IV - CEVAPSIZ SORULAR

1K 74 11
                                    

Gözlerimi usulca kapatıp zihnimi boşaltırcasına bekledim. Kapının aniden açılması ile gözlerimi açtım. Annem karşımda beni sorgularcasına bakıyordu. Sabahtan bu yana benimle muhatap olmaması zaten oldukça ilginçti. Tebrik etmeliydim kendisini ama önce şimdi ne derdi vardı onu öğrenmeliydim, sonra ederdim. Annemi anlamaya çalışırcasına baktım.

"Sen hâlâ oturuyor musun?" Evet, gelmiştik asıl konuya. Birazdan hoşuma gitmeyecek kelimeleri sıralayacağa benziyordu. Belki de bir emrivaki yapacaktı. Bu annemin son zamanlarındaki vazgeçemediği huyuydu. Bunun içinde ayrı tebrik edecektim.

"Ne yapmamı bekliyorsun anne? Kalkıp dans mı edeyim?" Sesimdeki bıkkınlık fazlasıyla ortadaydı. Annem dediklerime kaşlarını çatıp hızla dolabımın yanına geçti. Dolabın içini karıştırırken bir yandan da konuşmayı ihmal etmiyordu. Bense öylece bakıyordum. Dediği gibi söyledikleri bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkıyordu. Tabiri ile kıkırdadım. Annemse neden kıkırdadığımı anlamak ister gibi elini beline koyup bana baktı. Hızlıca dudaklarımı birbirine bastırdım, yakalanmıştım işte.

"Cansu'lar bu akşam buraya gelecekler. Oğuz'la senin evliliğin hakkında konuşacağız. Üzerine doğru dürüst bir şeyler giyin. Geçen günün acısı hâlâ çıkmadı biliyorsun." Dedikleri ile öfkelendim. Artık istemeden aniden duygu değişimine giriyordum. "Hayır, bu kadarda olamaz" dediğim ne varsa hepsi oluyordu. Annem sağ olsun!

Ne zaman yanıma gelip bir şeyler dese ardından Oğuz'la ilgili bahis açılıyordu. Annemin bu huyundan nefret ediyordum. Kendi kendine karar alıp bana hiçbir söz hakkı tanımaması ciddi şekilde yıpratıyordu beni. Dolaptan birkaç kıyafet seçip koltuğa koydu. Bana bakınca yüzünde hiç tanımadığım o ifadeyi gördüm. Bu annem miydi sahi? Ya da böyle annelik olur muydu?

"Neden bundan benim en son haberim oluyor anne? Ben sana Oğuz'la aramızda hiçbir şey olamaz demiştim. Neden benim kararlarıma saygı duymuyorsun?" Elini sarı saçlarının arasından geçirdi. Bedenini saran yeşil elbiseyi çekiştirip bu sefer elini benim saçlarımın arasından geçirdi. Önüme düşen saçlarımı geriye itti ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Benim aksime o oldukça rahattı.

"Peki, sen neden işi zorlaştırıyorsun tatlım? Ben senin mutsuz olmanı istemem. Oğuz, seni mutlu edecek biliyorum." Başımı geriye çektiğimde eli aşağıya düştü. Yüzünü ekşitip sertçe soludu. Sanki karşısında çocuk vardı. Vaatler veriyordu lakin vaatlerinin çoğunda koskoca bencillik vardı. Bu asla beni mutlu etmezdi. Bu benim kıyametimdi, bu benim yok oluşumdu. Ama annem mutlu olacağımı söylerken bile bunun ne kadar imkânsız olacağını göremiyordu. Sadece istediğim beni kendimle bırakmasıydı. Ben hayatıma sevebileceğim bir adamı yerleştirmek istiyordum.

"Mutlu mu olacağım? Güldürme beni anne." Kaşlarını çatıp, "Seninle konuşulmuyor bir türlü," dedi. "O yüzden hadi kalk hazırlan." Odadan çıkışını izledim. Son noktayı yine kendisi koymuştu. Geri dönüp kapıdan başını uzatarak, "Seni bekliyoruz," demesi ile gözlerimi devirdim. Sabahtan beridir çıkmadığım yataktan çıktım. Yatağı düzenleyip annemin koltuğa koyduğu elbiseye baktım. Yine abartıya kaçmıştı. Ama onun çıkardığı elbiseyi değil, siyah renkli olan elbiseyi giyindim. Artık ona zıt gidecektim. İsterse kızabilirdi ama bu umurumda değildi. Hatta saçımı atkuyruğu yapıp hiçbir makyaj yapmadan hazırlanma işimi tamamladım. Yüzümde arsız bir gülüş vardı. Annem, beni böyle görünce delirecekti. Biraz da kendisi delirse fena olmazdı.

Bu gecenin söz hakkı annemin üzerindeydi, ben ise onu temsil etmekten öteye gidemiyordum. En azından bu gece karşı tarafa kendim konuşursam bir şeyler değişebilirdi. Umutsuz bir vakaydım.

Odadan çıkıp aşağıya indim. Misafirler yeni gelmişti, beni gördüklerinde hepsinin yüzünde kocaman gülümseme oluştu. Lakin annem çatılmış kaşlarla bana bakıyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Yanlarına geçip Burhan amca ve Cansu teyzeyle tokalaştım. Yan taraflarına geçtiğimde Oğuz belimden kavrayıp beni kendine çekti. Yanağımı öpmeye kalkıştı ama geri çekildim. Ona bu hakkı vermeyecektim. Annemin kararı kendineydi, onun kararlarına saygı duymayacaktım. Asla Oğuz'la evlenmeyecek, hayatımdaki yerini doldurmasına müsaade etmeyecektim.

GECENİN NEZDİNDEKİ AY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin