaya başlamıştı. Klaus ile en geride kalan April hiç acele etmeden, güllük gülistanlık şekilde ilerliyorlardı. Hatta neşelerine bakılacak olursa ellerine şeker sepeti tutuştursanız Cadılar Bayramı'ndaki çocuklardan daha neşeli olurlardı. Oraya vardıklarında parke zeminin çıkardığı gıcırdamalara sinir oldu. Sonuçta tarihi bir binada değillerdi, neden yenilenmemişti ki? Yıllardır müşterilerini sömürmelerine rağmen nasıl parkeleri yenileyememişti? Açıkçası kötü tarafta olmayı yeğliyordu çünkü iyi taraflarında iyi olduğu pek söylenemezdi.

Diego "Hey güzellik dikkat et." Onun kafasına doğru gelen kurşunu savurdu. "Ayrıca duş alacaksın değil mi? Kalmayacaksan evcil köpeğim ile kalabileceğin köpek kulübem var. Gece soğuk oluyor ama sarılıp uyursunuz artık." Düşmanca değil, dostça dalga geçerek söylemişti. Sırıtarak işine geri döndü. 

Klaus "Diego! Ben senin evcil köpeğin değilim. Ayrıca orada Ben ile kalıyorum. Oda arkadaşı istemiyoruz, bizim özelimiz var." 

Muhteşem tondaki mor kaskını geri takıp kostümünü tamamladı. Artık ne kurşun geçebilecekti  ne de bıçak. Tek zayıflığı başka özel gücü olan kişilerdi. Yerde duran silahı sakinlikle kontrol edip eline aldı. Mermileri henüz boşalmamıştı. İçeriyi incelerken gözlerin üstünde olduğunu hissetti, Şemsiye Akademisi üyelerinin büyük kısmı kıza sinirle süzüyor, neden hamle yapmadığını merak ediyordu. 

Soyguncular çığlıklar eşliğinde paraları dolduruyor, arada sırada havaya ateş ediyordu. "O zaman sıra bende." Silahını tavana doğrulttu. 

Five "Handler ilk kez yarım akıllı bir çalışan almış, tebrik ederim." Normalde olsa kaba laflar kullanmazdı, sadece şuan fazlasıyla öfkelenmişti. İki adam onu bacaklarından çekiştiriyor, bırakmıyordu. Bırakmadıkları için ışınlanamıyordu da. "Teşekkürler biz salak gibi havaya sıkmayı düşünmedik zaten! Bu zeka sana fazla olmalı." 

"Ha ha ha..." Maskesinin ardından göz devirişi anlaşılmasa da göz devirmişti. Five cidden onu küçük mü görmüştü? Birçok evren gezmişti ama hiç Five'ın küçük gördüğünü beli eden cümle kurduğuna şahit olmamıştı. Genelde kendini över, hareketleri ile küçük gördüğünü sezdirirdi. Son hamlesini yapıp hedef aldı. Tam on ikiden, yani yangın alarmını vurmuştu. Kocaman gülümseyerek salonun ortasına geldi. Alarm hem su akmasına yol açmış hem de paraları korumak uğruna tüm kasa sistemlerini kilitlemişti. "Buna Bingo demek isterdim Hargreeves..." Kahkaha attı. "Tabi daha da güzel bir planım olmasaydı." 

Ben "Önemli olan zeka değil, beynini kullanabilmek." Klaus'un yanına gelip kafasına vuruyormuşçasına davrandı. "Dimi Klaus? Bizde son otuz yıldır senden umudu kesmedik. Bizi şaşırtmak ister misin? Sıfır-beş yaş tuvalet eğitimini tavsiye ederim, seni zorlamaz da hem." 

April, Ben'in dediklerini duyunca gülmemeye çalışmış, başaramamıştı. Lanet! Ben'i duymuyormuş gibi davranmalıydı. Bozuntuya vermeden Five'a dediği son hamlesine geçti. Henüz yangın alarmı yeni çalışmış, etraf aşırı derece de ıslanmamıştı. Kostümünün bileklik kısmından çıkardığı yeşil topçuğu adamların bulunduğu tarafa doğru savurup bekledi. Tel tokadan daha ince olan çakmağını alıp yaktı ve fırlattı. 

"Hey ama... Buralar soğuk değil miydi?" Attığı topçuk saniyeler içerisin su birikintileri ile karışmış benzine benzer bir sıvı yapmıştı. Çakmağı fırlattığında ise o tarafa alevler içerisinde kalmıştı. 

Diego "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Biz insan öldürmeyiz!" 

"Ups... Elimden kaçmış olmalı." 


Oy ve yorumları unutmayalım. <3

Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin