18.Bölüm

25.6K 1.1K 106
                                    

Bedenimi kapıdan ayırdığım zaman gözlerim merdivenlere kaymıştı.

Merdivenlerde oturan Atahan'ı gördüğümde onun yanına gittim.  Yüzünü ellerinin arasına almış oturuyordu. Geldiğimi bile fark etmemişti. "Şşt yakışıklı ne oldu?" dedim yanına oturarak.

"Yok bir şey ya oturuyorum öyle." dediğinde yüz ifadesinden gerçekten de bir şey olmadığını anlamıştım. "O zaman kalk kahve içelim." dedim hafifçe sırtına vurarak.

*
Elimdeki kupanın birini balkonda oturup yağmuru izleyen Atahan'a uzattım ve ben de yanına oturdum.

"Sen nasıl açıldın Melek'e?" diye sordum heyecanlı bir sesle. Bu konuyu zaten Melek'le konuşmuştuk ama Atahan ile de konuşmamın bir zararı olmazdı.

"Seninle konuştuktan sonra Melek'i bir yerde oturup konuşmak için aradım. O da o gün müsait olmadığını ama yarın müsait olduğunu söyleyince bugün buluştuk. Sonrasını da biliyorsun zaten." dediğinde başımı salladım.

"Fatih sana nasıl davranıyor?" Diye sorduğunda kaşlarımı çattım. Bugün bu soruyu kaçıncı kez duymuştum,saymayı unutmuştum.

"Fatih sandığımız kadar kötü bir insan değil Atahan." dediğimde bakışlarının hayretle bana döndüğünü hissetmiştim ama ben hiç istifimi bozmadan devam ettim. "Aksine iyi birisi. Bu zamana kadar beni aşağılayacak ya da beni değersiz hissettirecek ya da ne bileyim saygısızca bir harekette bulunmadı." dedim kahvemden bir yudum alırken.

"Öyle olması gerekiyor zaten." dedi sert bir sesle ve devam etti, "Biliyor musun bugün Fatih'in sana karşı olan bakışlarında bir isyan gizliydi sanki."

"Nasıl yani?" diyerek sordum. Çünkü ben böyle bir şeyi görsem fark ederdim. "Nasıl bir isyan?" Diyerek yüzümü Atahan'a döndürdüm ve elimdeki kupayı Atahan'ın kupasının yanına bıraktım.

"Ilk günden beri Fatih'in sana karşı olan bakışlarındaki ilginin farkına varmıştım." dediğinde daha çok şaşırmıştım. "Ve bugün Hazal sanki artık onu görmeni istiyor gibi bakıyordu sana." Dediğinde bir yutkunma geçirdim.

"Saçmalama Atahan!" dedim çıkışarak. "Bu dediğinin ne kadar saçma olduğunun farkında mısın!?"

"Hazal inan bana ben de ilk başta senin gibi düşündüm ama aşık bir adamın bakışları var Fatih'te. Her ne kadar onu sevmesem de bu bir gerçek."

"Hayır! Daha fazla dinlemek istemiyorum bu saçmalıkları!" diyerek yanından kalktığımda bileğimi tutarak tekrar nazikçe oturttu beni. "Ve ne var biliyor musun Hazal? Sen de bu adamdan hoşlanmaya başlamışsın bile." dediğinde bende bütün şarteller atmıştı ama yine de onu kırmak en son isteyeceğim şeydi.

"Atahan yeter artık bu kadarı da fazla." diyerek tekrar ayağa kalktığımda bu sefer beni durdurmadan o da ayağa kalktı. "Sen de farkındasın her şeyin ama kaçıyorsun. Neden kaçıyorsun Hazal?" Dedi sonlara doğru yumuşak çıkan bir sesle.

"Korkuyorum." dedim fisıltı halinde.
"Korkuyorum Atahan!"

"Neden korkuyorsun?" diye sordu elleri omuzlarımı bulurken. "Güvenmiyor musun Fatih'e?" dediğinde çoktan bana sarılmıştı bile.

"Bilmiyorum... Ona güvenmek istiyorum ama olmuyor Atahan. Zarar görmekten korkuyorum, zarar vermekten korkuyorum." dediğimde saçlarımın üstüne şefkatli bir öpücük bıraktı.

"Belki de her şeyi akışına bırakman gerekiyor. Hazal bazı şeyleri  korkarak yaşayamayız. Aşk gibi, sevgi gibi..."

"Ama ya korkularımda haklı çıkarsam? Ya aşk ve sevgi sadece birer saçmalıksa?" dedim fısıldayarak.

DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin