Cengiz, "Mine kaçırılmış!" sözünü duyduktan sonra aklı başından gitti. "Ne?" diye bağırdı ve kendini koltuğa bıraktı. Gözlerinden iki damla yaş aktı. Uğruna her şeyini vereceği kardeşinin başına bir şey gelecek korkusu ve üzüntüsü onun başını döndürmeye ve gözünden iki damla yaş akıtmaya yetmişti.
Melisa, büyük bir acıma, üzüntü ve şefkatle Cengiz'in yanına oturdu ve elini sıktı.
"Onu kurtaracağız, merak etme!"
Cengiz, Melisa'nın elini sıkarak "kurtaracağız!" dedi ve ayağa kalktı.
"Ve kimden kurtaracağımızı biliyorum."
Melisa, Cengiz'den sonra ayağa fırladı ve merakla "kimden?" diye sordu.
"Murat'ın düşmanının elinden kurtaracağım."
Melisa, Cengiz'in yüzündeki öfke, üzüntü ve cesareti hissetti. Onun da Murat gibi belinde silahla dolaşma vakti geldiğini anladı. Ve bu düşünceden korktu. Cengiz'i de kardeşi gibi pis işlere kaybetmeyi düşünmüyordu. Özellikle Cengiz'in de canının tehlikede olduğu düşüncesi onu çıldırtmaya, korkutmaya ve üzmeye yetiyordu. Korkuyla ve emir gibi bir ricayla "hiçbir şey yapmayacaksın!" dedi.
Cengiz, duyduğu cümleyle dişlerini sıkarak Melisa'ya baktı. "Kaçırılan benim kardeşim!" dedi. Sonra da kapının kilidini açtı ve kapıyı da açtıktan sonra odadan çıktı.
Melisa da büyük bir telaşla arkasından çıktı ve ona yetişti. Kolundan sıkıca tuttu. "Dur, yapma!" dedi.
Cengiz, sinirle Melisa'ya sert sert baktı.
"Engel olmaya kalkma bana Melisa! Kardeşimi kurtarmalıyım."
Melisa, Cengiz'den ilk defa korktu. Kolunu bıraktı ve başını aşağı yukarı sallayarak "tamam." dedi.
Cengiz, de hemen odasına gitti ve çekmecesinden Baretta marka tabancasını aldı. Beline taktı. Telefonunu cebinden çıkardı ve en son arayan kişi olan Murat'ı aradı. "Neredesiniz?" diye sordu.
"Haberi duyunca hemen eve geldik. Siz de eve gelin."
Cengiz, "tamam." dedi ve sonra düşündü.
"Murat, Akif'e söyle, Alan Rashid'i araştırsın. Her şeyini bulsun ama çabuk olsun."
Murat, "neden?" diye soracaktı ki durumun vahametini hatırladı ve "tamam." dedi. Telefonu kapattı.
Cengiz de, telefonu elinden bırakmayarak ofisten çıktı ve arabasına bindi. Arkasından yanındaki koltuğa Melisa da oturunca arabayı çalıştırdı ve gaza bastı. Arabasını sürebildiği kadar hızlı sürdü ve eve ulaştı. Garaja park etmekle uğraşmayıp arabasını garajın önüne koydu ve koşarak eve girdi. Ağlayan annesini gördükten sonra ona sımsıkı sarıldı. "Merak etme!" dedi. Başını sağ eliyle okşadı.
"Mine'yi kurtaracağım. İçin rahat olsun annem."
Dilan, geri çekildi ve başını salladı. Sonra, gözleri karardı ve ardından kapandı. Neredeyse yere düşecekti ki Cengiz, annesini güçlü kollarıyla son anda tuttu. Tekli koltuğa oturttu. Telaşla "ambulans çağırın!" diye bağırdı.
Gamze, telaşla telefonunu çıkardı ve 155'i aradı. Durumu anlattı ve adresi söyledi.
Melisa da Defne'nin elindeki kolonyayı aldı ve Dilan'ın bilekleriyle yüzüne sürdü.
Bir süre sonra Dilan, gözlerini yavaşça açtı ve etrafına baktı. "Kızım!" diyerek tekrar ağlamaya başladı.
Anne yüreği evladının saçının bir tek teline bile zarar gelmesine katlanamazdı. Mine kaçırılmıştı. Onun öldüğünü düşünmek bile Dilan'a büyük ıstırap veriyordu.
Cengiz, annesinin elini tuttu ve "üzülme!" dedi.
"Kardeşimi bulacağım. Sana yenim ediyorum onu bulacağım!"
Dilan, gözlerindeki yaşları sildi ve tebessüm etti. "Sana güveniyorum." diyerek ayağa kalkmaya çalıştı ama kalkamadı. Tekrar koltuğa yığıldı fakat gözleri kapanmadı ve bu sırada paramedikçiler içeriye girdi. Cengiz, sedyeye gerek olmadığını işaret etti ve babasıyla birlikte annesinin kolunun altına girerek onu paramedikçilere emanet etti. Babasına baktı ve onun da içinin parçalandığını hissetti.
Kartal, Dilan kadar üzülmüştü ama bir erkeğin ağlaması bir güçsüzlük göstergesiydi. Bu her zaman böyle olmuştu. Yine böyleydi ve Kartal, üzülse de ağlayamıyordu. İçinde fırtınalar kopuyor, siniri ve üzüntüsü dalga dalga dalgalanıyordu ama ağlayamıyordu. Bir ağlasa içi boşalacak, ferahlayacaktı ama güçsüz görünmemek için bunu yapamıyordu.
Kartal Doruk, insanların içinde ağlayamazdı. Tıpkı oğlu Cengiz Doruk gibi.
Cengiz, Murat'a baktı ve sonra kulağına eğildi.
"Akif bir şey bulabildi mi?"
Murat, başını iki yana olumsuzca salladı.
"Ama merak etme. Her yeri didik didik arıyor Akif. Servet'e de aramasını, araştırmasını söyledim."
Cengiz, "tamam." dedi ve başını Murat'ın kulağının dibinden çekti. Bu sırada Melisa ile göz göze geldi. Ona bir şey çaktırmamak için yüzünü geri çevirmedi ve hafifçe tebessüm etti. Bu sırada telefonu çalınca açtı ve "efendim?" dedi.
"Cengiiiiz! Kız kardeşin elimde. Hâlâ Murat'ı bana vermeme konusunda kararlı mısın?"
✒Bölüm Sonu✒
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)
RomanceBir aşk ve mafya hikayesi sentezidir. +18 Bölümler vardır. Şimdiden söyleyeyim. İstemeyen okumayabilir. Küçük yaştakiler hatta hiç okumasın! İçinde erotik bölümler de olacak olsa o amaçla yazılmamıştır. Herkesin dikkatine! Bana ahlak dersi vermeye d...