Yeni bölüm değil bir kaç bir şey söylemek istiyorum sizlere.
Kadınlara yapılan haksızlıklardan birine uğramış biri olarak konuşuyorum.Kaçınız okur,kaçınız beni ciddiye alır bilmiyorum ama bu ülkedeki kadın cinayetlerine, tacize,tecavüze çözüm bulunacaksa yine kadınlar sayesinde olacak biliyorum. "Kadın katillerinin yüzde 75'i koca-eski koca, sevgili-eski sevgili. Yüzde 20'si erkek akraba.
Kıskandım, öldürdüm...Çok seviyordum, öldürdüm...Beni aldattı, öldürdüm..."
Önce sizi sevdiklerini söylerler bu tarz erkekler,sizsiz yaşayamayacaklarını, o kıskançlıkları başlarda atlı gelir belki ama sonra sizi öldürürler sizi yaşatmazlar sessiz kalma sevgi hayat verir hayat almaz "Katillerin en çok öne sürdüğü "bahaneler" ayrılma, reddedilme, kıskançlık."Kitabımda ki Alaz karekteride bu hastalıklı adamı anlatıyor. Bu aşık bir adam değil. Hasta bir adam. Kadına şiddet toplumsal bir HASTALIKTIR!
"Ülkemizde bu hastalıklı insanların cezalandırılmasında büyük bir eksiklik var.Kadın katilleri, cezalarını azaltmak için kimi zaman kendilerini tutuklayan kolluk güçlerinden akıl alıyor. Kimi zaman da, cinayet haberlerini meşrulaştıran medyadan esinleniyor. Bu cinayetlerin neredeyse tamamı, anlık öfke patlamaları sonucu oluşan şeyler değil; incelikle düşünülmüş, planlanmış olaylar."Ama yine de susma. Konuş. Bir benle mi düzelecek deme. Ne yaşamış olursak olalım bu bizim değil onların ayıbı. Biz sustukça sıra başkalarına gelecek. Ve bunun sonu asla gelmeyecek.. Baştada dediğim gibi mağdur kadınlardan birisi de benim. Önce çocukluğumda yaşadığım aylar süren bir istismar sonrasında üniversitede peşime takılan bir sapık ve bende patlak veren bir travma. İlkinde çocuktum susmuştum ne olduğunu bile anlayamıyordum. Ama şimdi susmadım yıl oldu hala uğraşıyorum mahkemeyle. Çoğu insan bir şey çıkmayacak diyor. Yasalar yetersiz diyor. Vazgeç kendini yıpratma allahından bulsun diyen bile oldu biliyor musunuz? En çok bu cümle üzdü beni. Ben onca şey yaşarken nasıl boş verebilirdim? Çok değil daha bir kaç ay öncesinde insanlar bana aniden temas ettiğinde korkumdan panik atak geçiriyordum.Yaşadığım travma ve aylar süren toparlanma sürecimde çektiğim acıyı bir ben biliyorum.Ve bu asla boş verilecek bir şey olamazdı. Ama her şeye rağmen bazen yeter artık desem bile asla vazgeçmedim. Ben susmadım. Bu sürecin sonucu ne olursa olsun ben direndim.Son noktaya kadar da direneceğim.Aranızda belki benim gibileri vardır belki de yoktur bilmiyorum. Ama eğer bir kişi bile varsa ne olur susmayın. Biz sustukça onlar güç buluyorlar.
Sizleri seviyorum. Biz hep beraber çok güçlüyüz. Biz susmadıkça onlar hakettikleri yere gidecekler.Edit: Susmadım,çok çabaladım. 2 sene sürdü sonuçlanması. Paralar teklif edildi. Özürler dilendi.Anlam veremedim. Birine çarpınca dikersiniz özür yada ne bilim yanlışlıkla yapılan bir şeyde. Taciz ettikten sonra özür dilemek nedir? Yada af beklemek nasıl bir hastalıklı zihniyettir? Hangi para,ne kadar bir miktar benim yaşadığımı telafi eder peki? Neyse işte zorlu sürecin sonunda karar duruşması görüldü. Bir savcı vardı ona belkide hep minnettar olacağım. Azda olsa ceza aldıysa onun payı vardır. Alt sınırdan 2 yıl ceza aldı. 2 yıl para cezasına çevrildi. İş haddi fes edildi. Tatmin oldum mu? Kesinlikle hayır. O hala dışarda. Ama bunca adaletsizliğin içinde küçükte olsa bir teselli buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON DANS (Mahalle Hikayesi 1) -TAMAMLANDI-
ЧиклитHİKAYE DÜZENLENMİŞ BİR ÇOK YER DEĞİŞMİŞTİR. Defne & Selim "Ben mi bir şey yaptım ? Sana umut verecek bir davranışım mı oldu benim ?" Bakışları canımı acıtıyordu. "Merak etme sen her seferinde yerimi bana çok güzel hatırlattın, umut vermeyi bırak he...