Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen <3
"Hey sen!" Five'ın yanına gidip bardağını aldı, dairesel hareketlere yaparak salıyordu. Suratında küçük, sevimli bir gülümseme vardı. "Handler'ı tanıyor olmalısın güzelim." Kendinden emin şekilde başını dik tutuyor, gözlerini kaçırmıyordu. Onların ilgisini çektiğini biliyordu. Eğer birini öldürecekse dost olmak ile başlamalı, güvenlerini kazanmalıydı.
Five "Görünüşe göre sen tanıyorsun." Bu cümlesinden dahi zeki olduğu anlaşılabilirdi. Onun yerinde başkası olsa direkt olarak şaşırdığını beli eder veya tanımadığını söylerdi ama o sakince ne onaylayan ne de onaylamayan şekilde cevap vermişti.
"Eh, sayılır." Bardağın kenarına dudaklarını hafifçe değdirip bir yudum aldı. Bordo renkteki ruj birazcık bardağa geçmişti. Rujun bardağa geçeceğini en başından beri biliyordu, isteyerek yapmıştı. "Ortalık teklif edebilirim. Sahi..." Duraksadı, ilgisini çektiğini anlamıştı. "...Sizin gibi biri alt tarafı Handler'ın tüm odalarını gezmiş, köpeğini dahi yürüyüşe çıkaran bir kızla neden ortak olmak istesin ki?" Arkasını dönüp yavaşça ileriye adım attı.
Five "Dur!" Hemen önüne ışınlandı. Elindeki bardağı kızın parmak uçlarını tutarak geri aldı. "Neden ortak olmayalım ki? Handler'ın düşmanı olduğumu biliyor olmalısın dediklerine göre. Bana öylesine teklif etmezdin." Kaşlarını çattı. "Gizemli ve dahice geliyor, sevdim." Ruj izinin olduğu yere dudağını koyup bastırdı. Son kez yudum aldığında kahve bitmişti.
İkisinin de zekası göz ardı edilemeyecek cinstendi. Five bardağı aldığında kahveden yudum almasaydı psikolojik olarak korktuğu izlenimini verecekti. Kahveyi içerek aksini yani April'ın korkması gerektiğini ima etmişti. April ise cümlelerini yarı da bırakmadan önce Handler hakkında neler bilebileceğini ima etmiş, Five'ın ilgisini çekmişti. Ardından ise gidiyormuş gibi yapıp ortaklığın çokta umurunda olmadığını sanmalarını sağlamıştı. Dolayısıyla Five gitmemesi için elini çabuk tutmuştu.
"O zaman sevindim, ortaklığımızı kutlamak için şahane planlar yapmaya ne dersin?"
Five "Tabi ki ama hala bir sorumuz var. Nede-"
Diego "Evet! Bayan Morumsu Hanımın neden Five'a güzelim dediğine ve onun niye hiç kızmadığını sadece ben mi merak ettim? Yahu güzelim ne demek yav?"
Klaus yanlarında oturan adama tükürünce odak noktalarını değiştirdiler. April elini alnına götürüp vurdu. Klaus her zaman Klaus'tu. Cidden boyutlarını değiştirse dahi onunla uğraşmak zorunda kalıyordu. Adeta ceza olarak gönderilmişti. Diego ile aynı anda Klaus'un bileğinden tutup dışarıya doğru çekiştirmeye başladılar. Allison, Luther adamla konuşup olayı çözmek, hesabı ödemek için geride kalmıştı. Sokağa çıktılarında ilk gördükleri tenha yere gittiler.
Diego onu duvara yaslarken araya April girdi. "Şşş! Hayır, böyle olmaz." Klaus'un yakasından kavrayıp kafasını çöp tenekesine sürtmeye başladı. "Böyle olur."
Klaus "Hağnoğm efendiiğ yotoooğr yapmayooğn." Kafasını çekmeye çalışıyordu.
"Kaç tane Klaus ile uğraştım, sen bunu ilk mi sanıyorsun? Hepsi kafasının çöp tenekesine sokulmasına dayanamıyordu. Dayak yeseler dahi devam ederken çöp tenekesi kesin çözüm oluyor hep." Kahkaha attı. Diego'ya dönüp elini uzattı. "İyi iş çıkardık bayım."
