6. Bölüm

20.7K 293 44
                                    

"Bugün evlenecektik. Biraz daha sabredemedik."

Cengiz, bu sözlerle birlikte güldü ve kafasını kaldırıp Melisa'ya baktı. Geriye doğru attığı ellere uzandı ve tuttu.

"Teklifini kabul etme konusunda seni çok beklettim. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sana herhangi bir ilgi beslemiyordum ama seni tanıdıktan sonra sana aşık oldum. İlişkmizi biraz hızlandırmanın zamanı gelmişti."

Melisa sırıtarak "doğru karar!" dedi ve Cengiz'in dudaklarına hızlı hızlı öpücükler bıraktı.

"Bu da sana bugün ki son hediyem olsun."

Cengiz sırıtarak "daha fazlası gerek!" dedi. Melisa'nın alt dudağını emmeye başladı, ellerini bıraktı. İşaret parmaklarını avuç içinden başlayarak kolundan aşağıya doğru indirdi. Kafasını yukarıya doğru kaldırdı.

"Seni seviyorum müstakbel eşim!"

Melisa güldü ve ardından alaycı tavrını takındı.

"Beni seviyorsan hemen şimdi gidip imzalarımızı atmalıyız Cengiz Doruk!"

Cengiz sırıttı ve işaret parmağıyla Melisa'nın ruju kaybolmuş dudağıyla oynadı.

"Seninle bütün gün bu yatakta kalmak istiyorum ama ben."

Melisa gülümsedi. "Ben de." dedi.

"Ama milleti bekletmek olmaz."

Cengiz oflayarak ayağa kalktı. "Tamam." dedi ve duş kabinine girdi. Musluğu açtı. Sular üzerine akarken içindeki sahtelikten, Gamze'ye yaptıklarından ve içinde Gamze'yi unutmaya çalışmaktan nefret etti. Aynı zamanda Melisa ile yaşadığı olaydan zevk aldığını fark ederek kendinden bir kez daha nefret etti. Sonra gözlerinden yaşların su damlalarıyla bitlikte aktığını fark etti. İçinden "görev tamam baba!" dedi.

"Artık Melisa benim. Bana sonsuz güven duyuyor. Ben de artık kalben olmasa da bedenen onunum. İstediğin oldu mu?"

Babası ona cevap veremiyordu ama Cengiz cevabı kendi kendine "oldu!" diyerek verdi. Musluğu kapattı ve beyaz bornozunu üzerine geçirdi. Sonra da duştan çıktı.

Melisa mutlu ve çıplak bir şekilde yatakta uzanmış, gül yapraklarıyla oynuyordu. Üzerinde de gül yaprakları vardı.

Cengiz Melisa'ya yaklaştı. Bornozunu çıkarmaya yeltendi.

Aynı zamanda Melisa da ayağa kalktı. Giysi dolabının kapağını açtı. Kısa süre dolaba baktıktan sonra bordo renk, düz bir gömlek ve siyah, kumaş bir pantolon çıkardı. Yatağın üzerine bıraktı. İkinci sefer dolaba baktı. Bu seferde lacivert bir kazak ve mavi bir kot pantolon çıkardı. Onu da yatağın üzerine bıraktı.

"Hangisini istersin?"

Cengiz, sağ koluyla Melisa'yı belinden yakaldı. Onu kavradı ve "seni!" dedi. Dudaklarına yapıştı ve aynı anda telefon çaldı.

Cengiz, bunu istemdışı yapmıştı ama yüzünün her hattını incelemesi istemdışı değildi. Kolunu gevşetti ve Melisa kollarından kurtuldu. Başucu sehbasının üzerinden telefonunu aldı. Arayana baktı. Arayan Murat'tı. Bekletmeden açtı.

"Efendim Murat?"

"Abla biz Evlendirme dairesine geldik. Siz nerdesiniz?"

