29. Bölüm ~ Öpüşme

1.1K 43 15
                                    


©Selam kuzuşlarım, ben geldim. Sizi çok özledim. Biliyorum biraz geç oldu ama taşınıyoruz ve ev taşırken bölüm yazmaya fırsatım olmadı. Bu bölüm güzel şeyler oldu ama, kendimi affettirdiğimi düşünüyorum.

©Okumaya başlamadan önce beni takip etmeyenler takip ederse çok sevinirim.

[[[YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN]]] ❤️❤️❤️

(multi de Defne'nin elbisesi var :)

✨✨✨✨✨✨✨✨



"Kız! Hani tekmeliyordu bu, neden tekmelemiyor?!"

"Tekmeliyor normalde, elleriniz yabancı geldi sanırım." dedim.

Şirketin en gereksiz yerleri olan birinde; Koray bey'in odasında, odanın sahibi ile birlikte sohbet ediyorduk. Buna ne kadar sohbet denir bilmiyorum fakat aramızdaki iletişimin en iyi açıklaması bu olabilir sanırım. Konumuz ise mercimeğin tekme atması. Tam on dakikadır ellerini karnımdan çekmiyor. Benim bebeğim de Koriş'ine inat ayağını kıpırdamıyor.

"Ayyyyhhh!" diye bir çıkğlık attı önce. Ellerim ile kulaklarımı kapatıp zavallı organlarına biraz dinlenme fırsatı verdim. "Şimdi şuraya yığılacağım... ne demek yabancı hayatım? En yakın eller benim ellerim o'na. Ben onun biricik korişiyim! Yolarım seni."

Şimdi ağlama sırası bendeydi. " Ama Koray bey yeter artık yaa! Hep bana bağırıyorsunuz... Vallahi üzülüyorum artık."
Burnumu çekip devam ettim." Çok üstüne geliyorsunuz, ben de bi' insanım tamam mı?! Bana bağıramazsınız. "hıçkırıklarım arttı ve kendimi saldım. Belki bu rahatlatırdı.

Artık yüzümü ellerim ile kapatmış içimi çekerek ağlama faslına geçmiştim. Bu benim için son aşama gibi bir şey idi. Sanıyorum ki; Koray bey'in elleri kollarımı tutup ellerimi yüzümden ayırdı. Takimin ettiğimiz üzere bunu yaparken de çok zorlanmadı. Muhtemelen kızarmış, şişmiş ve bulanık bakan gözlerle gözlerine baktım. Sesim çok çıkmıyordu ama gözyaşlarım yanaklarıma yol almaya devam ediyordu.

"Kuru kığğzz? Çok mı kızdın? Hayır yani hayatım ben ilk önce şaka sandım ama gerçekten ağladığını görünce korktum. Bide ağlayınca çok çirkin oluyorsun. Toplum içinde ağlama sen..."

" Çirkin değilim ben yaa-" yeniden ağlama başlayacaktım ki Koray bey ağzımı kapattı.

" Kız ben o'nu sesli mi söyledim? Yanlışlıkla oldu. Sen çok güzelsin kuşum. Bak o buzlar kralı Ömer'i bile kendine aşık edip evlendin. Sence çirkin olabilir misin?! "

"Ay olamam değil mi?" diye çıkıştım.

"Olamazsın tabi. Hadi sus artık... Bak şimdi o kazulet kocan gelip seni böyle görürse beni kovar. Acı bana acı... evde çocuklar aç bekliyor, beni kovdurursan aç kalırlar. Aç mı kalsın bu çocukl-"

Biritmesine izin vermeden konuştum. Daha fazla konuşursa iyiyce saçmalayacaktı çünkü." Koray bey sizin çocuğunuz yok ki."

Kapı birden açıldı ve Ömer içeri girdi. Gözleri ilk önce Koray'ı buldu fakat çok oyalanmadan bana kaydı. Sanırım ağladığımı farkedince gözleri kısılıp kaşları çatıldı ve yüz hatları gerildi. Küçük ama hızlı adımlarla yanıma geldi ve yüzümü avuçları arasına aldı. Dudakları burnuma çok hafif bir baskı uygulayınca rahatladığımı hissettim.

"Neden ağladın sevgilim? İyi misin?"

Başımı olumlu anlamda salladım. "iyiyim, merak etme" yanağını öptüm.

PATRONUMUN BEBEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin