Merhaba canlarım!
12. Bölüm ile geldim.
Şu an saat sabah 08.30 ve ben bölüm yazıyorum. :)
Bölüm sonunda görüşürüz 😇
Keyifli okumalar ☁️👋🏻
°°°
Yüzümde ki ıslaklığı hissedince gözlerimi açmaya çalıştım. Sadece çalıştım... Çünkü üzerimde bir ağırlık var, daha doğrusu yüzümde. Nihayet gözlerimi açınca oğluşumun gözleriyle karşılaştım.
Hemen onu yüzümden uzaklaştırıp kucağıma aldı ve oynamaya başladım.
"Aşkım! Sen beni uyandırmaya mı geldin? Yerim ben seni"
Bana havlayarak cevap verince kahkaha attım. İyi ki geldin yaa...
Artık sana bir isim bulmanın vakti geldi, o gün bu gün. Yataktan doğruldum ve öyle oynamaya devam ettik. O yatakta oynamaya devam ederken banyoya gidip rutin işlerimi hallettim. Üzerime eşofman takımlarını çekip yatağı düzelttim.
Tam kapıyı açıp dışarı çıkacağım anda kapı Ömer tarafından açıldı ve resmen adama bodozlama daldım. Anında beni belimden kavrayıp kendine yapıştırdı. Gözlerimiz buluşunca ikimiz de hareket edemedik. Gözleri gözlerimden dudaklarıma kayınca refleks olarak dudağımı dilim ile islattım.
Bu hareketim ile Ömer yutkundu ve belindeki elini gevşetip beni kendinden uzaklaştırdı. Ardından konuştu.
"Dikkat et"
"Sana da günaydın Ömerciğim"
Oğluşum havlayınca dönüp onu kucağıma aldım ve Ömer'e bakmadan aşağıya indim. Gider gitmez hazır olan kahvaltı masasına oturdum. Ömer'den de iyi koca oluyor vallahi. Ben gidene kadar kahvaltı bile hazırlamış. Saat zaten 10.20 ' idi. Ömer kahvaltısını yapmıştır muhtemelen, çünkü sabah altıda kalkıp spora gidiyor, gelince de kahvaltı yapar. Eskiden kahvaltısını ben hazırlarken şimdi o bize kahvaltı hazırlıyor. Hayat cidden çok garip.
Ben yemeğimi yerken bir yandan da mutfakta televizyon olmadığı için telefonumdan Star Wars izlemeye başladım.
Tam Yoda sahnesi izlerken oluşum bir anda yanımda belirdi. Sahneyi durdurup ona döndüm. Bir dakika yaa.. Bunlar birbirlerine çok benziyor. Acaba bana mı öyle geliyor? Bakayım, evet bayağı benziyorlar. Ohaa! Oğluma ad buldum. YODA. Nasıl? Güzel isim değil mi?
Bundan sonra onun adı Yoda.
Kahvaltımı bitirdim ve mutfağı topladım. Ayaklarımın dibinde dolanan Yoda'yı kucağıma aldım ve içeri geçtim. Ömer üzerine beyaz bir gömlek giymiş, üzerine de lacivert bir kazak giyip gömleğin yakalarını dışarı çıkarmıştı. Altına ise kot bir pantolon giymiş bilgisayarı ile ilgileniyordu. Allah'ım bu adam her hali ile mükemmel. Zaten sabahki yakınlık aklıma gelince içim kıpır kıpır oluyor. Offf... ne diyorum ben yaa?!
Yanına oturunca bana bakmadan sordu.
"Doydun mu?""Evet, eline sağlık. Yanlız beni kötü alıştırıyorsun, ben baştan uyarayım."
Gülümseyerek cevap verdi. "Afiyet olsun, ben hazırlarım sana. Sen kendini yorma. Sonuçta elime yapışmıyor."
"Teşekkür ederiz."
Bana bakıp yüzünü ciddileştirdi. "Bundan sonra buraya Derya gelip bana yemek yapacak, yani kahvaltıdan bahsediyorum. Sen işten ayrıldıktan sonra başka biri gelmişti ama yapamadı. Ayrıldı. İki haftadır kimse yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRONUMUN BEBEĞİ
Literatura Feminina> Kitapta 'Kiralık Aşk' dizisine benzeyen yerler var. Kabul ediyorum. Zaten ben DefÖm/ ElBar hayranıyım ve kafamda tasarladığım senaryoyu Defne ve Ömer karakterleri üzerinden anlatacağım. Sadece Bi şans verin :) Ben yazar değilim . Tabiki hatalarım...