Yemin ederim bu kitabı kazayla unutmuşum. Ve yerine iki yeni kitap getirdim devam ettiğim kitap yok diye. Haftalardır onlara yazıp kapak yapıyorum. Meğersem bu varmış...
"Geldik zurnanın zırt dediği yere..." Gözlerinin kadının gözlerine dikerek uzun süre hiç konuşmadı. Handler hafifçe gülümsüyor, gözlerini kırpmıyordu. "Ne olduğunu sormam gerekiyor sanırım."
"Sanırım kardeşin yüzünden bunlara bulaştın."
"Hayır desem inanır mısın?" dedi dik başlılıkla.
Handler önünde duran kağıtlara notlar alıyor, minik çizimler yapıyor, arada sırada ise parmaklarını bilgisayar klavyesinin üstünde gezdiriyordu. Tuşlardan çıkan tıkırtı sesleri insanı rahatlatacak cinstendi. Oda genel olarak tahta mobilyalar ile dekore edilmişti. Renk tonları olarak ise beyaz ile mavinin tonları tercih edilmişti. Akvaryumda duran balıkların ölüp ölmediğinden ikisi de emin değildi.
"Hanımefendi sanırım balıklarınız ölmüş." Elinden geldiğince kibarca konuşmaya çalışıyordu. Bacaklarını birleştirip ellerini dizlerinin üstüne koydu. Utanç verici gözükmek istemediğinde yaptığı klasik hareketlerdendi: Parmaklarınızla oynamak genellikle utandığınızı, stres altında olduğunuzu gösterir.
"Ah... Evet onlar ölü tatlım. Tıpkı iki ay önce ve dört ay önceki gibi." April duydukları karşısında şoka uğradı. Nasıl hayvanlar hakkında konuşurken bu kadar rahat konuşabilirdi? Sakin olamıyordu. Acaba koridora koşsa ne olurdu? "İsminizi rica edebilir miyim?"
"İsmim Handler." April'ın kahkaha atmasıyla yüzü düştü. "Demek anlamını biliyorsun, ne hoş. Nereden bildiğini sorabilir miyim?"
"Ben'in Loyots isimli bir kitap okuduğunu görmüştüm. Ödünç almaya utanıp babamın odasına bulunan kitabı aşırdım. Sonrasında iki ay boyunca aradılar. Şuan düşünüyorum da iyi ki kameralara bakmayı düşünmemişler yoksa başıma gelecekleri tahmin edemiyorum. Her neyse... İşte o kitapta yazıyordu. Direkt ilk açtığım sayfada birinci kelimeydi. Sekiz yaşındaydık net hatırlamıyorum, özür dilerim."
Duvarda asılı duran gümüş işlemeli saat gördüğünde hiç şaşırmadı: Saat tam tersi yöne dönüyordu. Dokuz rakamı ile de altı rakamının yerleri değişmişti. Kapı çalındığında içeriye takım elbiseli adamlar girdi, bazı dosyalar bırakıp Handler'la şakalaşıyordu. Bazı kibar olanlar ise April'a selam veriyor, iyi olup olmadığını soruyordu. Sakinliğini korumalısın April diye düşündü. Hayır, şuan panikleyemezdi. Seni mutlu eden şeyleri, anneni düşün.
Yutkundu, annesiyle güzel anıları düşündüğünde kalbindeki buzlar eriyordu. Tabii ölümünü, cenazesini hatırlayınca haykırası, bağırıp çağırası geliyordu. Cidden annesini kaç yıldır görmüyordu? Evet herkes yakınlarını kaybeder ama bir türlü yokluğuna alışamamıştı. Klaus, April'a göre çok şanslıydı, sevdiklerini her daim görebilecekti.
Kahkahaya boğuldu sırada odada bulunan adamlar korkarak dışarıya çıktılar. Kızın manyakça hareketlerini anlayamamıştılar. Aslına bakılırsa pekte manyak tarafı yoktu, ağlamak yerine delice gülmeyi tercih ediyordu. Gücü fotosentez olan biri ne yapabilirdi en fazla?
Handler "Bakıyorum keyfin yerinde. keşke seni daha önce bulsaydım Lila ile arkadaş olabileceğine emin olurdum." Dosyaları çekmecesine kaldırdı.
"Handler sanırım ben sormazsam konuyu açmayacaksın. Neden buradayım? Bana ne yapacaksınız?"
"Ağ... Tatlım senin ne acelen var ki? Daha Çin'den getirdiğim çayları demleyecektim. Hatta Bayan Ivy'nin yaptığı damla çikolatalı kurabiyelerden yiyecektik. Tabi o sırada da biraz erkek dedikodusu yapmanın kimseye zararı olmaz, değil mi?" Göz kırptı. "Of tamam! Ciddi olalım. Şakaya gelemiyorum. Sen asıl şemsiye akademisi üyesi olmayıp hayatta kalan tek kişisin doğru mudur?"
"E-evet? Neden?"
"Ha işte tam olarak sorunumuz bu. Sen ölmelisin. Belgelerde senin ölüm tarihini girmiştik. Ta ki... Senin özel gücün ortaya çıkana kadar! Hortlak gibi tekrardan dirildin, yaraların iyileşti. Şimdi ise sana bir teklifim var. Kabul etmek veya etmemek tamamen senin kararın. Tabi kabul etmezsen ölürsün." Neşeyle ellerini çırpıp akvaryumdaki balıklardan aldı. Balığı tuttuğu anda kafasını dişlerinin arasında ezip çiğnedi. April kusmaya hazırlanıyordu. "Sonradan gelen kardeşlerin olmadığı onlarca evren var. Tüm Hargreeves'ler ile uğraşamıyoruz. Özellikle de 23-KK'da olanlar ile. Sana vereceğimiz emirleri yap bizde seni yaşatalım."
23-KK hepimizin bildiği dizi evrenindeki karakterlerdir. Yani doğru tahmin! April onların evrenine gidecek. Alacağı görevleri aşağı yukarı tahmin ediyordu, kimseyi öldürmese dahi topladığı bilgiler sayesinde ölümlerine yol açacaktı.
Handler "Fazla düşünmene gerek yok güzelim. Her türlü mutlak sonlarını varacaklar. Sen sadece yaşayıp yaşamak istemediğini seçeceksin."
"Kabul ediyorum."
Oy atmayı, yorum yapmayı unutmayın. Ne kadar çok yorum o kadar hızlı bölüm gelmesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔
Fanfiction"Reginal'ın öldürülmesiyle alakam yok, benim öldürmem haricinde tabi ki." Five "Hayalet kardeşimi üstüne salarım." Karşınızda şehrin en iyi patencisi April var. Aslında her şey onun Reginald'a karşı gelmesiyle başladı. Kitap İçi Edit Tasarımları: R...