XVII - YİTİK HİSLER

837 72 3
                                    

Unuttum dediğin an da canlanan bazı anlar yeniden hayat bulur, yeniden alevlenir. Bazı anlar unutmaya engeldir. Engel olanlar ise ayağına gelir, yeniden can yakar. Bu can yakan olaylar her şeyiyle yok eder. Yok oluş yerle bir edişti benim için.

Karşımdaki adam şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bakışları yüzümden ayakuçlarıma kadar indi. Sanırım değişimim beklediği durum değildi. Onun da benim kadar şaşkın oluşu, nasıl davranacağım konusunda beni dilemmada bırakıyordu. Unutmaya çalıştığım adamın tam karşımda duruşu bu zamanda boşuna çabalamışım gibi hissettiriyordu. Beklemediğim an da böyle ansızın karşıma çıkması haksızlıktı. Daha ne kadar kaçabilirdim ki? Kaçtıkça aniden çıkmaları, unuttuğum an da tekrar kalbimi uyandırması haksızlıktı.

Aramızdaki bu bakışmaya son verdim. O kadar yakındık ki, birkaç adım vardı aramızda sadece. Ben biraz uzakta kalırken Ruman ve Maşita kadınların yanına gitti. Önce ne yapacaklarına dair planlar yapıyorlardı. Başımı kaldırıp bakamıyordum, eğer kaldırırsam onunla göz göze geleceğimi biliyordum. Gözlerine bakarsam dolan gözlerimi ele verecektim. Genzimi yakan bu acı hisle tek başıma mücadele ettim yeniden.

"Aymira." Seslenen Maşita, koluma dokunup, "İyi misin?" dediği an başımı kaldırdım bu sefer. "Hıhı, iyiyim." Misafirlerin ne zaman gittiğini bilmiyordum. İçeriye geçtik. Diğer kızlar yere gazete sermişler üzerlerine abur cuburları koymuşlardı. Onlar konuşurken düşünceli ifadem hâlâ benimleydi. Bunu anlayan Ruman ve Maşita ise şimdilik bana bir şey sormuyorlardı lakin ara ara bana bakıp sonra birbirleriyle bakışıyorlardı.

"Aymira, iyi misin?" İlknur'un sesi ile sıçradım ve sıçramamla elim bardağa değdi. İçindeki içecek yere döküldü. Hızlıca kalkarak mutfaktan bez getirdim. Kızlar öylece bana bakıyordu. Zaten ben de tuhaf davranıyordum. Şu an bütün hırsımı bezden alıyordum. Diğer kızlar anlamayacaktı ama Maşita ile Ruman, beni çok iyi anlıyordu.

"Hadi bırak onu gel." Maşita, kolumu tutup beni oturttu. Sildiğim yeri yüz kere silmiştim belki de. Tuhaf davranmış olacağım ki diğer kızlarda hiç normal bakmıyordu.

"Elin acıdı Aymira. Betin benzin de atmış, iyi misin?" Gülümsemeye çalıştım.

"Sanırım yoruldum bugün." İnanmadı tabii ki. En çok da İlknur bana sorgularcasına bakıyordu. Ama onu anlatmayacaktım, bunu istemiyordum. "Öyle bakma İlknur, sonra anlatırım olur mu ama şimdi değil."

"Peki." Ben de artık kendimi toparlayıp kızlara katıldım. Aniden karşılaşmalara alışmam lazımdı çünkü o benim geçmişimdi her halükarda bir gün görecektik birbirimizi. Sohbetin çoğuna da katılmıştım zaten. En çok da İlknur'un delilik halleri sessizliğimi bozmaya yetiyordu.

Herkesin eşi geldiğinde dağıldılar. Ruman'a salona yatak hazırladık. Şu an gece üçtü ama biz uyumak yerine oturuyorduk. En azından yarın akşamdı düğün, öğlene kadar uyuyabilirdik. Maşita uyuyamayacağı için onu göndermek istedik ama kabul etmedi. Az uyumaya alışık olduğu için bizimle oturmak istedi.

"Gelirken kursa uğradım Maşita." Maşita kurs deyince kocaman gülümsedi.

"Ya, Müberra hoca hâlâ kursta mıydı peki?"

"Evet, hatta sana bir şey gönderdi, dur getireyim." Koltukta duran çantasından bir paket çıkarıp getirdi. "Düğüne gelmek istiyordu ama çocuğu hastaymış. Hastanede tedavi görüyormuş."

"Gerçekten mi? Ay ben onu arayayım yarın." Daha sonra özenle tuttuğu paketi açmasıyla gözleri doldu. İçinden bir Kur'an ve minik ev hediyesi çıktı. Ağlamakta direnen hâli duygusallaştığındandı. Kur'an çok yeni değildi, içini açtığında ise sayfaların üzerinde epey çalıştığını gösteren notlar vardı.

GECENİN NEZDİNDEKİ AY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin