"Hayır." Dediğinde nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum. "Sevdiğim kadın olduğu için..."
Duyduklarımla kapalı olan gözlerim şokla açılmıştı. "Sen.... yani be-"
"Şşş." Dediğinde elini yanağıma çıkarmıştı. "Ne duyduysan o." Yanağımı hafif hafif okşuyordu. "Seni seviyorum."Nefesim kesildi.
Dudaklarımız arasında milimler kaldığında dudaklarını şakağıma bastırdı. Öpmedi ama dudaklarını çekmedi de. Saçlarımın arasında soluklandı. Sanki ilk defa nefes alıyor gibi derin derin soluklandı. Onun aksine ben nefes alamıyordum.
Yanağımda olan elini çekip sağ elimi tuttu. Elimi kalbine götürdüğünde geri çekememiştim. Çok hızlı atıyordu. Sanki o kalp atışını sadece elimde değil bedenimin her yerinde hissettim. "Aşkından deli oldu." dedi, dudakları hala şakağımdayken. "Her sesini duyduğunda, her nefes alışını hissettiğinde, her güldüğünde, her seni görüşünde, her hareketinde deli gibi atıyor."
Yutkundum. Deli gibi titriyordum. Kendimi bir odaya kapatıp günlerce çıkmamak istiyordum. Fatih'e inanmak istemiyordum ama hâlâ elimin altında deli gibi atan kalbi beni ona inandırmak için zorluyordu.
"Bu imkansız." diye bir fisıltı döküldü dudaklarımdan. Zorla da olsa bedenimi bedeninden uzaklaştırıp hemen yanıbaşımdaki koltuğa oturdum. "Heves. Sadece bir heves. Bir ay bile olmadı beni tanıyalı. İmkansız." dediğimde sesim titriyordu. Saçma bir şekilde gözlerim dolmuştu.
Önümde diz çöktüğünde boşlukta titreyen elimi tuttu. "Altı yıldan fazla oldu seni tanıyalı." dediğinde avuç içimi koklayarak öptü. Gözlerim gözlerini bulduğunda boşta kalan eliyle saçlarımı kulağımın arkasına itti.
"Seni ilk defa bir parkta gördüm. Salıncağın birinde oturmuş boş gözlerle etrafı izliyordun. Neden bilmiyorum ama orada saatlerce oturdun. Saatlerce izledim seni. Gitmek istedim. Çünkü biliyordum orada oturup seni izlemem doğru değildi ama saniyelik bile olsa gözlerimiz kesiştiğinde gidemedim..."
O günü hatırlıyordum. Saatlerce bir salıncakta oturduğum günü hatırlıyordum ama Fatih'i hatırlamıyordum.
"Sen gittin ama ben bir saat boyunca o boş salıncağı izledim."
"Neden?"
"Bilmiyorum." dedi gülümseyerek. Bedenen burdaydı ama ruhen o gündeydi sanki. "Ertesi gün yanında iki kızla üniversitenin kantinine girdiğinde yüzümde anlamsız bir gülümseme oluştu. Sonra anladım ki seni bir defa daha gördüğüm içindi bu gülümseme. Seni gördüğüm için kalbim ilk günkü gibi, şuan olduğu gibi; yeni doğmuş bir bebeğin kalbi gibi atmaya başladı. Sanki seni her gördüğümde nefes almayı yeni yeni öğreniyordum. Sonra senin gülümsemeni gördüğümde kalbimden vurulmuşa döndüm." dediğinde derin bir nefes almaya çalıştım. "O gün de böyle gülümsedin." dediğinde saçımda olan eli dudak çizgilerimde gezdi, titrek bir nefes aldığımda gülümsedi. "Çok güzel gülüyorsun. O gülümsemeyi her saniye görebilmek için canımı bile veririm." dediğinde gözlerimi gözlerinden kaçırdım.
"Ben bana gülümsüyorsun sanarken sen bir başkasına gülümsüyordun. Çok sonradan öğrendim o kişinin Atahan olduğunu. Biliyor musun Hazal, o an bana gülümsemen için her şeyi yapardım. O an Atahan'ın yerinde olmak için her şeyimi verirdim... Hakkım yoktu belki ama çok kıskandım. Bana gülümsemediğin için çok kıskandım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)
General FictionGözümden akan birkaç damla yaşı da başparmağıyla sildi. "Yemin ederim, yaralarını teker teker yeni bir yara açmadan sararım Hazal. Bıkmadan, usanmadan sararım." dedi gözleri dolu doluyken. "Senden hiçbir karşılık beklemem. Bana sadece yaralarını sar...