DRACO
Slyterhin ortak salonun loş ,yeşil ışıklarının altında hızlı adımlarla yürürken son bir kez kusursuz olduğundan emin olmak için giydiğim takımı düzelttim. Kaliteli siyah kumaştan oluşan takım sanki benim için yaratılmış gibiydi, üzerime tam uyuyordu ve yanımdan geçen kızların beni süzerek gülüşmelerini duyunca mükemmel gözüktüğümü fark ettim, ah, kimi kandırıyordum ki ben zaten hep mükemmeldim.
Granger'la buluşmak için sözleştiğimiz saate az kalmıştı. Fazla geç kalmak ve Granger'ı bekletmek istemiyordum, tüm gece söylenirse zevk alabileceğimi sanmıyordum. Adımlarımı sıklaştırdım.
.
Büyük salon merdivenlerinin karşısındaki duvara yaklaşıp etrafı izlerken ellerim ceplerimdeydi. Parti başlamış olmalıydı fakat Granger hâlâ ortalıkta yoktu. Onun için beklediğime inanamayarak iç çektim, yol boyunca onun beni beklediğini düşünmüştüm. Tam o sırada duyduğum iki ses ile başımı kaldırıp tam karşıya baktım. Granger, McLaggen ile konuşuyordu. Yüzünü tam olarak göremesem de hareketlerinden rahatsız olduğu anlaşılmaktaydı. Merlin ! Granger 'ı ne ara bu kadar iyi tanır olmuştum !
Merakla gözlerimi kısıp uzaktan onları izlemeye başladım, Granger onunla ne konuşabilirdi ki? Bir saniye, McLaggen'ın derdi neydi, neden Granger'a pişmiş kelle gibi sırıtıyordu ? Bir anda ona göz kırpmasıyla içimde yükselen büyük kızgınlığa aldırış etmemeye çalışarak onları izlemeye devam ettim.
Granger'ın konuşmasını bitirip sinirle arkasını dönmesiyle kızgınlıkla bakan kahverengi gözlerle karşılaştım ve -itiraf etmeliyim- nefesimi tuttum. Gözleri benimkilere değince bakışları yumuşadı, içim ısındı.
Alev kırmızısı elbisesinin askısı yoktu, elbise belinin inceliğini ortaya çıkarmış, dizlerinin hemen altında bitiyordu. Saçlarını aynı 3 Büyücü Turnuvası'nın balosundaki gibi yaptığını fark ettim, bu gece tamamen farklı görünüyordu. Hepsinden önemlisi de bu defa partiye benimle geliyordu ve kesinlikle çok daha güzeldi.Fazla uzun süre bakışmış olmalıyız ki yanakları kızarmaya başlamıştı. Aynı durumda olmadığımı umarak yavaşça ona doğru ilerledim,
''Güzel gözüküyorsun, Granger."
Bunun üzerine gülümsedi, beni baştan aşağı süzerken doğru kelimeleri bulmaya çalışıyor gibiydi.
"Sende...hoş olmuşsun.""O zaman, gidelim mi?" dedim kolumu ona doğru uzatarak. Parti geleneklerinde çiftlerin girişte kol kola yürümelerini gerektiren saçma bir gelenek vardı. Granger beni fazla centilmen bulmuş olacaktı ki güldü. Komik gözüktüğümüzü fark edince bende gülmeye başladım.
''Ne zamandır bu kadar naziksin Malfoy?'' dedi Slughorn'un odasına doğru ilerlerken.
''Bu seni fazla mı şaşırttı? Hakkımda henüz bilmediğin çok şey var Granger.''
Odanın önünde durup birbirimize bakmaya başladık. Kapı önündeki konukları algılamış olacak ki sihirle açıldı, bunun üzerine içeriye giriş yaptık. Yavaş bir şarkı çalıyordu ve pistte uyumla dans eden çiftler vardı. Fakat içeriye girer girmez odadaki en fazla 70 kişiden oluşan topluluğun tamamı başlarını çevrip şaşkınlıkla bize bakmaya başladı. Hepsinin şaşkınlığını anlayabiliyordum, bu zaten beklediğimiz tepkiydi. Ne de olsa Draco Malfoy ile Hermione Granger bir partiye beraber gelmişti, Profesör Snape derse sarı saçlarla girse bile bu kadar şaşırmazlardı muhtemelen. Granger'ın yanımda huzursuzlukla kıpırdandığını fark ettim, onun aksine son derece rahat görünüyor olmalıydım.
''Herkes bize bakıyor Malfoy'' dedi fısıltıyla.
''Oh,evet. Boşver onları, bırak baksınlar.'' dedim ve elimi ona uzatıp ''Dans?'' diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMPOSSIBLE
Romance"Kör müsün !"diye bağırdı genç Malfoy kıza doğru. "Seni ne kadar sevdiğimi göremeyecek kadar kör müsün !" "Evet !" diye haykırdığını duydu Hermione'nin. Kızın gözleri dolmaya başlamıştı bile. "Seni hâlâ sevebilecek kadar aptal, bana takındığın iğren...