Emre Fel/ Öleceksek Ölürüz
Kime ve neye inanacağımı bilmiyordum. Ne yapacağımı da bilmiyordum. Bir şeyleri kurcaladıkça içinden hep daha büyük şeyler çıkıyordu. Bazen kurcalamama bile gerek kalmıyordu.
Ama babam gerçekten bunu yapmış mıydı? gerçekten evli olduğum adamın amcasını öldürmüş müydü? Ama Ben bunu neden daha yeni öğreniyordum?
Gözlerimden akan yaşlar yanağıma inmeden yastığa akıyordu bazıları da kulağıma doğru yol alıyordu ama buna aldırış bile etmiyordum. Eve gelmiş ve kendimi direkt yatağa bırakmıştım.
Telefonum sürekli çalıyordu ama açmamış hatta en sonunda sessize almıştım. Şimdi ise kapı çalıyordu ama ben bakmıyordum. Zaten biraz daha bekledikten sonra evde kimsenin olmadığını düşünür ve giderdi. Nitekim öyle de olmuştu.
Benim babam katil miydi? Benim uğrunda binlerce gözyaşı döktüğüm babam katil miydi?
Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum bir şeyleri kırmak istiyordum, devirmek istiyordum ama olmuyordu. Gücümün bedenimden tamamen çekildiğini hissedebiliyordum.
Acaba babamın öldürdüğü adamın çocukları var mıydı? Onun da arkasında babasız bıraktığı çocukları var mıydı? Benim babam başka çocukların babasız kalmasını sağlamıştı? Aklımı kaybedecektim.
Şimdi ben o ailenin yüzüne nasıl bakacaktım? Ben o çocukların yüzüne nasıl bakacaktım!?
Daire kapısının açıldığına dair bir ses duyunca gözlerimi korkuyla büyüttüm. Kim gelmişti? Üstelik kapı anahtarla açılmıştı.
"Hazal burada mısın?"
Sesin sahibinin kim olduğunu anladığımda daha çok telaşlanmıştım.
Ama hâlâ harekete geçmemiştim. Kapının açılmasıyla gözlerimi sımsıkı yumdum."Buradaymışsın! Sana bir şey oldu diye çok korktum!"
Sesini duymamla ne kadar istemesem de ağzımdan bir hıçkırık çıktı.
"Ne oldu!? Neden ağlıyorsun?" diye sordu sesinden taşan şefkatle. Hızlı adımlarla yanıma geldiğini hissetmiştim.
"Ne oldu Hazal?" Dedi yatağa oturup bir eliyle saçlarımı okşayıp diğer eliyle gözyaşlarımı silerken. Ama ben bunların hiçbirini hak etmiyordum. Bu zamana kadar Fatih'i hep babasından vurmuştum ama bugün benim babamın da aslında onun babasından hiçbir farkının olmadığını öğrenmiştim.
Dudaklarımdan bir hıçkırık daha firar ederken gözlerimi açtım ve onun şefkatle bakan kehribarlarına bakmıştım. "Neden ağlıyorsun Hazal? Ben mi bir şey yaptım?" diye sordu çaresizlikle. "Sorun ne? Anlat bana." dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. "Tamam, tamam anlatma. Ama yeter ki ağlama, lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)
General FictionGözümden akan birkaç damla yaşı da başparmağıyla sildi. "Yemin ederim, yaralarını teker teker yeni bir yara açmadan sararım Hazal. Bıkmadan, usanmadan sararım." dedi gözleri dolu doluyken. "Senden hiçbir karşılık beklemem. Bana sadece yaralarını sar...