Dilan, uyanınca karşısında ilk olarak Cengiz'i gördü. Ona seslenmek istedi ama ağzının, ellerinin ve bacaklarının bağlı olduğunu fark etti. Ardından başını çevirdi ve Murat ile Gamze'yi ve en son da Mine'yi gördü. Cengiz'e "ne yapacağız?" dercesine baktı.
Bu sırada ortada uzun boylu, zayıf, siyah kısa kesilmiş saçlı ve beyaz tenli bir adam belirdi. Bu adam James Lawrence'tı.
Lawrence, sırıtarak "benim fakirhaneye hoş geldiniz." dedi alaylı bir şekilde ve Murat'a yaklaştı. Türk atasözlerine, Türk yaşamına, gelenek ve göreneklerine bir hayli vakıftı.
"Daha önce gönderilenlerin seni yıkmakta zorlanması çok saçma. Bak! Seni tek tuzakta ele geçirdim. Cengiz tekne saldırısında şanslıydı ama o da ikinci tuzağımda elime düştü."
Lawrence, alaycılığını bir kat daha arttırdı ve kendi etrafında döndükten sonra tekrar Murat'a baktı.
"Burada yakın dostunuz, devlet adamı Behram ve koruman Hasan da bulunsun isterdim ancak bundan sonra tahtalı köyde, küçük bir yazlıkta yaşayacaklar."
Mine hariç herkes Lawrence'tan duyduklarıyla yerinden kalkmaya, Lawrence'a saldırmaya çalıştı ama elleri ve ayakları bağlı olduğu için bunu başaramadı. Elleri ve ayakları bağlı olmasaydı etlerini paramparça eder, köpeklere atarlardı.
Lawrence, tekrar sırıtarak "pisi pisine öldü adamcağız." dedi.
"Cumhurbaşkanı ile görüştüm ama siz bunu zaten biliyorsunuzdur değil mi? Kendisi 1 milyar dolarlık bir yatırım için sattı sizi. Bu yüzden pisi pisine öldü dedim. Anladınız değil mi? Konstantinopolis artık benim!"
Lawrence, korkunç bir kahkaha attı. Başını Cengiz'e çevirerek "çok güzel bir oğlun var." dedi. Ardından "merak etme!" diye yine alaylı bir şekilde ekledi.
"Onu kaçırmadım. Onu da öldürürsem bir günde bu kadar ölüm çok fazla olurdu. Bu yüzden onun canını bağışladım ve sana da bir fırsat sunacağım."
Lawrence, sözlerini bitirdikten sonra altıpatlarını çıkardı. Esirlerine şöyle bir göz gezdirdi.
"Şimdi sizinle bir oyun oynayacağız. Aranızdan birini seçeceğim ve o, aranızdan kendisi hariç üç kişiyi seçecek. O üç kişi Behram'ın yanına, yani tahtalı köye giriş hakkı kazanacak."
Lawrence, gülerek işaret parmağıyla Cengiz'i gösterdi. "Seni seçtim pikaçu." dedi. Cengiz'in ağzındaki bezi yavaşça çözdü.
"Haydi seç üç kişiyi! Sen seçmezsen benim altıpatlarım seçer. Üç kurşun koyar, sırayla sıkarım."
Cengiz, kaşlarını çatarak "seni öldüreceğim." diye hırladı.
"Sen bana seçme şansında bulunsan da ben sana bulunmayacağım."
Lawrence, gülerek "bla bla bla." dedi ve Cengiz'e doğru eğildi.
"Sen buradan kurtulamayacağın için bunları hiç dert etmiyorum."
Cengiz, "etmelisin." dedi ve Lawrence'ın suratına tükürdü. Tükürmesiyle de yüzüne bir tokat inmesi bir oldu.
Cengiz, ağzında kanın tadını hissetti ve gülerek ağzına dolan kanı tükürdü. Bir yumruk daha yiyince duruldu. "Sana İstanbul'u versek bizi bırakacak mısın?" diye sordu.
Lawrence, kahkahalarla "hayır." diye yanıt verdi.
"Sizi öldürdükten sonra Konstantinopolis zaten benim olacak. Bu yüzden çok konuşma da kimi öldüreceğimi seç! Yoksa altıpatlarım seçecek ona göre."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuranlar Ve Vurulanlar (+18) (Tamamlandı, Düzenlenecek)
RomanceBir aşk ve mafya hikayesi sentezidir. +18 Bölümler vardır. Şimdiden söyleyeyim. İstemeyen okumayabilir. Küçük yaştakiler hatta hiç okumasın! İçinde erotik bölümler de olacak olsa o amaçla yazılmamıştır. Herkesin dikkatine! Bana ahlak dersi vermeye d...