Melisa telaşla "yarım saate kalmaz geliriz!" diyerek salladı. "Görüşürüz." diye ilave ederek telefonu kapattı. Tekrar başucu sehpasının üzerine koydu.

"Ben duşa giriyorum. Beş dakikaya çıkarım. Sonra hemen gideceğiz."

Cengiz gülümseyerek kafasını salladı.

"Ben biraz hava alayım o zaman."

Melisa tebessümle "tamam" dedi. Duşa girdi.

Cengiz dediğini yaptı. Hava almak için dışarıya çıktı.

Melisa duştan pembe bornozu ile çıktığında bir sürprizle karşılaştı.

Rengarenk gül yaprakları hala yatağın üzerindeydi. Ona bir güzellik daha ilave edilmişti. Yatağın üstünde bordo renkli güzel bir abiye elbise duruyordu.

Melisa, iç çamaşırlarını giydikten sonra abiyesini de giydi ve aynanın karşısına geçti. Saçına çantasındaki maşa ile dalgalı bir hal aldırdı. Aynada kendine baktı.

Gayet güzel olmuştu. Bordo renkli, uzun ve dar abiyenin sağ bacak yırtmacı beyaz ve uzun bacağını ön plana çıkarmıştı. Elbise sol omzunu ve kolunu kapatırken sağ omzunu ve kolunu açık bırakıyordu. Elbise dar olsa da Melisa dar elbiseleri de severdi.

Çantasından makyaj malzemelerini çıkardı ve her zaman yaptığı makyajını yaptı. Fakat bu sefer kırmızı ruj yerine pembe ruj sürdü.

Gülümseyerek aynada kendine son bir kez baktı. Odayı toparladı. Telefonunu çantasına attı ve kabanını da giyinip dışarı çıktı. Kendisine bakan Cengiz'in yanına gitti ve yanağına bir öpücük kondurdu.

"Çok teşekkür ederim."

Cengiz "rica ederim." dedi ve arabasının kapısını açtı.

Melisa "olmaz." dedi ve çantasından arabasının anahtarını çıkardı.

"Arabamı burada bırakamam. O rahmetli babamın bana aldığı ilk araba."

Cengiz "tamam." dedi. Melisa'yı iki yanağından da öptükten sonra arabanın içine girdi. Sonra Melisa'ya baktı. Çok duygusuzca ve ilgisizce davrandığını fark ederek tekrar arabadan çıktı. Melisa'nın yüzünü avuçlarının içine aldıktan sonra dudağına bir öpücük kondurdu. "Üzülme!" dedi.

"Ben yanındayım!"

Melisa gülümseyerek başını salladı. "Üzülmedim." dedi.

"Sadece babamı özledim!"

Cengiz duyduğu bu sözle yufka yüreğinde Melisa'ya acıma duydu. Onun duygularıyla oynadığını düşündü. Onu sevmeye çalışacağına kendi kendine söz verdi.

"Anlıyorum." dedi.

"Ama bak, ben varım, kardeşin var, annem, babam ve benim kardeşim var. Artık hep birlikteyiz."

Melisa gözünden birkaç damla yaş düştüğünü sonradan fark etti. Cengiz'i üzmemek için "tamam." dedi ve ona sımsıkı, kemiklerini sıkacakmış gibi sarıldı.

Sonra Cengiz'in gülerek "kemiklerimi kıracaksın." demesiyle geri çekildi. Tebessüm etti.

"Hadi gidelim o zaman."

Cengiz "tamam." dedi, arabaya bindi. Anahtarı kontağa taktı, çevirdi ve araba çalıştıktan sonra park ettiği yerden çıkardı. Melisa'nın arabasını takip etti.

İki araba varacağı yere vardığında Murat ile Gamze çoktan varmış ve dışarıda onları bekliyorlardı.

Cengiz ile Melisa arabalarını park ettiler. Arabalarından indiler ve anahtarları ile arabayı kilitlediler.

Melisa, Cengiz'in elini tuttu.

🀄Bölüm Sonu🀄

Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin