Gözlerimi açtığımda Fatih'i bu kadar yakınımda görmeyi asla beklemiyordum. Ikimizin de başı aynı yastığın üstündeydi ve ellerini belimin üstünde birleştirmişti. Uyanıktı!
"Günaydın." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım. Bu hâlime tebessüm ettiğinde daha fazla bozuntuya vermeden, "Günaydın." dedim.
"Uzun zamandır böyle güzel uyumamıştım." dediğinde aramızdaki yakınlıktan dolayı nefesi yüzüme vuruyordu.
"Saat kaç?" diye sordum söylediklerini duymazdan gelerek.
"Bilmem." diyerek kafasını biraz daha bana doğru yaklaştırmıştı. Neredeyse alnı alnıma değiyordu.
"Kalkalım o zaman." dedim.
"Kalkalım." dedi. Ama aslında hareketleri hiç kalkmak istemediğini gösteriyordu.
Onun kalkmayacağını anladığımda ben kalkmaya çalışmıştım ama belimdeki elleri buna izin vermedi. "Benim kalkmam lazım." dediğimde ellerini belimden çekip yatağın içinde doğrulmuştu. "Sen istiyorsan uyuyabilirsin." dedim. Bana başını olumsuz anlamda sallayarak cevap verdi.
"Duş alacağım." Dediğinde başımı sallayıp banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Çıktığımda Fatih yatağı düzenliyordu.
"Şimdi mi duş alacaksın?"
Hâlâ yatağı düzenlemekle uğraşırken "Evet." dedi.
"Banyodaki havlular temiz. Şampuan benim ama eğer istemezsen Atahan veya Yusuf'tan isteyebilirim." dedim. Telefonumu alıp saate baktım. Saat yedi olmuştu. Erken kalkmama rağmen kendimi çok dinç hissediyordum.
"Seninkini kullanırım." dediğinde kafamı salladım. Bir yandan da valizinin içinden kıyafetlerini çıkarıyordu.
Banyoya girerken "Sen de üstünü değiştir, üşürsün." dedi.
Son bir kaç gündür Fatih'le çok iyi anlaşmam normal miydi?
Atahan haklı olabilir miydi? Fatih'in beni sevip sevmediğini çok net bir şekilde bilmiyordum ama ben ona yavaş yavaş alışıyordum sanırım. Kafamdaki düşünceleri yok etmek için kafamı iki yana doğru salladım.
Dolaptan mor bir sweatshirt ve siyah bir eşofman alıp aceleyle giyindim. Üzerimi giyindikten sonra perdeleri açtım. Odanın havalanması için pencereyi açtıktan sonra pencerenin kenarındaki koltuğa oturdum. Muhtemelen dedem ve amcam şirkete gitmek için erkenden kalkmıştı ve şu an kahvaltı ediyorlardı. Sırf dedemle karşılaşmamak için aşağı inmeyip Fatih'i beklemeyi seçmiştim. Zaten dedem ve amcam da birazdan giderlerdi.
Odanın yeterince havalandığına kanaat getirdikten sonra pencereyi kapattım zira biraz daha açık kalsaydı Fatih üşüyebilirdi. Yaklaşık yirmi dakika sonra Fatih banyodan çıktığında ben de elimdeki telefonla uğraşıyordum. Üstüne siyah bir kazak ve siyah pantolon giyinmişti. Üstünü banyoda giyindiği için şükretmem gerekiyordu sanırım.
Saçlarının ıslak olduğunu görünce,"Banyoda saç kurutma makinesi vardı." dedim.
"Gördüm ama saçlarımı makineyle kurutunca başım ağrıyor." dediğinde başımı anladım dercesine salladım. Aklıma dün gece de balkonda üşüdüğü gelince banyodan bir baş havlusu alıp geldim.
"Dün üşüdün zaten, saçların da ıslak olursa hasta olursun." diyerek havluyu ona uzattım.
Yüzüne imalı bir gülümseme takınarak bana doğru bir iki adım attı. "Hasta olmamı istemiyorsan eğer saçlarımı da sen kurutursun değil mi?" dediğinde ne yapacağımı bilememiştim. Başımı belli belirsiz tamam dercesine salladıktan sonra gülümseyerek yatağın kenarına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)
Ficción GeneralGözümden akan birkaç damla yaşı da başparmağıyla sildi. "Yemin ederim, yaralarını teker teker yeni bir yara açmadan sararım Hazal. Bıkmadan, usanmadan sararım." dedi gözleri dolu doluyken. "Senden hiçbir karşılık beklemem. Bana sadece yaralarını sar...