I - KAÇIŞ

3.8K 110 65
                                    

Yukarıda kitabın tanıtım videosu vardır. İzlemenizi isterim.

Başlama tarihini ve saatini yazar mısın.

Keyifli okumalar.

♡♡♡♡

Parmaklarımı kırışmış alnımda gezdirip ağrısını almak istercesine baskı uyguladım. Fazla işe yaradığı söylenemezdi fakat baskı uygularsam da geçecek gibiydi. Ardından gözlerime vuran sızı baş ağrısı ile bütünleşince dayanılmaz bir hâl aldı. Aslında başımın ağrıması oldukça normaldi. Zihnim öyle bir doluydu ki kendimi bir boşluğa atamıyordum. Ne yazık ki sadece bir günün değil birkaç günün büyük patlamasıydı bu.

Çantamda duran ağrı kesiciyi içmem pek fayda sağlamadığı gibi, midemi ağrıttı. Sanırım bu gece hiçbir şey yolunda gitmeyecekti.

Ağrıyı göz ardı ettiğim gibi karanlık ve dar caddede adımlarımı hızlandırdım. Karanlık sokak, beni yutacakmış gibi sessiz ve sakindi. Tenha caddede her adım atışım ise seri ve ürkekti. İçimde biriken kasvetli histen kaçmak değildi bu. İlk defa ıssızlıktan korktum. İnsanlara karşı kolladığım cesaretim şu an yoktu. O an ne kadar güçsüz olduğumu daha iyi anladım.

Bu dayanılmaz hissin ne kadar süreceğini bilmiyordum. Olduğum yer, düşündüğüm yer değildi. Sadece kaçmakla çözüm bulunamadığını her defasında yeniden anlıyordum. Bu bir alışmışlık mı yoksa kaçtıklarıma rağmen direnmek istediklerim mi bilmiyordum. Muallaktaydım! Bu his sanki imkânsızlıkların peşinde sürüklenip gitmek gibi bir şeydi.

Çarçabuk yürüdüğüm yol bitti. Tek düşündüğüm bana iyi gelecek yere ulaşmaktı ve ben o yere ulaştım. Sahilin yosun kokusu ciğerlerime kadar doldu. Duyduğum ses dalgaların sesiydi. Gözlerimin kapanması ve ardından gelen huzur dolu ses, buruk bir tebessüm oluşturdu. Her zaman aldığım o huzur bu sefer beni dibe çekiyordu. Zihnimi istila eden düşünceler o nağmeyi hissetmem konusunda beni geride bırakıyordu.

Sıkkınca soludum ve sahil topraklarını adımlayarak denize yaklaştım. Zihnim darmadağındı. Üşüyordum, en çok da korkuyordum. Kapanan gözlerimle beraber aklımdaki düşünceler dalgaların ardına sığındı. Ağlamak istedim ama yapamadım. Boğazımda yumru olmuş o his kabullenemediğim yerde beni yerle bir ediyordu.

Denize girmeden evvel ayağımdaki ayakkabıları çıkarıp kenara attım. Yeni yeni soğumaya başlamış kum taneleri ayağıma serin bir his bırakıyordu. Bu hissi sevdim. Minik ama bir o kadar buruk bir tebessüm dudaklarıma ilişti. Hafiften esen rüzgâr saçlarımı yüzüme yapıştırdığında onları geri itip denize doğru yürüdüm. Adımlarım benden bağımsız gibiydi ve ben zihnimle kalbim arasındaki tuhaf çizgide ilerliyordum. Ne tuhaftır ki o çizgide boğuluyordum.

Çok fazla yükün altındaydım ve ben bu yükte fazlasıyla ezilmiştim. Yılların birikmişliği vardı üzerimde. En çok da geçmişin yorgunluğu... Sanki bir el boğazıma yapışmış gibi nefes alamıyordum. Bunda en büyük etken ailemdi. Üzerimde kurdukları otorite, yılların yalnızlığına zelzele etkisi bırakıyordu. Ezilmiş ruhum paramparçaydı. Yok olmak istiyordum. Yok olmak, bu otoriteden kurtulmak istiyordum.

Aklıma gelen düşünceleri bir kenara atmak ister gibi hırsla gözlerimi yumdum. Düşünmek, beni hepten kahrediyordu. Sebepsiz değildi hiçbir şey. Bu yüzden sadece yürüdüm. Hafiften yalpalanarak düşündüğüm yere biraz daha yaklaştım. Birazdan ölüp gitsem yaşadıklarımı ardımda bırakacaktım; ailemi, hayallerimi ve olmayan hayatımı... Her şey unutulacak, her şey son bulacaktı bu sayede.

Adımlarımı attıkça dalgaları bacağımda hissettim. Kulağıma ulaşan ses olduğum yerde durmamı sağladı. Sanki bir el beni sarıp sarmalamış, bu dipsiz düşüncelerden çekip almıştı. Başımı gökyüzüne kaldırdım. Gözlerim kapandı. O nida bana yabancı değildi ama inandıklarıma yabancıydı. Aklımdaki düşünceler bir anlığına sustu. Dinlediğim nağme, varlığını inkâr ettiğim yaratıcı, beni bu sesle altüst eder gibiydi. Sanki bir işaretti bu. Yok olmamı istemiyor, beni bu dipsiz karanlıktan çıkarıyordu. Ne düşünmeliydim ya da ne hissetmeliydim bilmiyordum. Düştüğüm bu çetrefilli hâl bir kez daha tokat gibi çarptı yüzüme. Canım yandı ama ben sessiz kaldım. Oysa bağırıp çağırsam faydasız bir isyan olurdu bu. O kadar tükenmiştim ki, kelimeler dudaklarımın arasından çıkmıyordu.

GECENİN NEZDİNDEKİ AY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin