1. Bölüm ~Ne Yaptım Ben!

5.4K 68 8
                                    

İlk bölüm. İlk heyecan. Hayırlı olsun o zaman. Hadi başlayın. 💖

Sabah gözlerimi muhteşem bir baş ağrısı ile açtığımda beni siyah tavan karşıladı. Bir dakika benim tavanım siyah değil ki!. Hemen yatakta  doğruldum. Ne! Oha! Noluyo Lan!. Ben çıplaktım. Evet evet doğru duydunuz ben çıplaktım!. Kafamı sola döndürmem ile birlikte üçüncü bir şok geldi. Ama en kötüsü buydu. Şu an Ömer Bey, yani patronum dediğim adam yarı çıplak yanımda yatıyordu.

Olayın şokuyla birlikte bir salaklık yapıp güçlü bir çığlık attım. Benim çığlığım ile birlikte Ömer Bey adeta yataktan sıçradı. Önce üstüne ve odaya bir göz atıp o da ne olduğunu anlamaya çalıştı.

Sonra gözleri benim gözlerimi buldu. Ve evet işte sanki o an zaman durdu. Ben çıplak, o çıplak, aynı yataktayız. Birbirimizle konuşmaya cesaret edemedik. Daha fazla utanmak istemediğim için hemen zaten üzerimde olan yorganı daha çok üzerime sardım ve yataktan kalmaya çalıştım. Fakat bu hareketim ile birlikte kasıklarıma giren sancıyla birlikte inleyerek yerime oturmak zorunda kaldım. O an aklıma düşen gerçekle birlikte gözlerim doldu. Ben bakireydim. En azından dün geceye kadar öyleydim! Dolu ve muhtemelen kızarmış olan gözlerimle Ömer Bey'e baktım gözleri bunu hissetmiş gibi anında beni bulurken yüzü ifadesiz kaldı.

Ben yatakta öylece kalırken yanımda bir hareketlilik hissettim. Göz ucuyla Ömer Bey'e baktığımda yataktan kalktığını ve üzerine dün akşamki kıyafetleri geçirdiğini gördüm.

Giyindikten sonra bana doğru tüm vücuduyla döndü ve "Özür dilerim" dedi.

Ben bu cümleyi hazmetmeye çalışırken çoktan kapı sesi duyulmuştu bile. Ne yani bu kadar basit miydi? Sadece iki kelimeye sığdırılabilir miydi? Tamam belki benim aksime daha önce bir çok kadınla birlikte olmuştu ama asistanı! İle birlikte olup üstelik ikimizde sarhoşken, sonra sadece 'özür dilerim' diyerek kapatmışmıydı konuyu? Canımı en çok acıtan da sesinin tamamen duygusuz çıkmasıydı.

Bunları daha fazla düşünmemeye çalışarak az öncekinin aksine yavaş bir şekilde yataktan kalktım. Beyaz çarşafta gördüğüm kan lekesiyle sanki kasıklarımda ki sancı kendini belli etmişti. Yine gözlerim dolarken oraya daha fazla bakmamaya karar vererek üzerime sardığım yorganı da kendimden ayırıp doğruca banyoya yöneldim.

Uzun sayılabilecek bir duşun ardından banyodaki bornozu giyip odaya geldim. Gelir gelmez ilk dikkatimi çeken şey ile bir kaç saniye duraksadım. Yatağımdaki çarşaflar değişmişti ayrıca yatağın üzerinde temiz çamaşırlar vardı. Her ne kadar başta şaşırsam da bu duruma sevinmiştim. Çünkü yanımda temiz kıyafet yoktu ve dünkü kıyafetlerimi giymek istemiyordum. Hatta bundan sonra onları asla giymeyeceğim. Çünkü bana pek iyi şeyler hatırlatmayacak gibi duruyor. Üzerime yeni siyah ve gayet normal olan iç çamaşırlarımı giydim,ardından benim için buraya bırakılmış olan siyah bir pantolon ve beyaz tişörtü giydim. Evet şu an yaz ayındaydık ama sonbahara çok az kalmıştı.

Odada öylece dikilmiş içinde bulunduğum durumu düşünürken bir anda odanın kapısı çalındı. Ardından gelen ses ile oda servisi olduğunu anladım ve kapıya yöneldim.
Oda servisi bana çok güzel görünen bir meyve tabağı, bitki çayı ve en sevdiğim fındıklı çikolatalardan getirmişti.

Oda servisine her ne kadar benim bir şey istemediğimi söylesem de bunun onların hediyesi olduğunu söyince kabul ettim.
Önce büyük bir iştahla meyve tabağını yedim. Evet hepsini yedim. Ne yani kahvaltı yapmadığım aç olamaz mıyım? Ardından da bitki çayım ile birlikte çikolatamı yedim.

Bir süre daha odamda! Kendi kendime yediğim bok hakkında tartışıca artık evime gitmem gerektiğini anladım ve otelden çıktım.

Neyse ki yanımda taksiye binebilecek kadar para vardı, bir de bu kasıklarımda ki sancı ile otobüse binmek zorunda kalmayacaktım. Bu arada sancı demişken artık o kadar şiddetli değildi. Sanırım bitki çayı iyi geldi.

Taksiye binip evime giderken bir yandan da gün akşamı düşünüyordum. Her şey gayet normal giderken nasıl kendimi kaybettim ben? Hayır yani ne var da o kadar çok içiyorsun. Ah ahh hep gaza geldim, ondan oldu bunlar. Off kızım Defne bundan sonra sana içmeyi yasaklıyorum!

   Dün Akşam

Ömer Bey ile iş için oldukça önemli olan bir davetteydik. O üzerinde jilet gibi duran siyah smokini ile adeta kusursuz görünüyordu. Farkında mıydı acaba? Aman kızım Defne, kendine gel. Ben de koyu mavi etek kısmı hafif kabarık ve yerlere değen elbisem ile onun yanında dolanıyordum. Bir yandan derdim ise not almak tabiki. Ama bir ara dans ettik onu asla atlamayacağım. Çok güzeldi. Dans etmekten pek anlamayan ben Ömer Beyin kolları arasında kendimi kuş gibi hissetmiştim.

Tabii zaman geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tabii zaman geçti. Zaman geçtikçe benim içtiğim kadeh sayısı arttı. Tabi beynimdeki hücreler bir bir ölürken ayakta durmakta bile zorlanıyordum. Ömer Bey de içmişti. Hatta bir iş daveti için normalden çok çok fazla içmişti ama koca adam canım, ben ne yapayım. Artık herkes neredeyse gitmişti. Ömer Bey de davet sahibiyle tokalaşıp yanıma geldi ve elini belime koyup

"Hadi kızıl artık gidelim."  dedi.

Ne? Kızıl mı? Ömer Bey bana ilk defa bu şekilde sesleniyordu. Ama hoşuma gittiği için ve sanırım sarhoş olduğum için ses çıkarmadım. Aksine gülümsedim. Ve ona biraz daha yaklaştım. O da bu hareketimle belimdeki elini daha da sıkılaştırdı. Ömer Beyin arabasında gidiyorduk tam yanında oturuyordum. Araba kullansa da sürekli bana bakıyordu. Ben de ona bakmaya başladım. Hem de gözümü hiç ayırmadan yapıyordum bunu. Ömer Bey ani bir frenle durunca ağzımdan tiz bir çığlık kaçtı. Ardından elimin üzerinde  sıcacık bir el hissettim. Ömer Beyin elini...

"Sakin ol." dedi ve ekledi " Ben yanındayım" bu cümle benim için o kadar değerliydi ki. Tabi Ömer Bey'den duyunca sarhoşluğu verdiği şapşallıktan olsa gerek daha güzel gelmişti kulağıma. O an bir saçmalık yapıp "Biliyorum" dedim.

Benim ağzımdan çıkanı kulağım yeni duyarken dudağımın üstünde yumuşak bir baskı hissettim. Yumuşak ve naif. Bu öpücük gittikçe sert ve tutkulu bir hal aldı. Kısa bir süre sonra baskının yok olmasıyla  ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. Ömer Bey ile göz göze geldik. Birden beni belimden tutup kucağına çekmesiyle az önceki sert öpücüğe devam etti.

O an aklımda hiç bir şey yoktu sanki. Sadece şu ana odaklandım ve sonunu hiç düşünmedim. Çünkü olduğum yerde gayet mutluydum.

Şu An

Bütün yol boyunca bunları düşündüm ve en sonunda  kendime okkalı bir küfür savurdum.

"Siktir!"

Taksici bunu beklemiyor olacak ki tip tip bana baktı. Ben de aynı şekilde ona baktım. Ne var Bee! Sanki ne yaşadığımdan haberin var. Camdan dışarıya bakınca zaten eve gelmiş olduğumu farkettim ve ücreti ödeyip taksiden indim.

Evin kapısına gelince bir duraksadım. Kesin şimdi hem en yakın arkadaşım, hen de ev arkadaşım Nihan bana bir sürü soru soracaktı. Kaçış yok kızım Defne. Hadi bakalım.

Eveet +1000 kelime. İlk bölüm için yeterli olacağını düşünüyorum. Bu bölüm biraz olayları anlamanızı istedim. Diğer bölümlerde artık hikaye gerçekten başlayacak.

Bunu tekrar söylüyorum. Ben yazar değilim. Lütfen hatalarım varsa affedin.

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın.

Görüşürüz 🙂🌸

PATRONUMUN BEBEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin