Gözlerimi açtığımda aklıma gece yaşananlar geldi ve gözlerimi utançla kapattım. Utanılacak bir şey yoktu. Bunlar birbirini seven her evli çift arasında yaşanan normal şeylerdi ama ben yine de utanıyordum. Ama bu utancım nedense her şey bittikten sonra geliyordu.
Kolumun altındaki yastığı biraz daha kendime doğru çekerek yatakta rahat bir pozisyon almaya çalıştım ama o an sanki birisi beni izliyormuş gibi bir hisse kapıldım ve başımı kaldırarak kısık gözlerle beni izleyebilecek tek insana baktım. Fatih'in uyanmış ve gayet keyifli bir şekilde beni izlediğini görünce ne yapacağımı bilemedim ve gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Tabii ki o bana böyle bakarken bu kolay olmamıştı. Onun bana bu kadar güzel bakması kalbime ve beynime zarardı.
Bir anda beni kendine çektiğinde burun buruna geldik. Burnuma dolan şampuan kokusu ve nemli olan saçlarından banyo yaptığını anlamıştım. Demek ki benden bayağı bir erken uyanmıştı. Bir anda dudağını dudağıma bastırdığında gözlerim kendiliğinden kapandı. Dudakları dudaklarımı hapsetti. Dudaklarım dudaklarını hapsetti. Nefeslerimiz birbirine karıştı. Kalbim hâlâ deli gibi atarken dudaklarını zorlukla dudaklarımdan ayırdı ve mayışmış bir sesle, "Günaydın." dedi. Günüm kesinlikle aymıştı. "Günaydın." Dedim gözlerimi açarak. Yüzündeki gülümseme asla bozulmuyordu ve ben bunun için sonsuz şükürler ettim.
Yutkundu ve yorganın altında kalan bedenimi süzdü. Tekrar ve tekrar yutkundu. Evet şu an bedenimi göremiyor olabilirdi ama dün gece bedenimin her yerinde dudaklarını ve gözlerini gezdirmişti. Bedenimin her zerresini ezberlediğinden emindim. Tıpkı benim de onun bedenini ezberlediğim gibi.
Gözlerimiz birleştiğinde elini kaldırarak kibarca saçımı geriye doğru itti. "Yanımdasın," diyerek alnımı öptü. "Beni seviyorsun." Dediğinde sanki bunu tekrar duymaya ihtiyacı varmış gibiydi. "Seviyorum." Dedim, onu onaylayarak. Gözlerinin içi daha güzel güldü bu sefer. "Bunların hepsinin gerçek olmamasından o kadar çok korkuyorum ki. Sanki her an kaybolacakmış gibisin."
"Hepsi gerçek." Dedim elimi sakallarına çıkararak. "Hepsi senin kadar gerçek. Hepsi senin kadar güzel." Dediğimde elleriyle saçlarımı okşadı. "Keşke içimde sana beslediğim sevginin hepsini görebilsen." Dedim gözlerimi kapatarak.
"Peki ya sen? Kalbime nasıl hükmettiğini, kalbimi nasıl yücelttiğini görebiliyor musun?"
Iç çektim. Ben onun beni ne kadar çok sevdiğini hissediyordum. "Hissediyorum." Dedim, içten bir sesle. "Hissedebiliyorum."
Yine yüzüme derin derin bakmaya başladığında gülümseyerek elimi yüzünden çektim ve ondan uzaklaştım. "Ben çok acıktım. Ben bir banyo yapayım sonra kahvaltıyı hazırlayalım." Diyerek neşeli bir sesle konuştum.
"Tamam ama dikkatli hareket et." Diyerek şefkatli bir ses tonuyla konuştu. Bunu neden dediğini tabii ki biliyordum ama şu anlık bir yerimde bir ağrı olmadığı için ikimiz de rahat olabilirdik.
Başımı sallayarak dikkatli bir şekilde ayağa kalktım ve elbise dolabına yöneldim. Fatih uyumadan önce üzerime kendi tişörtünü giydirdiği için bu kadar rahat hareket ediyordum.
"Tamam kıyafetlerini ben ayarlarım sen gir hadi." Diyerek yanıma geldi. Kararsız kalsam bile üstelemedim ve banyoya girdim.
Banyodan çıktığımda Fatih'in odada olmadığını ama kıyafetleri yatağın üzerine koyduğunu gördüm. Kıyafetler ise iç çamaşırı ve kendisinin olan mavi bir gömlekti. Yüzümde alaycı bir gülümseme oluşurken önce iç çamaşırlarımı sonra da mavi gömleğini giydim ve banyoda havlu yardımıyla kuruttuğum, nemli saçlarımı açık bırakarak odadan çıktım. Gömleği diz kapağımın bir- iki karış üzerinde bitiyordu ve gömlek gerçekten de üzerimde çok hoş durmuştu. Üstüne ise onun kokusunun sinmiş olduğunu söylememe gerek yoktu sanırım. Evin ısısını ise ben banyo yaptığım için bayağı bir arttırmış olduğunu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)
General FictionGözümden akan birkaç damla yaşı da başparmağıyla sildi. "Yemin ederim, yaralarını teker teker yeni bir yara açmadan sararım Hazal. Bıkmadan, usanmadan sararım." dedi gözleri dolu doluyken. "Senden hiçbir karşılık beklemem. Bana sadece yaralarını sar...