XVI - ZAMANIN DEĞİŞTİRDİKLERİ

766 71 7
                                    

Ankara'nın o soğuk havası artık azda olsa ısınmıştı. Okulun temposu, Maşita ile İslamî konularda ilerlememiz oldukça yoğun geçiyordu. Bugün de medresenin ilerleyişi hakkında kızlarla konuşmak için binadan içeriye girdim. Birkaç gündür gelmiyordum ben, bu yüzden bu kadar ilerlediğini görmem beni epey mutlu etti.

"Selamun aleyküm." Selamımı alırlarken kısaca kızlara baktım. İlknur, köşedeki çalışanlara talimat verip koltukların bu odaya değil diğer odaya koyulması yönünde epey bir çatışma altındaydı. Çalışanlar da çok diretmeden koltuğu diğer odaya götürdüler. Bu odada ise sadece bilgisayarlar ve kitaplar olacaktı çünkü bu oda binanın en büyük odasıydı. Köşeye ise tek bir tane köşe koltuğu bırakılmıştı.

Funda yeni yerleşmiş kitaplığın tozunu almakla meşguldü. Yerde ise sayamayacağım kadar koli vardı. Berna kolileri açıp içerideki kitapları temizlenmiş raflara yerleştirmeye başlamıştı, zaten on rafı da dolmuştu. Maşita'yı görememiştim, onu ararken İlknur, "Diğer odada," dedi. Usulca başımı salladım. Diğer odaya geçtim. Maşita'ya da selam verip aldıktan sonra yaptıklarını izlemeye başladım. Elinde duran Kur'an'ı rafa koydu. Burası hafızlık için ayrı bir odaydı. Rafta beş adet Kur'an'ı Kerim vardı. Hemen ileride kare bir masa ve etrafında birkaç sıra vardı. Yerler ise mavi bir halıfleksle kaplanmıştı. Perdeler asılmayı bekliyordu. Sanırım birkaç oda tamamlanmıştı.

İlknur, çalan telefonu ile yanımızdan ayrıldı ve çok geçmeden, "Kızlar, ben birkaç bir şey almıştım. Ağır diye eşim onları getirdi. Uygunsanız ve mahsuru olmazsa içeriye girecek," dediğinde kızlar kendini toparlayıp köşeye çekildiler. İçeriye, eşi diye tahmin ettiğim bir abi ile yanında onun yaşlarında biri girdi. İkisinin de eli doluydu. Ağır olduklarını tahmin ettiğim eşyaları yerlerine koydular.

"Başka bir şey var mı?" İlknur, hemen köşedeki kitaplığı gösterdiğinde erkek gücünden yararlanmak istediğini gösterdi. Diğer gençle kitaplığı yerlerine koydular. Kızlar bir bir teşekkürlerini sundular aynı şekilde ben de. İkisi de epey bir yardımcı oldular.

"Gelmişken şu perdeyi de asıver canım." Abi diretmeden perdeyi de astı. İlknur'da ona yardım ediyordu. Ben de etrafta olan dağınıklığı toparlamaya çalışıyordum.

"Müsaade eder misiniz?" Diğer genç adam elindeki koliyi köşeye koyacaktı ama olduğum yer ona engel olduğu için köşeye çekildim hemen. Bana kısacık bakıp ardından hemen önüne döndü ve koliyi yerine koydu. Şu an ağır işlerin neredeyse çoğu iki abi tarafından da bitmişti. Onlar da epey bir yorulmuştu. İlknur, birer bardak su ikram etmiş, soluklanmaları için yardımcı olmuşlardı. İşleri bittiğinde gittiler. Ben de aklıma gelenle köşedeki çantamı aldım. Kaç gündür çantamda beklettiğim zarfı çıkarıp Maşita'ya uzattım. Maşita, sorgular gözlerle zarfa bakıyordu.

"Belki yeterli olmayacak ama ben de bir şeyler katmak istedim, Maşita." Maşita, zarfı açıp içerisine bakınca gözleri büyüdü.

"Bu oldukça fazla bir meblağ!" Okul boyunca zaruri ihtiyaçlarım dışında biriktirdiğim paraydı bu. Maşita, benden kira parasını kendi evi olduğu için almıyordu ama diğer her şeyi ortak yapıyorduk. Kira almadığı için de çoğu ihtiyaçları karşılamaya özen gösteriyordum. Bu da epey para biriktirmeme yardımcı olmuştu. Olanı da bu medrese için harcamak istiyordum. "Sen sıkışma sonra."

"Ben sıkışmam merak etme. Bunu yapmazsam başka ne zaman yaparım Maşita. Bunu size hem yardımcı olsun diye hem de öğrenciler buradan yararlansın diye veriyorum. Ben de Allah için bir şeyler yapmış olayım. Zekât olarak düşün." Çehresinde oluşan gülümseme ay gibi parladı. İri gözleri dolmuştu, mutlu olduğu o kadar belliydi ki sıkıca sarıldı.

GECENİN NEZDİNDEKİ AY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin