56. Bölüm

3.2K 96 18
                                    

Baba ile oğul birbiriyle hasret gideremeden, birbirlerini anlayamadan, birbirleriyle bolca vakit geçiremeden bu dünyadan göçüp gitmişti. 

Kartal, Servet'e hep uzaktan bakmış, onu öpüp okşayamamış, koklayamamıştı. Sadece ölmeden önce sarılabilmiş, o zaman kokusunu içine çekebilmişti ama bu da yetersiz kalmıştı. Kartal oğluna, oğlu Kartal'a doyamamıştı. 

Cengiz, tabancasını kaçan Alan'a doğrulttu ama üzerine yağan kurşunlar sebebiyle ateş edemedi ve ağacın arkasına saklandı. Yerde hareketsiz yatan babasını fark etti. Onların öldüğünü anladı ve ne kadar kendisine, Murat'a ve ailesinin geri kalanına ihanet ederek canlarını yaksalar, Akif'i öldürseler de birisi babası, birisi de kardeşiydi. Cengiz'in, bu yüzden gözleri doldu. Onlar için birkaç damla göz yaşı döktü ve onlara doğru koşmak, cesetlerini kenara doğru çekmek istedi ama üzerine sağanak yağmur gibi yağan kurşunlar yüzünden bunu yapamadı.

Murat, "yetiştim kardeşim!" diye bağırarak iki ağaç ileri gitti ve Cengiz'e ateş edenlere tabancalarını doğrulttu ve şarjörü bitene kadar tetiğe bastı.

Cengiz'in üzerine kurşun yağdıran üç adamdan ikisi Murat'ın tabancalarından çıkan kurşunlarla delik deşik oldu. Üçüncüsü de arkasını dönmüş, kaçmaya hazırlanıyordu ki Alan'ın tabancasından çıkan kurşun ile kafatası parçalandı ve ceset torbası yere yığıldı.

Alan, "kaçmaya çalışan olursa gebertirim!" diye haykırarak ve geri geri iki üç adım atarak tabancasının tetiğine art arda bastı ve ardından koşarak kendisini arabasının arkasına attı. Arabanın kapısını açıp içeri girdi. Kafasını eğip kurşunlar camı parçalarken arabayı telaşla çalıştırdı ve oradan uzaklaştı.

Murat, adamlarına "kaçıyorlar!" diye seslendi ve tabancalarını beline taktı.

Cengiz ise yerde yatan babasının ve kardeşinin yanına giderken Kartal ve Servet'in öldüğünü fark eden Behram da Murat'ın yanına gitti. Yaşananları ona anlattı.

Murat, Behram son sözünü de söyledikten sonra oldukça şaşırdığını ve sinirlendiğini belli etti. Aynı zamanda Cengiz'e de üzülmüştü. Sessizce ağlayan Cengiz'in yanına gitti ve diz çöktü. Derin bir nefes alarak elini Cengiz'in omzuna attı. "Başın sağ olsun kardeşim." dedi.

Cengiz, göz yaşlarını koluyla sildi ve "dostlar sağ olsun." diyerek ayağa kalktı.

"Babam ve kardeşimi en kısa sürede defnedelim Murat."

Murat, sessizce başını salladı. Ardından başıyla adamlarına işaret etti ve adamları yavaşça cesetleri kaldırdılar ve geldikleri arabaya taşıdılar.

Murat, ayağa kalktı. Cengiz'in "bu olay gizli kalmalı." dediğini duydu ve "peki evdekilere ne diyeceğiz?" diye sordu.

Cengiz, derin bir nefes aldı ve "iş seyahati." dedi. Yaşlı bir ağaca yaslandı. Gözlerini kapatıp açtı. Ellerini dizlerine vurarak "lanet olsun!" diye bağırdı. Sonra derin bir "of." çekti ve sonra gözlerini kapatıp açtı. 

Murat, Cengiz'in omzunu işaret ederek "hastaneye gitmeliyiz." dedi.

Cengiz, başını aşağı yukarı salladı ve Murat ile birlikte arabaya kadar yürüdü. Arabaya binmeden önce "babamı ve kardeşimi nereye gömeceksiniz?" diye sordu.

Murat, şoför koltuğuna oturdu ve Cengiz'e baktı. "Zincirlikuyu." diye yanıt verdi.

Cengiz, Murat'ın zor duyabileceği bir şekilde "tamam." dedi ve başını cama dayadı. Bu sırada Behram da arka koltuğa oturdu.

"Alan'ın adamları yakılacak. Kemikleri de denize atılacak."

Murat, "güzel." dedi. Arabayı çalıştırdı ve ormandan çıkardı.

Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin