Bağzıları/ Tesadüfi Dokunuşlar
"Ya Nur ne olacak sanki? Hem ben eminim Ömer'in o konuyu kapattığına.""Hazal utanıyorum neden anlamıyorsun?" diyerek sızlandı.
"Şimdi kendimi arabadan atacağım!" diyerek söylendim. "Kızım sen utanılacak ne yaptın, delirtme beni. Bak gelmezsen eğer yemin ederim seninle bir daha konuşmam." dedim tehditvari bir şekilde.
Sabahtan beri Nur'u ikna etmeye çalışıyordum. Hayır anlamıyorum ne vardı yani Ömer, Nur'a aşık olup bunu da en sonunda ağzından kaçırmışsa?
Hayır efendim neymiş: Ömer'in yüzüne nasıl bakacakmış? Bir diğer sorun da Nur'un da Ömer'i sevmesiydi ama bunu Ömer'e söylememesiydi. Nur bu konularda çok utangaçtı. Çok da masumdu, bu da Nur'u çok sevimli gösteriyordu. Zaten güzeldi de.
"Hazal ya. Off, tamam geliyorum!" dediğinde yüzümde bir zafer gülümsemesi oluşmuştu.
"Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim?" dedim neşe içinde.
"Hayranım olduğunu biliyorum bebeğim." diye karşılık vermişti o da aynı neşeyle.
Onu taklit ederek "Keşke aynı şeyleri Ömer'e de söylesen bebeğim." dedim.
"Hazal ya!" diye bağırdığında gülerek vedalaştıktan sonra telefonu kapatmıştım.
Fatih'in attığı konuma geldiğimde arabayı park ettim. Fatih, beni almaya geleceğini söylemişti ama ben kendim geleceğimi söyleyerek konum atmasını söylemiştim. Arabadan indiğimde karşımda gördüğüm beyaz dubleks eve doğru yürüdüm. Havanın güzel olmasından mı kaynaklıydı yoksa arkadaşlarımla buluşacak olmamdan mı kaynaklıydı, bilmiyordum ama bugün muhteşem hissediyordum.
Tam da muhteşem hissedecek günü buldum gerçekten. Akşam bir yığın insana Fatih ile gerçek bir evlilik gösterisi yapacağım çünkü.
Açık olan bahçe kapısından girdikten sonra zile basarak iki adım geri çekildim. Kapı açılmayınca tekrar zile basmak için harekete geçmiştim ki kapının açılmasıyla karşımda Fatih'i görmem eş zamanlı olmuştu. Kapıyı geçmem için araladığı zaman içeriye girdim. Fatih'in bakışları altında ayakkabılarımı çıkarıp önüme bıraktığı terlikleri giymiştim. Üstümdeki kabanı çıkardığımda elimden alıp vestiyere bırakmıştı.
"Hoş geldin."
"Hoş bulduk. Eee ne yapıyoruz?" dedim enerjik bir şekilde. Bir yandan da salona doğru yürüyorduk, sanırım.
Salondaki koltuklardan birine beni görecek şekilde uzanırken "Valla bilmiyorum planlama işi sende." dedi. Biraz yorgun ve uykusuz görünüyordu.
Oh, ne güzel uzanıyordu öyle! Ben de bu rahatlıktan istiyordum valla.
"Planlama işlerinde berbatımdır." diyerek uzandığı koltuğun hemen çaprazındaki tekli koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)
Ficción GeneralGözümden akan birkaç damla yaşı da başparmağıyla sildi. "Yemin ederim, yaralarını teker teker yeni bir yara açmadan sararım Hazal. Bıkmadan, usanmadan sararım." dedi gözleri dolu doluyken. "Senden hiçbir karşılık beklemem. Bana sadece yaralarını sar...