Hepinize merhaba 🙂
Nasılsınız?
Bu bölüm biraz fazla gecikti farkındayım ama inanın yazamadım. Daha önce panom'da yazdığım gibi tüm apartmana test yapılmıştı. Ben de dahil hepimizin testi pozitif çıktı. Bütün aile birden bu virüse yakalanınca hiç kolay olmadı inanın. Gerçekten çok halsizim, yazı yazacak bile halim olmadığı için bu bölümü yazmamıştım. Bitirir bitirmez yayımladım. On günlük karantina sürecimiz yarın bitiyor ama henüz kendimizi iyi hissetmiyoruz. Ben daha koku alamıyorum 😂. Bundan sonra bölümler bu kadar gecikmeyecek. Anlayışınız için hepinize teşekkür ederim ❤️😊...
Bu arada sevgililer gününüz kutlu olsun 🌹
[[[ YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN]]]
Bölüm sonunda görüşürüz 🌸
Keyifli okumalar ☁️
°°°
Gözlerimi karanlığa açtığımda nefesimin kesildiğini hissettim. Nefes alamıyor, boğuluyordum resmen. Elimi boynuma götürdüğümde su gibi olmuştum. Çok sıcaktı bu oda. Zaten nasıl uyumuşum ki ben burada? Hemen üzerimdeki yorganı yere fırlattım. Bir ya dan da derin derin neses almaya çalışıyordum ve sanki boğazımda bir şey varmış da onu çıkarabilecekmişim gibi öksürüyordum. Koşarak banyoya gittim avucuma su alıp yüzüme çarptım. İçimde bir sıkıntı vardı. Sanki bir şey beni sıkıyordu.
Çeşmeyi kapattığım an banyonun kapısı açıldı ve belime dolanan kollar beni kendine çekip göğsüne yasladı. Burnuma gelen tanıdık kokudan bunun Ömer olduğunu anladım. Artık nefes alış - verişerim bir nebze daha düzene girmişti.
"Güzelim, ne oldu sana? İyi misin? Hadi kaldır başını bak bana." diyen Ömer'e kafamı göğsünden kaldırmadan ve gözlerimi açmadan "Nefes alamadım, terledim. Çok kötüydü Ömer" dedim ve gözyaşlarımın akmasına izin verdim.
İçimi dökmek istercesine ağlamaya başladım. Kollarımı Ömer'in boynuna sıkı sıkı sardım ve hıçkırmaya başladım. Ömer benim kötü olduğumu anlamış olacak ki bir kolu dizlerimin altında yerini alırken belimde duran kolu da sıkılaştı ve beni kucağına aldı. Ben kucağında iken yumuşak bir yere - muhtemelen yatağa- oturdu. Benim de bacaklarım Ömer'in yatağına deyince yatak olduğundan emin oldum.
Saat'in gecenin kaç'ı olduğunu bilmiyordum. Dizlerimin aşağısı yatakta, bedenimin geri kalanı Ömer'in üzerinde, minik göbeğimi koruyarak, yüzüstü uzanıyordum. Burnum Ömer'in muhteşem kokusu sayesinde bayram ediyordu, kulaklarıma Ömer'in kalp atış sesleri gelirken uykuya daldım. Tek hareketlilik Ömer'in saçımı okşayan elleriydi.°°°
Sabah gözlerime vuran ışığa söverek gözlerimi açtım. Kaç saattir uyuyor olmama rağmen üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum. Etrafıma bakındığımda Ömer'in yatağında yalnız olduğumu gördüm. Dün gece aklıma düşünce kendimi kötü hissettim. Ne oldu birden? Mercimek iyi mi acaba?
Kafamda bunlar dönerken oturmanın vakit kaybı olduğunu anladım ve yerinden kalkıp yatağı düzelttim. Hemen kendi odama gidip kendimi banyoya attım. Bir duş şu an bana en iyi gelecek şeylerden biri idi. Dün akşam hamile olduğumu söylemiştik. Herkes çok sevindi özellikle Hulusi Bey. Neriman hanım bile sevinmiş görünüyordu. İnanabiliyor musunuz?
Banyodan çıkınca dolabımdan toz pembe iç çamaşır takımımı ve siyah çorabımı çıkardım. Yan taraftan da yine toz pembe, kalın bir kumaşı olan, dizlerimin üzerinde albisemi ve siyah, balıkçı yaka penyemi aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRONUMUN BEBEĞİ
Chick-Lit> Kitapta 'Kiralık Aşk' dizisine benzeyen yerler var. Kabul ediyorum. Zaten ben DefÖm/ ElBar hayranıyım ve kafamda tasarladığım senaryoyu Defne ve Ömer karakterleri üzerinden anlatacağım. Sadece Bi şans verin :) Ben yazar değilim . Tabiki hatalarım...