Diego kendine uzatılan eli tutmaya hazırlanıyordu ki Klaus'un üstüne doğru kusmasıyla hem kendi üstü hem de April'ın üstü kusmuk içinde kalmıştı. Artık kesinlikle şiddetinin daha iyi bir yöntem olduğunu düşünüyor, sokak boyunca Klaus'u kovalıyorlardı. Neredeyse yarım saat boyunca peşinden gitmiş, Şemsiye Akademisine varmıştılar. Onlardan on beş dakika önce ekibin geri kalanı araba ile gelmişti. April sinirden ağlamak istiyordu. Koşuşturma binanın içerisinde de devam etmişti.
Diego "Klaus salağı hemen buraya gel!"
"Sen sağdan dolan, ben soldan dolanıyorum. Orta da sıkıştıra-" Grace'in önüne çıkmasıyla olduğu yerde kala kalmıştı. "Anneciğim." Mırıldanmıştı, kimsenin duymadığına emindi ama Ben, Grace ile karşılaşınca aniden durmasını görmüştü. 'Harika salak April, şimdi Ben'e daha çok dikkat etmen gerekecek.' diye düşündü. Ne olursa olsun annesini görmek canını acıtıyordu. Belki de yıllar önce annesi ölmeseydi şuan Handler'a çalışıyor olmazdı.
Grace "Merhaba küçük, tatlı meleğim. Misafirimiz sen olmalısın, damla çikolatalı kurabiye yaptım ister misin?" April'ın kafasını iki yana sallamasıyla üzülmüş gibi davrandı. "Oh... Pekala, senin için güzel bir oda ayırıp yeni kıyafetler getireyim. Duş alsan iyi olur. Kibar hanımefendilerin pis kokmasını istemeyiz değil mi?" Göz kırptı.
Five "Hadi salona gel, konuşmaya başlasak iyi olur." derken kızın omzuna elini koymuştu.
"Teşekkür ederim, burada kalmayacağım." Sesi sert çıkmıştı.
Five "Grace'e karşı sert olmamaya çalış, salonda giyinecek halin yok ya? Onca misafir odamız var, birini üç-dört saatliğini kullansan kıyamet kopmaz."
Salona geçip diğerlerinin yanına gittiler. Koltuğa oturmak istese kirletmemek uğruna ayakta kalmayı tercih etmişti. Malikanenin diğer boyutlarda olduğundan farkı yoktu. Şimdiki boyutundan önce Serçe Akademisinin boyutuna gitmişti. Orası ile burası tıpatıp benzese de aralarda elbette ufak farklılıklar vardı.
"Öyleyse kendimi tanıtayım, Ben April. Handler'ın evlatlık kızıyım. Yaklaşık dört-beş yıldır öyleyim en azından. Lila ile ortak görevlerde de bulundum. Genelde getir-götür işlerini hallettim, köpeğini gezdirmek gibilerinden."
Five "Birincisi neden ona ihanet edesin? İkincisi ise seninle nasıl karşılaşmadık?" Onlara ihanet etmemesi için soruyordu.
"Ailemin ölüm sebebi o. Ayrıca dedim ya, anca getir-götür işlerini yaptım. Karşılaşmamamız çok büyük tesadüf olurdu. Bana güvenmek zorunda değilsiniz, ben de size güvenmiyorum. Asla da güvenmeyeceğim."
Binadaki alarm çaldığında derince nefes aldılar, kırmızı ışık tüm odaları kaplamıştı. Eski günleri özlediğini hissediyordu. Öncellikle banyo yapması gerekse de takmadı. Allison ne olduğunu anlamak için sistemi açtığında, banka soygunu olduğunu anlamıştılar. Herkes gitmeye hazırlandığında April'ı evde bırakmak istememişlerdi. Malum kız işler çevirebilirdi. Zaten April'ın da evde kalmaya niyeti yoktu.
"Bende geliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Numara A: The Umbrella Academy | Tamamlandı ✔
Fanfiction"Reginal'ın öldürülmesiyle alakam yok, benim öldürmem haricinde tabi ki." Five "Hayalet kardeşimi üstüne salarım." Karşınızda şehrin en iyi patencisi April var. Aslında her şey onun Reginald'a karşı gelmesiyle başladı. Kitap İçi Edit Tasarımları: R...