"Fatih," diyerek tekrar itiraz ettim. "İyiymişim. Hiçbir şeyim yokmuş. Kadın sadece haftada bir kontrole gelmemi istedi."
"Olsun," diyerek omuz silkti. " Ben, senin ve bebeğimizin iyi olduğunu bir de kendi kulaklarımla duymak istiyorum."
"Ha?" Diyerek şokla ona döndüm. "Ben sana diyorum işte. Benim dediklerimi duymuyor mu senin kulakların?"
"Öyle demek istemediğimi biliyorsun," diyerek masum masum yüzüme baktı. "Lütfen gidip bir bakalım. Bu sefer ben de olayım."
Ona ikna olmamak mümkün müydü? Kesinlikle hayır. Kocam diye demiyorum, harika birisiydi. Sadece harika demek onun yanında biraz hafif kalırdı.
Ben bu adamı çok seviyordum. Öyle böyle değil gerçekten çok seviyordum.
"İyi, tamam." Diyerek gülümsedim. "Gidelim bakalım."
"Cinsiyetlerini de öğreniriz değil mi? Bence hemen öğrenelim. Kızımız mı olacak acaba? Keşke kızımız olsa. Çok güzel olmaz mı?"
Aklıma düşen baba-kız hayaliyle mest olurken hayranlıkla konuştum. "Evet, çok çok güzel olur. Ama erkek de olsa olur. Sağlıklı olsun yeter." diyerek gülümsedim.
"Kız olsun" diyerek diretti. "Erkekler sevimsiz ve çekilmez oluyor."
Güldüm ve elimi koluna koydum. "Senin de bir erkek olduğunu hatırlatmama gerek var mı sevgili kocacığım?"
"Ben," diyerek gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan çevirip sevimli bir şekilde bana baktı. "Sevimli ve çekilir bir erkeğim ama. Türümün tek örneğiyim, unuttun mu yoksa?"
"Yok, unutmadım." diyerek tebessüm ettim. "Ama eğer bir oğlumuz olursa ona; babasının onu istemediğini söyleyeceğim. Böylece en çok beni sever."
"Ben öyle mi dedim şimdi?" Diyerek kaşlarını çattı. "Sadece erkek çocuklarının sevimsiz olduğunu söyledim. Bu onu istemediğim anlamına gelmez."
"Tabii tabii." Diyerek alayla başımı salladım. "Ikisi de aynı kapıya çıkmıyor zaten."
"Hazal," Diyerek yolu kontrol edip tekrar endişeyle bana döndü. "Böyle bir şey yapmazsın değil mi? Bak valla ben çocuğumu seviyorum. Erkek de olsa kız da olsa seviyorum. Ama..." diyerek gülümsedi. "Erkeklerin sevimsiz olduğu konusundaki fikrimi hâlâ değiştirmedim. Ama oğlum olsa o sevimsiz olmazdı. Yani... Galiba... Sanırım..."
"Olmaz," diyerek emin bir şekilde tamamladım onun cümlesini. "Benim oğlumun sevimsiz olma gibi bir ihtimali var mı?" Diyerek saçımı savurdum.
"Senin oğlunun," diye gülümsedi. "Senin kızın, senin oğlun, benim kızım, benim oğlum, bizim çocuklarımız..."
Iç çekerek gülümsedim. Bir hayal gibi geliyordu her şey. Bir hayale sıkışıp kalmışım gibi hissediyordum. Ama biliyordum. Bu bir hayal değildi. Bu gerçekti ve ben en güzel gerçeğimi hep onunlayken yaşıyordum.
"Daha cinsiyetini öğrenemeyiz ama..." diyerek konuştum. "Daha 5 haftalıkmış bebeğimiz. 13 ya da 16 haftalıkken belli oluyormuş. Bir arkadaşım hamileyken söylemişti."
"Yaa," diyerek dudak büktü. "Çok geç ama. Nasıl bekleyeceğim ben o kadar? Çok merak ediyordum."
"Sayılı gün çabuk geçermiş." Diyerek gülümsedim. "Hem ben cinsiyetini öğrenmek istemiyorum. Sürpriz olsun."
"Yaa," diyerek arabayı hastanenin önünde durdurdu ve emniyet kemerini açtıktan sonra benim açmama izin vermeden benimkini de açtı. "Öyle şeyleri hiç sevmem. Hemen öğrenelim lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)
Ficção GeralGözümden akan birkaç damla yaşı da başparmağıyla sildi. "Yemin ederim, yaralarını teker teker yeni bir yara açmadan sararım Hazal. Bıkmadan, usanmadan sararım." dedi gözleri dolu doluyken. "Senden hiçbir karşılık beklemem. Bana sadece yaralarını sar...